16 Mayıs 2009 Cumartesi

PEÇENEK ve KUMANLAR ( kıpçaklar )

PEÇENEK

Oğuz boylarından biri.

X( 10.). yüzyılda Karadeniz’in kuzeyinde ve Tuna boylarında yerleşmiş olan Peçenekler’in dışında aynı adı taşıyan bir başka topluluk Oğuz boyları içinde yer almaktadır. 
Kâşgarlı Mahmud da (XI. yüzyıl) biri yurtları Bizans (Rum) yakınında olan bir Türk kavmi, diğeri Oğuzlar’dan bir boy olmak üzere aynı adı taşıyan iki teşekkülden söz etmektedir.
 X. ( 10 )  yüzyılda mensup olduğu Oğuz eliyle birlikte Anadolu’ya gelip bu ülkedeki Türk yerleşmesine katılan Peçenek-Oğuz boyu Kâşgarlı’nın listesinde 18. sırada zikredilir ve damgasının şekli gösterilir.
Kâşgarlı Mahmud, Peçenekler’in dilinin Süvar ve Bulgarlar’ınki gibi olduğunu yazar. 

peçenekler bizans dönemi 1100 yılları yerleşim haritalarından tespit edebildiklerimiz
moglena-karacaova-selanik-yunanistan
ancyna- ( ankara) türkiye
kızılırmak (halys) bölgesi-türkiye
niş-sırbasistan
iskar (isker) sofya bölgesi-bulgaristan
serdica ( serdika) sofya bölgesi-bulgaristan
derster-tuna nehri etrafı
desna ve diyneper (dheper) ( ros) nehirleri - ukrayna
sopran (şopran)-buda-peşte-sekes-peyervar-raab-bolatan gölü-tuna-tisa-maroş-aluta-bölgeleri-macaristan



KARACAOVA-MOGLENA PEÇENEK TÜRK  VE DİĞER BÖLGE PEÇENEK YERLEŞİM HARİTASI 1100 YILI












peçeneklerin damgası ve sungur kuş amblemi
Üç-oklar : Bayındır, Peçenek (Beçenek), Çavundur, Çepni, Salur (salır), Eymir, Alayuntlu, Yüreğir, İğdir, Büğdüz, Kınık



KIPÇAKLAR

Batı Göktürk topluluklarından bir Türk kavmi.

Kıpçaklar’ı Bizanslılar ve Latinler “Kumanos, Cumanus, Komani”, Ruslar “Polovets Kıpçaki” (Ferganskiye), Almanlar ve diğer Batılı milletler “Falben, Valani, Pallidi”, Ermeniler “Khartes”, Macarlar “Kun” adlarıyla zikretmişlerdir
. Bu adların ortak anlamı “sarı, sarımsı, solgun”dur.
 İslâm kaynaklarında “Kıbcâk, Kıbşâk, Kıfçak”, Gürcü kaynaklarında “Kifşak, Hifşah” şekillerinde geçen kelimenin etimolojisi hakkında kesin bir sonuca varılamamıştır
. Kıpçaklar’ın adının ilk defa geçtiği Rus yıllıklarında Türkmen, Peçenek ve Uzlar’la aynı kavimden oldukları vurgulanmaktadır.

Kıpçaklar da Peçenek ve Uzlar gibi Güneydoğu Avrupa bozkırlarında bir devlet kuramamışlar, daha çok kavmî esaslara göre birleşmiş topluluklar halinde yaşamışlardır. Kaynaklarda çoğunlukla Kumanlar adı altında zikredilir
Diğer göçebe Türkler’de olduğu gibi başlangıçta şamanist olan Kıpçaklar’ın bir kısmı zaman içerisinde Hıristiyanlığı benimseyerek özellikle Ortodoks kilisesine bağlanmışlar, bir kısmı da Kırım, Kafkaslar ve İdil Bulgarları ülkesinde görüldüğü gibi müslüman olmuşlardır.



Türkler din değiştirince isimlerini değiştirmişlerdir. Eski Türk inanç Şamanizm'i bırakıp, Hristiyan dinine giren Türkler, sanki Hristiyanlığın ilk emriymiş gibi, Türkçe isimlerini bırakıp, Slav isimleri alarak yabancılaşmışlardır.


Eski Türk inancı Şamanizm'i bırakıp, İslam dinine giren Türkler, sanki Müslümanlığın ilk emriymiş gibi, Türkçe isimlerini bırakıp, Arap isimleri alarak Türklüğe yabancılaşmışlardır.


Kıpçak Türkçesi yazı dili olarak üç  ya da dört  ayrı kolda gelişim göstermiştir:
kuman kıpçakçası-polovets kıpçakçası-memlık kıpçakçası-ermeni kıpçakçası

Lebuniem zaferinden sonra Bizans İmparatorluğu, 1048 yılından itibaren şiddetle devam eden Peçenek tehlikesinden kurtulmuş bulunuyordu. Bu savaştan sonra sağ kalan Peçeneklerin bir kısmının Tuna boyun...a veya Macaristan’a gittikleri imkan dahilindedir. Bizanslıların eline esir düşenler ya öldürülmüş veya Makedonya ve Balkanlar’da yerleştirilmişlerdir. Peçeneklerin bir kısmının bilhassa XII. yüzyıl başlarına kadar Makedonya’daki Moglena (KARACAOVA)civarında kadın ve çocukları ile birlikte yaşadıklarını ve “Moglena Peçenekleri” diye anıldıklarını da biliyoruz.

Niş ile Sofya arasına PEÇENEKLER (11. y.y),Vardar ve Ege Makedonyası topraklarına UZLAR (11.yy), MakedonyaFilibeRopçoz ve Bosna’ya PEÇENEKLER (11. yy), Trakya veMakedonya’ya PEÇENEKLER (12. yy) Bizans tarafindan yerleştirilmiştir. Bununla birlikte bu grupların da sadece çok küçük kesimleri ancak, (RodoplarKoca BalkanMakedonya gibi) dağlar sayesinde yabancı gruplardan ve kültürlerinden, diger bir ifadeyle onlarla çatışma, kültürleşme gibi değişmeye yolaçabilen ilişki örüntülerinden olabildiğince uzak (“tecrit” edilmiş halde) kalabildiklerinden, varlıklarını ve taşıyıcısı oldukları bozkır kültürüyle uyumlu sosyo-kültürel yapılarını (bu çerçevede Bozkır dönemi Türk dinini) Osmanlı dönemi başlayana kadar sürdürebilmiştir. Nitekim Makedonyalı araştırmacı Sait Mustafa’ya göre de, en son 1238’de 40 bin KUMAN ailesinin zorla vaftiz edilmesi sırasında bunu reddeden gruplar, BosnaHırvatistanve Balkan yarımadasının diger bölgelerine sığınmıştır.
(b) Çeşitli dönemlerde Bizans tarafından benzer bölgelere ve özellikle Selanik çevresine yerleştirilmiş VARDAR (Vardariotlar) ve KONYAR Türk topluluklarıdır. 
(c)Bizans’ın sonuna doğru Aydın’daki Umur Bey ve İzmir’deki Çaka Bey tarafından diğer bölgelerin yanısıra, aynı bölgelere yerleştirilmiş olan (Müslüman) TÜRKMEN (Rumeli’de YÖRÜK/YÜRÜK de denen) topluluklarıdır. Sadece adı geçen iki bey’in, bölgeye ilk çıkış yılları olan 1065 ile 1340’li yıllar arasında Anadolu’dan enaz 200 bin TÜRKMEN’in Batı TrakyaRodoplar ve Makedonya topraklarına yerleşmesini sağladığı bilinmektedir. Dolayısıyla, Osmanlı öncesi dönemin sonuna doğru, bozkır kültürüne özgü “savaşçı ve (sürü ve binek hayvanı besiciligi ağırlıklı) yarı-göçebe yaşam biçimi”başta olmak üzere, pek çok kültür unsuru arasındaki benzerlik/yakınlık; “tecrit” edilmiş haldeki bu Orta Asyalı (ve henüz Bozkır dinine mensup) gruplarla ilk barışçı “temas”ı ve buna uygun ilişki örüntülerini) kurabilenlerin, bölgedeki ikinci ve üçüncü Türk kesimlerini oluşturan TÜRKMEN grupları olmasını sağlamıştır.

(B) OSMANLI DÖNEMI (1371-1913)
Bu dönemde, bölgede bulunan TÜRKMENLER’in (Bizans’ın sonuna doğru) kurmuş oldukları ilk “temas”ın (ve buna uygun ilişki örüntülerinin) ardından, bunlara Anadolu’dan yeni getirilerek/gelerek eklemlenen TÜRKMEN grupları aracılığıyla,

 Orta Asya’lı (Müslüman olmayan) küçük Türk gruplarının Müslüman olmaları saglanmıştır. 
Sait Mustafa, Osmanlılar’ın örneğin Makedonya topraklarına ayak basmasından sonra Islam dinini kabul edenPEÇENEKLER’in bir kısmının Megleno bölgesindekiler olduğunu belirtmektedir.
 Bunlar, Osmanlı’nın parçalanma döneminde ve özellikle de Osmanlı sonrasında, günümüze dek uzayan süreçte sırasıyla Sırplaştırma-Bulgarlaştırma-Sırplaştırma-Makedonlaştırma politikalarıyla karşılaşan,



Kâşgarlı’nın naklettiği Bulgar, Suvar ve bazı Kıpçak kayıtlarını tam olarak Bulgar, Suvar ya da Kıpçak lehçesi olarak değil; Bulgarca, Suvarca ve Kıpçakça arasında lehçeler arası etkileşimin gözlendiği,İdil sahasındaki ortak dil verileri olarak değerlendirebiliriz.

İdil boyunda Bulgar-Suvar-Kıpçak lehçelerini kapsayan bu grup, Türkçesinden ziyade Ortak Türkçenin ses ve söz varlığı özelliklerini taşımaktadır.Bununla birlikte yakın coğrafyada yaşayan Bulgarcanın etkileri yer yer bu grupta hissedilmektedir.D ī vānü Luġāti’t-Türk’te dil özelliklerinden bahsedilen II. Grup: Bulgar-Suvar-Kıpçak Türkçesi için XI. yüzyılda İdil boyunda, bu bölgedeki farklı Türktopluluklarının biribirleriyle anlaşmada kullandıkları “ortak lehçe” (lingua franca)olduğuda düşünülebilir.Bugün bu gruba ait lehçe malzemesinin izlerini Çuvaşça, bazı Sibirya lehçeleri,Kuzey Kıpçak (Volga Kıpçak) lehçelerinde görmekteyiz. DLT’deİdil sahası Türklehçelerinde yer alan ses ve söz varlığı ögelerinin, çağdaş İdil-Ural ve Kuzey Türklehçelerinde tanıklanması, Kâşgarlı’nın kayıtlarının güvenilirliğini artırmaktadır.
PEÇENEK BAŞBUĞLARI VE BOYLARI
Peçenekler. IX. yüzyılın ilk yarısında Hazar-Uz baskısına dayanamayan Cim ve Yayık boylarındaki Peçenekler, kalabalık kitleler halinde İdil nehrini aşıp 860-880 yıllarında Don-Kuban bölgesine geldiler. Buralarda yaşayan Macarlar’ı yerlerinden çıkardılar. Peçenekler’in daha önceki tarihleri hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. 889-893 yıllarında Don’dan Dinyeper’in batısına kadar uzanan sahaya hâkim oldular. Peçenekler’in buralarda sekiz boy halinde yaşadığı bilinmektedir. Bu boylar Ertim (Erdem), Yula, Çor, Külbey, Karabay, Tolmaç, Kapan (YAZI) ve Çoban’dır. Adlardan bazıları eski Türk unvanlarıdır (Yula, Çor, Külbey, Kapan = Kargan). Ertim, Çor ve Yula boyları birlikte hareket edildiğinde idareci durumundaydılar, bunlara Kenger (Kangar) denilmekteydi.

Peçenek kabile isimlerini misal olarak getiriyor: 
1 — Yavıdı - çagat. "yagdu,, - parlayan, Ertim - erdim "liyaket, cesaret, yararlık,,. 
Kabilenin ismi: atları parlayan Ertİm kabilesi. 
2 - Kiierçi - mavi, Çur - bir unvandır: Atlarının rengi mavi (?) olan Çur kabilesi. 
3 — Kabaksın - ağaç kabuğu renginde. Gnla - Atlarının rengi ağaç kabuğu renginde 
olan Güla kabilesi. 
4 — Suru - boz, kır, alaca. Atların rengi boz kır olan Külbey kabilesi. 
5 — Haro G Kara. Atlarının rengi kara olan Bay kabilesi. 
6— Boro - bir at rengi. Atlarının regi 'boro» olan Felmaç kabilesi. 
7 — Yazı Atlarının rengi Kapan kabilesi. 
8 — Bula - ala bula, çagat. - alaca - bulaca. Atlarının rengi alaca - buleca olan Çoban 

kabilesi.
Bu Peçenek  boylarının yerleştiği sahalar ise şöyle idi; Çoban7, Tomaç 8, Külbey(Onetz), Çor9,  Karabay10, Ertim(Dnyester), Yula (Prut), Kapan (Aşağı Tuna), boy adlarından bir kısmı eski Türk ünvanları11olup Başbuğ isimleri ise daha ziyade renkleri ifade etmektedir. Peçenekler, tarihleri süresince her biri kendi başbuğunun idaresinde olarak, yalnız boy teşkilatı çevresinde kalmışlar ve bir devlet düz enine girmemişler fakat savaş ve müdafaa zamanlarında bir araya gelerek ortak hareket etmesini bilmişlerdir

İmparator Konstantinos, Yazı Kapan, Kabukşin Güla ve Küerçi Çur boyunu Kangar 
adı altında toplayarak Peçeneklerin içinde en kahraman boylar olarak adlandırır40: “Peçenekler 
Kangar olarak da isimlendiriliyor; fakat hepsi değil, sadece üç eyaletin, yani Yavdi Ertim, 
Küerçi Çur ve Kabukşin Yula eyaletlerinin kavimleri; Kangar isminin de ifade ettiği üzere 
bunlar diğerlerinden daha yiğit ve daha soyludur.” Gerçekten de Orta Asya’da “cesur” 
anlamına gelen Kingir sözü bugün de kullanılmaktadır. Konstantinos’a göre Kangar 
kelimesinin anlamı “asil” (yani aristokrat) demektir41. Peçeneklerin ikamet yerleri Tuna ve 
Don nehirleri arasında olduğundan ticaret hayatları oldukça gelişmiş, hayvan besleme 
konusunda oldukça ilerlemişler ve ekonomilerinin gelişmesine paralel olarak deri ihraç etmeye 
de başlamışlardır
kaynaklar-40 Konstantinos Porphyrogennetos’tan aktaran Vásary, age, 231; Kiszely, age, 69; Vörös, age, 1219.
41 Kurat, IV-XVIII. Yüzyıllarda.
42 Rásonyi, Türk Devletinin Batıdaki
43 Kurat, Peçenek Tarihi, 



Bu sekiz uruğ ayrıca kırk küçük kısma ayrılır ve her 
kısmın başında kendi (daha küçük) reisleri vardır. 

 Bu uruğ başbuğunun kendi adı olabilir 

"Yazıçoban,, da sarahaten görüldüğü gibi. Fakat bütün sekiz uruğun, 
yani bütün Peçenek zümresinin hep birden, yalnız atlarının rengiyle 
tesmiye edilmeleri, Nemeth'in dediğinin hilâfına olarak, hayli şübhelidir. 
Türk zümreleri arasında, Kara - Aygır, A k - Koyun, Kara - Koyun, 
Kara-Keç i adlarını taşıyan uruğlar vardı ve halâ vardır; fakat bunlar 
ancak PEÇENEKLER

 Kuman-Kıpçaklar-Uzlar, yola çıkmadan önce;
 Üç-Oklar'lardan Peçenek, Asya'dan Avrupa'ya;
 Seller gibi akmışlar, kale yıkmadan önce;
  Batı Sibirya-Macar, yolgeçen hanı size;
  Don-Kuban, Özü nehri; selâmdar hepinize…
 Hazar'ın intikamın, komaz Kief Kınez'de
 Onlarca akın ile, çiviletir kuzeyde
 Uzlar zayıflatınca, Kınezler de hey-hey'de;
  Batı Sibirya-Macar, yolgeçen hanı size;
  Bulgaristan-Makedon, hoşgel Karadeniz'e…
 Başbuğlar Turak ile, Kegen düştü yarışa;
 Kegen yenik düşünce, Bizans'a yalvarışa;
 Kayser'e çeri oldu, hizmet düştü barışa;
  Batı Sibirya-Macar, yolgeçen hanı size;
  Bizans'a hizmet etmek, zarar bedeninize…
 Peçenek atlısını, sürdü Selçuklu'muza;
 Domuza güven olur, olmaz Bizans domuza;
 "Soydaşımla savaşmam", deyip vurdu omuza;
  Batı Sibirya-Macar, yolgeçen hanı size;
  Türk, Türk'ü sever elbet, aşı genlerinize…
 Bizans gemilerini, çekmez mi Üsküdar'dan
 15 bin asker şaşkın, Rûmeli bakar ordan
 Peçenek süvarisi, Boğazı geçti zordan;
  Batı Sibirya-Macar, yolgeçen hanı size;
  Selâmlar Marmara'ya, selâm pederinize!..
 700 metre Boğaz, sanırsın yedi metre;
 Korkudan bir eser yok, korku olmaz bir katre;
 KAYIKÇI der ölüm var, o da gelmez hiç hât're;
  Batı Sibirya-Macar, yolgeçen hanı size;
  "Atla suda yürüyen",  geçtin târihimize büyük bir zümrenin yalnız bir kısmını teşkil ediyorlar

dünyanın ilk kadın hükümdarı türkçü tomris katun
Asıl adının Demir olması gereken; fakat Eski Yunan târihçilerinin Tomiris ve Demurus şekillerinde adlandırdıkları bu kadın, Peçenek Türklerindendir. Onun, taşıdığı ad gibi bir demir olduğunu, târihin bize bıraktığı satırlar arasından bulup çıkarmak güç değildir. Milattan önce altıncı yüzyılda Türkistan’da, Saka ve Peçenek Türkleri bulunuyordu. Aynı çağda İran’da, Ahamenid sülâlesi vardı. Bu sülâle zamânında Acem orduları doğuya doğru ilerleyerek Türkler ile birkaç yol çarpışmışlardır. Târihte bunların en ünlüsü Tomrıs’ın Peçenekler’e baş olduğu çağda yapılandır
kaynak-Nejdet Sançar. Irkımızın Kahramanları, Tomrıs.





Lingua franca veya geçer dil ,[birçok farklı dil konuşulan karışık toplumlarda, halkın birbirini anlamak amacıyla kullandığı ortak dil
çok sayıda etnik grubun yaşadıkları bölgelerde/ülkelerde, halkın ticarette ve devletle ilgili işlerde kolaylık olsun diye öğrendiği, kimi yerde doğal olarak ortaya çıkan, kimi yerde devletçe seçilip belirlenmiş, bazen de sömürgeciliğin bir sonucu olarak ortaya çıkmış dillerdir.



Şarkî Anadoluda Alp-Arslanın ilk bü y ük muvaffakiyeti olan Ani şehrinin zaptından (6. J i r e c e k . Kaynağın dediğine bakılırsa bunların adedi 6 0 0 bindi^. Kumanların tazyiki ile aşağı Tuna boyuna gelip yerleşen Uzlarm bakayasıdır Balkanlarda .Ma kedonyadaki T ü r k un su run un yeniden kuvvetlenmesi (burada eski Vardar Türk ler i ve Moglenada yerleştirilen P eç en e k kolonileri mevcuttu) işte bu Uz istilâsından sonra m ü m k ü n olmuştu. Fakat bu Uz hareketi çok anî olduğunnan ve v a k ’alar biribirini fevkalâde ça bu k takip ettiklerinden.G eçen ek — 2 izans münasebefi 15! bir şey sö yl en m esi n e rağ me n . S. G esch ich te d er B n lg aren . Bu vaziyet karşısında Uzlar da. ve g er e k Balkanlara geçmeleri bu yerlerin tarihî ve etnografyası bakımından çok ehemmiyetlidir. 0 0 0 olduğunu kabul ediyor. I. Diğer taraf­ tan K u m an la rm da tazyiki gittikçe artmakta idi. a n c a k . Uz ­ ların T un ayı geç me ler in e Bulgar ve Bizans kıt’aları mani ol­ mak istemişlerse de muvaffak olamamışlardı

Burada yaşıyan P e ç en e k le ri n 12-inci asrın başlarına kadar Moglena civarında kaldıklarını. 1^ » ^ ^ L c. 2 8 6 .Vasilseveskij’nin > A n n a K o m n e n a 1 .d ü v eli i n d e m ü verrih ( Jo a n n e s ) ten ik ti b a s ettiği m a i û m a t ş u a u r : to. etç to tcöv Moy^evoıv -fhen. ve “Moglena Peçenekleri.. 1 0 4 8 senesinden itiba­ ren şiddetle devam eden P ç e ç n e k tehlikesinden kurt ul muş bul unuyordu. M ü n e c c i m b a ş ı n ı n G a m i-U t . Bizans arazisin­ de yerleştirilen bu P eç ene kl erd en imparatorun hususî kıt’a l a n teşkil edilmişti. ev xaTCüxıaflTiaav. Le bu niu m mağlûbiyetini müteakip Peç eneklerin askerî kudretlerine hitam verilmiştir. . Onlardan bir kısmının Ma kedonyadaki Moglena civarında kadın ve ço luk çocuklarile iskân edildiği anlaşılıyor. A nna’nın bu son kayidi h i ç t e yerinde değildir. S ü l e m a n i y e U ^ i * j JjU'T E s ’at E fe n d i k ü t ü p h a n e s i N. * Z o n a r a s b u m u h a r e b e d e n k ıs a c a b a h s e t t i k t e n so n ra .) M ü n e c c i'm b a ş ı A h m e t P e ç e ­ n e k l e r i n is k â n e d i lm e le r in i a n la t ır k e n . ve hiçbir g ani m et almaksızın. B iz a n s t a r ih in e ait k ı s ı m l a r ı n ı h a n g i m ü e llif t e n a ld ığ ı k a tiy e t le b elli o lm ı y a n (b ir J o a n n e s adı g e ç m e m e k t e d ir . Kum anlara isabet eden ganimeti h a y ­ vanlara yük leterek arkalarından T un a bo y un a göndermişti. x a l IIaT ^ ıvd xoı Mov?t£vîTaı jcöAoiJfiEvoı. M o g l e n a ’yı A n a d o lu d a k i M u ğ la ile k a r ı ş t ı r m ı ş t ı r . 1 3 4 . Peçene kle rin bir kısmı belki T un a boyund a kalmış. K u m a n l a n n bu m u ha r e be yi müteakip Macarlara kar­ şı y ü r ü m e k için çab u ca k Balkanları terkettıkleri anlaşılıyor®.E(ov Snuflıov.. P e ç e n e k l e r i n M o g len a d a y e r l e ş t i­ r ilm e le r i M ü n e c c i m b a ş ı n ı n C a m i . veya Bizanshlar tırafından memleketin muhtelif yerlerinde yerleştirilmişti. geceleyin karg âhl ar ınd an kalkmışlardı'..22S iP eçen ekler de ayni akibete uğrayacaklarından korkmuşlar. 2101..a toİitou ç aiıv YuvatŞl ıcal teHvoıç xaT(üxıoe n a l T(XY[xa ToTJTOt'ç JcaaTOTi^aEv IS ıa ıta to v . eserinin İsta n b u l. C h a l a n d o n p. H er k es e dehşet veren P eç en ek le ri imha eden K u m a n l a n n bir avuç Bizanshlardan k o r k a r a k kaçmalarına in a n m a k biraz gül ünç geliyor. Bizans imparatoru. Bun ların sonraki vaziyetleri hakk ınd a ilerde bahsedeceğiz.üt . y a p r a k 121. F. o'î x a l |xsxQi toCSe x a x a 8ıa8ox


Anna Komnenanm eserinde Le bu niu m mu har eb es ini müteakip Pe çe ne k lerden h e m e n he me n hiç bahsedilmemektedir. T ü r k zümresinin bilhassa Vardar ovasında iskân edilmiş olmaları enteresandır. ve aşirete izafeten nehrin de Vardar adı almış olması kuvvettie muhtemeldir. E v r e n ü z B e y Vardar boyunda yerleşmişti*. Bu mey dan m u har eb es ile P e ç e n e k heyetinin kuvvetli bir kütle olarak varlığma nihayet veril­ miştir. I. Slavlar ve muhtelif T ü rk kavimleri pek e r k e n d e n Balkan yarımadasında yerleştirilmişlerdi. B o n n t a b ’ı S. Bu suretle 2 9 Nisan 1091 tarihini P eç en ek le rin siyasî va rlı kl ar mm ölüm günü olarak kabül edebiliriz. 2 0 4 .Uzlar ve P eç en e k le r yerleştirilmişti. Bu suretle Vardar ovası 10-uncu asırdan itibaren kalabalık b i r T ü r k ahalisinin yurdu olmuştu. Daha so nra ­ ları Bizans k ay na k lar md a adları geç en P eç en e k le r haddi zatında. muhtelif zamanlarda. Bu hususta ilerde söz geçecektir. bura ya . B u n u n * L a o n ik o s C h a l k o k a n d y l e s . Gotlardan başlıyarak.bilhassa Moglena civarına . Bu vaziyet ka yn ak lar dan da sarahaten görülmektedir. 9-un cu asır ortalan Bizans imparator­ larından Theophil İran seferinden dönürken bir T ü r k k a b i­ lesini bera ber ind en götürmüş. bu Tü rk le ri n kilise teşkilâtında da kendilerine m a h ­ sus yerleri vardı.X LEBUNİUM MEYDAN MUHAREBESİNDEN SONRA PEÇENEKLER 1091 Le bu niu m muhare be si P e ç e n e k tarihinin dön üm noktasmı teşkil ediyor. Aleksi K o m n e n o s zamanında Balkanları altüst eden kütleden olmayıp vaktiyle Uzların yanında kalan P e ç e n e k l e r olduğu anişılıyor. BizanslIların fırsat düştükçe Balkan yarımadasında ve Anadoluda birçok ya bancı zümreleri iskân ettiklerini biliyo­ ruz. 11-inci asır zarfında. 2 1 8 . Bizans Ord u su nd a Vardaryotlarm m ü h im bir rol oynadıkları m a ­ lûmdur. . D a r k o tab ’ı. Osmanlı T ü r k ­ lerinin Balkan yarımadasını zaptederken en mü him k u m a n ­ danlardan.
Eserini 12-inci asrın ortalarına doğru yazan Zonaras. b u n ­ lardan altı tanesi Bo em u nd u n eline esir düşmüş ve Nor2 > Z o n ara III. BizanslIlar P eç en ek le ri n fevkalâde bir askerî kuvvet ol­ duklarını pek yakından bildiklerinden.. adile tanındıklarını y az ıyo r’. Haçlılar ordusu Anadoluya geçip Selçuklulara karşı ha r­ b e başladığı zaman. bilhassa Anadolu Se lçu kl u­ larına karşı kul lanmayı düşünmüştü. bu ­ nun muka bilin de kendilerinden Bizans ordusu için atlı kıt’a1ar teşkil edilmişti. T ura ğm yenilmesini müteakip. H istoire d e la p re m ie re croisade. Ta m bu sırada. Bilhassa Moglena şehrinin civarı kalabalık bir Peçene k kütlesinin yurdu olduğu anlaşılıyor. C halan d o n. veya M akedonyada yerleştiril­ mişti. 1 1 06 yılında N or m a n başbuğu Boemundun ordusu Bizansa tabi İlliryeye girmişti. kaçanların T un a boyuna veya Macaristana gitmiş olmaları imkân dahilindedir. Peç ene kl eri hizmetinde bu lundurduğundan •dolayı fevkalâde hiddetlenmişlerdi. 2 Zaten Haçlılar ordusuna karşı Bizansın Balkan vilâyetlerini muhafaza edenlerin P eç en e k le r ol duğu anlaşılıyor.. . 7 4 0 . Birinci Haçlılar ordusu. onlara toprak verilmiş. Evr en üz Beyin Vardar boyunda türklüklerini henüz ka yb etm em iş olan eski T ür k ahalisini bulduğu muhakkaktır. Bizans hükümeti Peçene k ler d en ayrı kıt’alar yaparak. çifçilikle meşgul olmaları emredilmişti. Bizans imparatoru­ nun bu “mecusî.£ e h u rt i u m m u h a r e b e s i n d e n sonra 229 böyle olması gelişi güzel yapılan bir iş değildir. B iz ansl Ila rın eline esir düşenler ya öldürülmüş. Haç taşıyan ordular. F. fırsat düştükçe b u n ­ ları kendi hizmetlerine almağa gayret ediyorlardı. 143. P e ç en e k le ri n b u g ü n k ü Sofyaya yakın bir yere iskân edildiklerini gördük. kendi za manmda Makedonyadaki Moglenada Pe ç en e k le rin yaşadıklarını ve "Moglena Peçenekleri. BizanslIlar da eski yerlerini geri almak için Haçlılar ordusu ile ber abe r Anadoluya geçmişlerdi. p. Bu m u ha r e be esnasında Bizans or­ dusunda P eç en ek le rin de bulunduklarını g ö r ü y o r u z ' . Lebunium mu harebesini müteakip sağ kalan Peç ene kl eri n b i r kısmı kaçmıştı. Bu sefere Pe ç en e k le rin de iştirak ettiklerini görüyoruz. Balkan yarım adasından g e ç e rk e n Pelagonya ovasında Peçene kle rin hü ­ cu m la r ın a maruz kalmıştı . Sicilyada kuvvetli bir devlet k u rm u ş olan Normanların yeniden Bizans üzerine h ü cu m a geçtiklerini görüyoruz 

Akdes Nimet Kurat - Peçenek Tarihi.pdf - Scribd

tr.scribd.com/doc/182354333/Akdes-