Sayfalar

13 Ağustos 2025 Çarşamba

Fetret Devri, Rumeli ve Anadolu Desteği – Osmanlı’nın Kaderini Belirleyen Dengeler


Fetret Devri, Rumeli ve Anadolu Desteği – Osmanlı’nın Kaderini Belirleyen Dengeler

Bağımsız Araştırmacı Yazar Hüsnü Yazıcı

Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi, sadece fetihlerin ve zaferlerin hikâyesi değil; aynı zamanda krizlerden çıkışın, toparlanmanın ve yeniden doğuşun hikâyesidir.

 Bu yeniden doğuşların en önemlisi, 1402 Ankara Savaşı’ndan sonra yaşanan Fetret Devri’dir.

 Yaklaşık on bir yıl süren bu dönemde Osmanlı tahtı, Yıldırım Bayezid’in oğulları arasında paylaşılamamış, devlet hem Anadolu’da hem Rumeli’de parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır .


Fetret’te Desteğin İki Ayağı: Rumeli ve Anadolu

Fetret Devri’nde Osmanlı’yı ayakta tutan iki ana güç vardı:

Rumeli kanadı: Evrenos Bey, Mihaloğlu Mehmed Bey, Paşa Yiğit Bey gibi akıncı beyleri, Edirne merkezli güçlü bir askeri ve lojistik hat oluşturdu .

Anadolu kanadı: Germiyan, Kastamonu, kısmen Karaman ve diğer Türkmen beylikleri, tımar sipahileri ve yerel desteklerle Osmanlı şehzadelerine katkı sağladı .

Ancak bu iki destek eşit değildi.


Destek Oranları (Tahmini)

Tarihî kayıtlar, kronikler ve sefer sayıları incelendiğinde şu tablo ortaya çıkıyor:

Bölge

Tahmini Askerî–Lojistik Katkı Oranı

Özellikleri

Rumeli

%60–65

Sürekli, organize ve merkezî komuta altında; Balkan tımar sistemiyle düzenli süvari gücü; Edirne, Selanik, Üsküp gibi üslerden kesintisiz asker ve mühimmat akışı .

Anadolu

%35–40

Yerel ve bölgesel; bazı beylikler taraf değiştiriyor; katkılar genelde geçici ve sınırlı .


Rumeli desteği olmadan Osmanlı, Balkanlardaki varlığını sürdüremez, Mehmet Çelebi Rumeli’ye geçerek Musa Çelebi’yi yenemezdi.

 Bu da Fetret Devri’nin bitmemesi ve Osmanlı’nın küçülerek bölgesel bir beylik olarak kalması anlamına gelirdi .


Fetret Sonrası Osmanlı’nın Toprak Kazanımları

Fetret’ten güçlü çıkan Osmanlı, önce elden çıkan topraklarını geri aldı, ardından büyük fetihlere girişti.

 1413’ten 1918’e kadar Anadolu, Karadeniz ve Ortadoğu’da Osmanlı’ya katılan başlıca şehirler şunlardır:

1413–1451: Kütahya, Manisa, Balıkesir, Bergama, Aydın, Tire, Birgi, Muğla, Milas, Bodrum, Isparta, Burdur, Amasra, Sinop, Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Erzincan .

1483–1517: Konya, Karaman, Antalya, Ağrı, Van, Bitlis, Maraş, Elbistan, Halep, Hama, Humus, Şam, Kudüs, Gazze, Nablus, Kahire, İskenderiye, Mekke, Medine, Cidde .

1534–1638: Erzurum, Kars, Siirt, Hakkâri, Bağdat, Basra, Yemen, Musul, Kerkük .

17.–19. yy. eklemeleri: Kıbrıs, Trablusgarp, Bingazi, Fizan ve Arap Yarımadası kıyıları .

Bu zincirin ilk halkası, Fetret Devri’nden güçlü çıkmaktır.

 Eğer 1402–1413 arasında Rumeli desteği olmamış olsaydı, ne İstanbul’un fethi (1453) ne Mercidabık (1516) ne de Ridaniye (1517) mümkün olurdu.


Tarihten Günümüze Ders

Bugün bazı çevreler, Rumeli kökenlilerin tarihî rolünü küçümseyip, Osmanlı’nın başarısını tek bir coğrafya veya etnik kökene indirgeme eğiliminde.

 Oysa belgeler ve kronikler ortada:

Rumeli desteği olmadan Osmanlı, Suriye’yi, Mısır’ı, Mekke’yi alamaz, imparatorluk olamazdı.

Bu gerçeği görmezden gelmek, sadece tarih bilgisizliği değil; aynı zamanda bu ülkenin ortak hafızasına haksızlıktır.

 Fetret Devri’ni hatırlamak, bugünkü siyasi ve toplumsal tartışmalarda tarihî dengeyi yeniden kurmak için şarttır.