Translate

25 Eylül 2025 Perşembe



Hamdi Bey’in  Raporundan Bölümler

Vodina’da 250 hanede 2.800 Türk yaşadığını, civardaki köylerde evlerinden zorla çıkarılan Türklerin de aç ve sefil bir şekilde buraya geldiğini belirten Hamdi Bey, Vodina’ya bağlı Karacaova livası köylerindeki Türklerin büyük bir kısmının Serez’e, Demirhisar’a, Vodina’ya iltica ettiklerini belirtmiştir. Hamdi Bey, bu ifadelerinin ardından riyasetindekilerle birlikte Vodina’dan hareketle Karacaova’ya ve Yenice’ye uğradıklarını, buradan da otomobille Selanik’e geçtiklerini yazmıştır. Selanik’ten de Mösyö Ekstrand ile birlikte 20 Kasım 1923 tarihinde Atina’ya gittiklerini belirtmiştir.


Florina, Karacaova, Kesriye, Nasliç, Grebena, Serfiçe ve Vodina beldelerinde de durumun aynı minvalde olduğunu yazan Hamdi Bey 

Selanik merkezde ve Katerin (Selanik Mutasarrıflığı)’de 20.000, Lanagza’da 35.000, Karaferye’de 5.000, Kılgış’ta 10.000, Kesendire Yarımadası’nda ve Kelemeriye’de 30.000, Yenice-i Vardar’da ve Gümülcine’de 10.000, Vodine’de ve Karacaova’da 35.000 olmak üzere toplamda 145.000 Türk muhacirin sevke tabi tutulduğu bilgisini vermiştir. İfadelerinin devamında ise bunların 9.264 kişinin sevk edildiğini, 26.000 kişinin Selanik’te bulunduğunu, 109.736 kişinin ise köylerinde duracak güçte olmadıklarını kaydetmiştir.


Hamdi Bey’e göre; Vodina ve Karacaova’daki 25.000 Türk nüfusunun, 9.140’ı yardıma muhtaçtır.


Hamdi Bey’in Kısa Özgeçmişi


Hamdi Bey, 1923 yılında mübadele süreciyle ilgili olarak görev yapan bir Türk temsilci / komisyon üyesi idi. “İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn Umûm Müdürlüğü” adına Yunanistan’da görevlendirildi.  Türk nüfusunun durumu hakkında raporlar hazırladı. Bu raporlarında göçmenlerin yaşadığı zorunlu yer değiştirmeleri, Yunanlıların yaptığı gasp ve zulümleri, nüfus hareketlerini ve yardım ihtiyaçlarını belgeledi.

Alıntıdır,Baki Sarısakal 


Hüsnü Yazıcı 

Bağımsız Araştırmacı Yazar


23 Eylül 2025 Salı

Yurt dışı gezilerim



Yurt dışı gezilerimde Yunanistan ve adaları, Almanya, Hollanda, Romanya, Bulgaristan, Kıbrıs, Sırbistan, Bosna Hersek, Karadağ, Arnavutluk ve Makedonya’yı görme fırsatım oldu.

👉 Farklı kültürleri tanımak, tarihî dokuları yerinde görmek ve insanlarıyla sohbet etmek bana büyük bir zenginlik kattı.
1990 yılından bu yana çıktığım yolculuklarda toplam 11 ülke görmüş oldum.

18 Eylül 2025 Perşembe


 Bahçeköy İskân Defteri – 19 Aralık 1924


Fuştan’dan gelen mübadil Hüsnü Mehmet Yazıcı, eşi Hüsniye ve kızı Necibe ile birlikte Bahçeköy’e yerleştirildi.

Mesleği çiftçilik (rençber) olarak kaydedildi.


Devlet tarafından kendilerine:


2 tarla,


1 bahçe,


1 ev,



ayrıca geçimlerini sağlamak için:


200 kuruş nakit,


10 kıyye (yaklaşık 12,8 kilo) arpacık tohumu,


1 öküz,


1 pulluk





Bahçeköy İskân Defteri – 19 Kanun-ı Evvel 1340 / 19 Aralık 1924


Esâmî-i muhâcirîn: Ḥüsnü Meḥmet Yāzıcı


Zevcesi: Ḥüsniye


Kerîmesi: Necîbe


San‘atı: Rençber


Menşe-i memleketi: Fuştan


Târîh-i iskânı: 19 Kanun-ı Evvel sene 1340 (Milâdî 1924)



Emvâl-i gayrimenkûle:


Ṭarla: 2


Bāğçe: 1


Meskene: 1



Emvâl-i menkûle ve mu‘âvenet-i umumiyye:


İ‘âşe sermâyesi: 200 kuruş


Tohumluk: Arpācık 10 kıyye


1 Öküz


1 Pulluq

















14 Eylül 2025 Pazar

BALKAN TURU NOTLARIM

 


 







Balkan Turu Notlarım


Sırbistan, Bosna-Hersek, Karadağ, Arnavutluk ve Makedonya’yı kapsayan bir gezi yaptık. Tur arkadaşlarımız uyumlu, yolculuğumuz keyifliydi. Güzel başladık, güzel bitirdik.


Gördüklerim bana şunu düşündürdü: Ülkemizin turizmde çok daha yüksek bir seviyede olduğunu fark ediyorsunuz. Aradaki fark belirgin. Balkan ülkelerinde yeşil bol, su kaynakları güçlü. Köyleri düzenli, temiz. Şehir içleri de aynı şekilde tertipli ve temiz. Esnaf ise pek ilgili değil. Euro geçerli ama kart çoğu yerde işlemiyor. En çok marketlerde kullanılıyor. Müşteri ilişkileri açısından en iyi yerler de yine marketlerdi. Restoran ve lokantalar ise oldukça zayıf kaldı.


Balkanların sokaklarında yürürken tarihle iç içe yaşadığınızı hissediyorsunuz. Osmanlı’dan kalan izler hâlâ capcanlı. Camiler, köprüler, hanlar… İnsan ister istemez geçmişiyle bağ kuruyor. Doğası kadar tarihi de dikkat çekici. Her köşede hem tanıdık bir iz hem de farklı bir nefes var.


Sonuçta bu gezi bana şunu hatırlattı: Gezmek sadece görmek değil, kıyaslamaktır da. Ülkemizin değerini, gücünü ve turizmdeki seviyesini daha iyi anlıyorsunuz.



Yurt dışı gezilerimde;

Yunanistan ve adaları, Almanya, Hollanda, Romanya, Bulgaristan, Kıbrıs, Sırbistan, Bosna Hersek, Karadağ, Arnavutluk ve Makedonya’yı görme fırsatım oldu.


👉 Farklı kültürleri tanımak, tarihî dokuları yerinde görmek ve insanlarıyla sohbet etmek bana büyük bir zenginlik kattı.

3 Eylül 2025 Çarşamba

Osmanlı Bürokrasi Ağırlığı

 Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetici elitini şekillendiren coğrafya, ağırlıklı olarak Rumeli oldu. Edirne, Selanik, Sofya, Manastır, Yanya, Bosna ve Arnavutluk gibi Balkan şehirleri, adeta bir “devlet adamı fabrikası” gibi çalıştı. Bu bölgelerden yetişenler, sarayda ve yönetimde eğitilerek sadrazam, vezir ve yüksek bürokrat olarak görev aldı. Bu şehirler, imparatorluğun merkezî bürokrasisinin belkemiğini oluşturdu ve sadrazamların, paşaların ve vezirlerin büyük çoğunluğu bu coğrafyadan çıktı.

Anadolu ve Karadeniz şehirlerinin etkisi ise sınırlı kaldı. Trabzon, Kanuni Sultan Süleyman’ın doğum yeri ve Yavuz Sultan Selim’in sancakbeyliği yapmasıyla simgesel bir öneme sahip olsa da, Gürcü Mehmed Paşa gibi istisnalar dışında merkezî bürokraside belirgin bir rol oynamadı. Samsun, Ordu, Giresun, Rize ve Sinop gibi Karadeniz şehirleri, ticari ve lojistik açıdan önemli olmalarına rağmen, idari elit üretiminde neredeyse hiç varlık gösteremedi. İç Anadolu’daki Konya, Kayseri ve Sivas gibi merkezler, medrese eğitimi ve ulema yetiştirme konusunda öne çıksa da, sadrazam veya yüksek bürokrat çıkarma bakımından Rumeli ile yarışamadı. Erzurum, Van ve Diyarbakır gibi doğu şehirleri ise daha çok bölgesel beylerbeyleri ve askerî komutanlarla sınırlı kaldı.

Sonuç olarak, Osmanlı’nın idari ve siyasi elitini asıl şekillendiren Rumeli’nin köklü idari gelenekleriydi. Anadolu ve Karadeniz, imparatorluğun merkezî bürokrasisinde belirgin bir ağırlık kazanamadı.