Translate

31 Ağustos 2024 Cumartesi

Mübadele, Mülteci, Sığınmacı, Göçmen ve Mübadil Kavramları

 Mübadele Nedir?

Mübadele, iki ülke veya toplum arasındaki nüfus değişimidir. 

1923 Türk-Yunan nüfus   mübadelesi, Lozan Antlaşması ile birlikte gerçekleştirildi. Yaklaşık 1 milyon Rum ve 550 bin Türk, yaşadıkları toprakları terk ederek karşılıklı olarak yer değiştirdi.

 Mübadele öncesinde her iki toplumun taşınmaz malları özel komisyonlarca değerlendirildi ve resmi kayıtlara geçirildi.

Mübadele, her iki toplum için de büyük ekonomik ve sosyal kayıplara yol açtı.

 Mübadeleyle mecburi göç edenlerin geriye kalan mallarının karşılığı verilmesi planlanmıştı ancak bu uygulama tam olarak gerçekleşmedi. 

Mübadele, iki ülke için de derin izler bırakan bir süreç oldu. Hem ekonomik hem de sosyal hayatta büyük dönüşümler yaşandı.


Mülteci, Sığınmacı, Göçmen ve Mübadil Kavramları


Günümüzde sıkça duyduğumuz "mülteci", "sığınmacı", "göçmen" ve "mübadil" gibi kavramlar, birbirine benzer görünmekle birlikte farklı anlamlara sahiptir. Bu kavramları doğru anlamak, göç hareketlerini daha iyi kavramamız için önemlidir.


Mülteci Kimdir?

 * Tanım: Vatandaşı olduğu ülkede ırkı, dini, milliyeti, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncesi nedeniyle zulüm göreceği korkusu taşıyan ve bu nedenle ülkesini terk etmek zorunda kalan kişidir.

 Uluslararası koruma altındadırlar ve yaşadıkları ülkede temel hak ve özgürlüklerden yararlanırlar.


Sığınmacı Kimdir?

 Mülteci statüsü için başvuran ancak henüz bu statü verilmemiş kişidir.

Mülteci olma olasılığı değerlendirilirken geçici olarak koruma altına alınırlar.


Göçmen Kimdir?

 Daha iyi bir yaşam, iş imkanı veya eğitim gibi nedenlerle gönüllü olarak yaşadığı ülkeden başka bir ülkeye veya bölgeye yerleşen kişidir.

Mübadil Kimdir?

Devletler arasında yapılan anlaşmalar sonucu, yaşadığı ülkeden zorunlu olarak başka bir ülkeye yerleştirilen kişidir.

 Göç kararında kendi iradeleri olmadığı için diğer gruplardan ayrılırlar.

Özetle:

 Mülteci: Zulümden kaçan, uluslararası koruma altındaki kişi.

Sığınmacı: Mülteci olma olasılığı değerlendirilen kişi.

Göçmen: Daha iyi yaşam için gönüllü göç eden kişi.

 Mübadil: Devletler arası anlaşma sonucu zorunlu göç eden kişi.

Hüsnü Yazıcı 


Bir Hatıra Yolculuğu

Bir Hatıra Yolculuğu

Mayıs 2008'de, Lozan Mübadilleri Vakfı'nın düzenlediği bir geziyle tarihin derinliklerine doğru unutulmaz bir yolculuğa çıktık. Bahçeköy'den yola çıkan otobüsümüz, gece yarısı karanlığında ilerlerken heyecanımız giderek artıyordu. Sabahın ilk ışıklarında Ipsala sınır kapısını geçerek Yunanistan'ın Batı Trakya bölgesine ulaştık.

Tarihin İzinde Bir Yolculuk

Meriç ve Karasu nehirleri arasında kalan bu topraklar, yüzyıllardır Türklerin yaşadığı köklü bir geçmişe sahip. Gümülcine ve İskeçe gibi şehirlerdeki yoğun Türk nüfus, bizi derinden etkiledi. Dedeagac üzerinden Gümülcine'ye ulaştık ve ardından Rodop Dağları'nın eteklerindeki Türk köylerini geçerek İskeçe'ye vardık. Drama'da yöresel lezzetleri tadıp, Seres'te tarihi kaleyi ziyaret ettik.

Atalarımızın Topraklarında

Selanik'e doğru yol alırken, Langada ve Vodina gibi kasabalarda durarak atalarımızın izini sürdük. Vardar Ovası'nın bereketli topraklarında, mübadele sırasında Anadolu'dan getirilen Rumların yerleştirildiği köyleri gezdik. Özellikle Karacaova'daki ziyaretlerimiz, unutulmaz anılar biriktirmemize vesile oldu.  Kuzuşene'de düzenlenen gece, bizleri bir araya getirerek kardeşlik bağlarımızı güçlendirdi.

Geçmişle Geleceğin Buluşması

Vodina'da şelaleyi ziyaret edip, yöresel ürünler satın aldık. Gezdiğimiz köylerde, insanların sıcakkanlılığı ve misafirperverliği bizi çok etkiledi. Sieste saatlerinde sessizleşen sokaklar, akşamları yeniden canlanıyordu. Ancak atalarımızın evlerini bulabilmek mümkün değildi. Zamanın acımasızlığı, her şeyi değiştirmişti.

Selanik'te Anılar Canlandı

Selanik'te Beyaz Kule, sahil ve Atatürk'ün evini ziyaret ederek, mübadelenin zorlu süreçlerini bir kez daha hatırladık. Kavalya'da yola koyulmadan önce, deniz ürünleriyle donatılmış lezzetli bir akşam yemeği yedik. Gümrükte alışveriş yapıp, Tekirdağ'da mola verdikten sonra yorgun ama mutlu bir şekilde evlerimize döndük.

Bir Miras, Bir Sorumluluk

Karacaova mübadilleri olarak, Sarıyer, Kemerburgaz,  İzmir, Alaçatı, Çanakkale, Biga, Edirne, Kıyık, Bursa, Gürsu, Bilecik, Vezirhan ve Kütahya gibi farklı yerlere yerleştik. Birinci kuşak, sıfırdan başlayarak büyük zorluklar aştı ve ikinci kuşağa daha rahat bir yaşam sundu. Üçüncü kuşak ise geçmişini merak ederek, atalarının izini sürüyor. bu gezi, bize geçmişimizi hatırlatırken, geleceğe daha sıkı bağlanmamızı sağladı.

Atatürk Arboretumu

Atatürk Arboretumu

Bir Yaşamın İzinde, Doğanın Kalbinde

İstanbul'un yeşilin en yoğun hissedildiği köşelerinden biri olan Bahçeköy, bünyesinde barındırdığı doğal güzelliklerle ziyaretçilerini büyüler. Bu eşsiz coğrafyada yer alan Atatürk Arboretumu ise, hem bilimsel hem de estetik açıdan büyük öneme sahip bir yeşil ada olarak dikkat çeker.

1939 yılında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından başlatılan arboretum projesi, uzun yıllar süren çalışmalarla günümüzdeki görkemli haline ulaşmıştır. 1973 yılında 56 hektara yayılan alan, 1980 yılında Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılı anısına Atatürk Arboretumu olarak adlandırılmış ve 343 hektara çıkarılarak önemli bir dönüm noktası yaşamıştır.

Atatürk Arboretumu, dünyanın en büyük arboretumlarından biri olma özelliğini taşır. Burası, adeta canlı bir ağaç ve bitki müzesi gibidir. Dünyanın dört bir yanından getirilen binlerce ağaç türü, bu eşsiz koleksiyona katılmıştır. Her bir ağacın üzerindeki kimlik kartı, ziyaretçilere ağacın türü, geldiği coğrafya ve yaşı hakkında bilgi verir. Arboretum içindeki göletler, yürüyüş parkurları ve çeşitli bitki örtüsü, ziyaretçilere huzurlu ve keyifli bir deneyim sunar.

Arboretum, sadece görsel bir şölen sunmakla kalmaz, aynı zamanda bilimsel araştırmalara da ev sahipliği yapar. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi ile olan işbirliği sayesinde, arboretumda birçok önemli bilimsel çalışma yürütülmektedir. Özellikle bitki ıslahı, genetik çeşitlilik ve iklim değişikliğinin etkileri gibi konularda yapılan araştırmalar, bilim dünyasına önemli katkılar sağlamaktadır.

Atatürk Arboretumu, Orta Avrupa, Akdeniz ve Güney Avrupa, Karadeniz ve kısmen Kafkas olmak üzere üç farklı floraya ait 450'den fazla ağaç türünü bünyesinde barındırır. Bu zengin biyolojik çeşitlilik, arboretumun bilimsel önemini daha da artırmaktadır.

Not, Ulaşım ve Ziyaret Bilgileri

Atatürk Arboretumu, İstanbul'a ulaşımın oldukça kolay olduğu bir konumdadır. Taksim'e 20, Boğaz sahiline 6  kilometre uzaklıkta bulunan arboretum, toplu taşıma araçları veya özel araçlarla rahatlıkla ulaşılabilir. Arboretum, yılın her mevsimi ziyaret edilebilecek bir yerdir. Ancak bahar ve sonbahar ayları, doğanın en güzel renklerini sunduğu için ziyaret için en uygun zamanlardır.

Hüsnü Yazıcı 

BelgratOrmanı

 Belgrad Ormanları: İstanbul'un Yeşil Kalbi

İstanbul'un Kuzeyindeki Yeşil Cennet

İstanbul'un kuzeyinde yer alan Belgrad Ormanları, 5.300 hektarlık geniş bir alana yayılmış, şehrin hem akciğeri hem de doğal bir mirasıdır. Yıllardır İstanbul halkının dinlenme ve rekreasyon alanı olarak kullanılan orman, tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyülemektedir.

Belgrad Ormanları adını, Kanuni Sultan Süleyman'ın Belgrad seferi dönüşünde getirdiği esirlerin buraya yerleştirilmesinden alır. Osmanlı döneminde şehrin su ihtiyacının büyük bir kısmı bu ormandaki bentlerden sağlanmıştır. Kömürcü Bent, Büyük Bent, Topuzlu Bendi gibi tarihi yapılar, hem sulama sisteminin önemli bir parçası olmuş hem de ormanın doğal güzelliklerine ayrı bir hava katmıştır.

Ormanın en dikkat çekici özelliklerinden biri, zengin bitki örtüsüdür. Meşe, kayın, gürgen ve kestane ağaçları, ormana hakim türler arasında yer alır. Ayrıca, çeşitli çalı ve bitki türleri de ormanın biyolojik çeşitliliğini artırır. Belgrad Ormanları, birçok kuş türüne de ev sahipliği yapar.

Belgrad Ormanları, İstanbul halkının hafta sonlarını değerlendirmek için sıkça tercih ettiği bir yerdir. Orman içindeki yürüyüş parkurları, piknik alanları, bisiklet yolları ve spor tesisleri, ziyaretçilere farklı aktiviteler sunar. Özellikle Neşet Suyu çevresi, temiz havası ve doğal güzellikleriyle öne çıkar.

Belgrad Ormanları, uzun yıllardır koruma altında olan bir alandır. Ancak, artan nüfus ve şehirleşme, ormanın doğal yapısını tehdit etmektedir. Bu nedenle, ormanın korunması ve sürdürülebilir kullanımı büyük önem taşımaktadır.

Not

 Ormanı temiz tutun, çöp bırakmayın.

  Ateş yakmayın, sigara izmaritlerini yere atmayın.

 Bitkilere zarar vermeyin, hayvanları rahatsız etmeyin.

 Ormanın doğal yapısını korumak için belirlenen yolların dışında dolaşmayın.

Belgrad Ormanları, İstanbul'un en değerli doğal miraslarından biridir. Hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatan bu orman, gelecek nesillere aktarılması gereken bir değerdir.

30 Ağustos 2024 Cuma

Peçenek Türkleri Büyükdere de

 Sarıyer'in Unutulmayan Hikayesi: Boğazı  Atla Yüzen 15 Bin Peçenek Türkleri 

Sarıyer, İstanbul'un gözde ilçelerinden biri olmasının yanı sıra, köklü bir tarihe sahip.  İki denizi birleştiren Boğaz, Marmara ve Karadeniz'i aynı anda görebildiğimiz eşsiz coğrafyasıyla, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda tarihi olaylara tanıklık etmiş olmasıyla da dikkat çekiyor.

Bizans kaynaklarından öğrendiğimiz üzere, 15 bin kişilik bir Peçenek Türk topluluğu, bir zamanlar Bizans'a paralı askerlik yaparken, Selçukluların ilerlemesini durdurmak üzere yola çıkmış. Ancak Üsküdar'a ulaştıklarında, soydaşlarına karşı savaşmak istemeyerek geri dönmek istemişler. Bizanslıların engellemesi üzerine çaresiz kalan Peçenekler, atlarıyla birlikte boğaza atlayarak yüzer halde Sarıyer Büyükdere'ye ulaşmışlar. Bu sayede, dünyada boğazı denizde atla geçen ilk Türkler olarak tarihe geçmişler.


Bu unutulmaz olayı ve iki denizin birleşmesini aynı anda görülmesi Sarıyer Spor Kulübü önü ve Büyükdere sahili gibi sembolik noktalara bu hikayeyi anlatan bilgilendirme panoları yerleştirilerek, hem yerli hem de yabancı turistlerin bu tarihi olaya tanıklık etmeleri sağlanabilir.

Bu tür tarihi olayları gelecek nesillere aktarmak, ilçemizin zengin mirasını korumak ve gelecek kuşaklara taşımak adına hepimizin görevidir.


Hüsnü Yazıcı

29 Ağustos 2024 Perşembe

Sarıyer Gazetesi nde kitabım ile ilgili yazı

 SARIYER GAZETESİ'NDE

BEŞİNCİ KİTABIMIN HABERİ 


Hüsnü Yazıcı’dan Sarıyer’e yeni eser


Sarıyer’in sevilen isimlerinden Hüsnü Yazıcı, geçmişten günümüze mübadele yıllarını anlatan eserlerine bir yenisini daha ekledi. “Mübadele Selanik’ten Sarıyer’e 1924” kitabı yayınlanan Yazıcı, Sarıyer Gazetesi’ni ziyaret ederek kitabı üzerine sohbet etti.



Rukiye Ay29 Ağustos 2024, 18:16 yayınlandı






  


Sarıyer’in sevilen simalarından Hüsnü Yazıcı, mübadele yıllarını anlattığı kitaplarına bir yenisini daha ekledi. Araştırmalarıyla zenginleştirdiği ve Sarıyer’in geçmişten bugüne kadar mübadele yıllarına kaynak oluşturacak bilgilerle kaleme aldığı 4 kitabına bir yenisini daha ekleyen Hüsnü Yazıcı, Sarıyer Gazetesi’ne ziyarette bulundu. Sarıyer Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Bekir Batu ile Haber Müdürü Rukiye Ay’ın misafiri olan Hüsnü Yazıcı önemli değerlendirmelerde bulundu.





“AKADEMİSYEN DEĞİLİM, AKTARACAK SÖZÜ OLAN YAZABİLİR”


Renkli kişiliği ve araştırmayı seven yapısıyla çevresindekilerin sevgisini kazanan Hüsnü Yazıcı, basılı olarak yayınlanan beşinci kitabı “Mübadele Selanik’ten Sarıyer’e 1924” isimli kitabı üzerine değerlendirmelerde bulundu. Yazıcı, “Bu kitapta ailemin geldiği ata toprağı Selanik Karacaova bölgesi ve Anavatanda iskan oldukları Sarıyer bölgesi Bahçeköy’ün bilgileri ailem ve biraz da benim hakkımda hatıraları yazdım. Mübadele konusuna ilgim ilk olarak 2005 yılında başladı. Akademisyen değilim, akademisyenlerin yapması gereken çalışmalardaki boşlukları yerinde kaynaklarını araştırarak yazıyorum. Yazar olmak için eğitim zorunlu değildir, yazarlık becerisi olan herkes yazar olarak çalışabilir. Söyleyecek, aktaracak sözü olan herkes kitap yazabilir ve kitap çıkarabilir. Kitaplarım çok sayıda kütüphaneye kaynak eser olarak girdi ve o yılları araştıran öğrenciler için de kaynak bilgiler sağlıyor. O yılları hem yaşayan hem de araştıran bir isim olarak bu beni çok mutlu ediyor” dedi.





 “KISA VE ÖZ YAZILARLA BİLGİLERİ PEKİŞTİRMEYİ AMAÇLIYORUM”


Kitaplarının genellikle az sayfa sayısına sahip olduğuna da dikkat çeken ve bunu ne için yaptığını da anlatan Hüsnü Yazıcı; “Günümüzde ne yazık ki kitap okuma oranları yeterli seviyede değil! Ben de kitaplarımla bilgileri pekiştirmeyi hedeflerken bunu da göz önünde bulunduruyorum. Yani benim kağıt olarak basılı beşinci ve dijital ortamda da yer alan kitaplarımla sayıları dokuzu bulan araştırma kitaplarımı herkes rahatlıkla kısa sürede okuyabilir. Mübadele yıllarını Sarıyer’de yaşadığım ve o yıllardan günümüze anılarımızın da kaynak oluşturduğu için merak eden herkesin okumasını tavsiye ederim. Google Kitaplar’dan da rahatlıkla ulaşıp okuyabilirler” diye konuştu.





Hüsnü Yazıcı, geçmişten bugüne Sarıyer’de mübadele yıllarını anlatan ve fotoğraflarla da tarihe not düştüğü kitabını Sarıyer Gazetesi ekibi adına imzalayarak misafirperverliklerinden ötürü teşekkür ettiği Sarıyer Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Bekir Batu’ya takdim etti. Sarıyerliler için önemli ve faydalı bir çalışma olduğunun altını çizen Bekir Batu, ziyaretinden duyduğu memnuniyeti ifade ederek Hüsnü Yazıcı’ya başarılar diledi.





HÜSNÜ YAZICI KİMDİR?


1964 Sarıyer Bahçeköy doğumlu, ilkokulu Bahçeköy’de, orta ve liseyi Sarıyer’de okudu. Ticaret hayatına Bahçeköy’de zahireci ve odun mütahiti olarak başladı. Askerlik dönüşü, 1987 yılında Sarıyer’de marketçilik yapmaya başladı. O zamanki şartlarda değişik promosyonlarla İstanbul’da ses getirdi. Askerliğini İzmir Poligon’da 84/2 Talim Öğretmeni ve Yazıcı olarak yaptı. Bahçeköy Spor Kulübü Başkanlığı döneminde, kulüp binası ve lokali kazandırdı. Sarıyer Spor Kulübü’nde birinci lige çıkan takımda şampiyonluk gören yöneticilerden ve kulüpte haysiyet divan kurulu üyesidir. İki dönem Belediye Meclis Üyeliği, Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği Kurucu Üyeliği ve çeşitli sosyal derneklerde üyeliği vardır. Babası hayrına, Bahçeköy Cami Şadırvanı’nı 1994 yılında yapmıştır. “Dünden Bugüne Sarıyer’in Bahçeköy’ü”, “Karacaova ve Göstelup Köyü ve Karacaova/Karacaabad 1831 yılı nüfus defteri”, “Selanik Karacaova Bölgesi Mübadelede Köylerinden Gelen Aileler” adlı yazdığı baskılı 4 kitabı, 5 kitabı da dijital e-kitap ile toplamda 9 kitabı bulunmakta.









Beşinci kitabım hakkında

 Hüsnü Yazıcı'dan Sarıyer'e Yeni Bir Eser: "Mübadele Selanik'ten Sarıyer'e 1924"

Sarıyer'in sevilen simalarından Hüsnü Yazıcı, mübadele yıllarını anlatan kitaplarına bir yenisini daha ekledi. Yeni kitabı "Mübadele Selanik'ten Sarıyer'e 1924" ile Sarıyer'in geçmişine ışık tutan Yazıcı, bu çalışmasında aile geçmişini ve mübadelenin Sarıyer'e etkilerini detaylı bir şekilde anlatıyor.

Sarıyer Gazetesi'ni Ziyaret Etti

Yazıcı, yeni kitabı hakkında konuşmak üzere Sarıyer Gazetesi'ni ziyaret etti. Gazete İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Bekir Batu ve Haber Müdürü Rukiye Ay ile bir araya gelen Yazıcı, önemli değerlendirmelerde bulundu.

Akademisyen Olmadan Yazmak

Yazıcı, akademisyen olmadan da önemli araştırmalar yapılabileceğini ve bilgi paylaşımında bulunulabileceğini vurguladı. Kendi deneyimlerini ve araştırmalarını birleştirerek yazdığı kitapların, mübadele dönemi hakkında bilgi edinmek isteyenler için önemli bir kaynak olduğunu belirtti.

Kısa ve Özet Kitaplar

Yazıcı, kitaplarının genellikle kısa ve öz olmasına dikkat ettiğini belirterek, günümüzde kitap okuma alışkanlıklarının azalması nedeniyle insanların kısa sürede bilgi edinebilmeleri için bu yöntemi tercih ettiğini söyledi.

Sarıyer'in Geçmişi İçin Önemli Bir Kaynak

Yazıcı'nın kitabı, Sarıyer'in geçmişine ilgi duyanlar için önemli bir kaynak niteliği taşıyor. Kitapta yer alan fotoğraflar ve anlatılar, o dönemin atmosferini yansıtıyor.

Hüsnü Yazıcı Kimdir?

Sarıyer'de doğan ve büyüyen Hüsnü Yazıcı, ticaret hayatının yanı sıra sosyal hayata da aktif olarak katılmış bir isim. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev almış ve Sarıyer'in gelişimi için önemli çalışmalar yapmıştır. Yazıcı, mübadele yıllarını anlatan bu kitabı ile de tarih bilincine katkıda bulunuyor.

Sonuç

Hüsnü Yazıcı'nın "Mübadele Selanik'ten Sarıyer'e 1924" kitabı, hem Sarıyer'in hem de Türkiye'nin geçmişine ışık tutan önemli bir eser. Yazıcı'nın bu çalışması, gelecek nesillere aktarılması gereken değerli bir miras niteliğinde.

26 Ağustos 2024 Pazartesi

Spor da rumeli kökenliler

 Rumeli Kökenli Sporcular ve Kulüp Yöneticileri

Rumeli, Türkiye'nin Balkanlara açılan kapısı olmuş ve bu coğrafyadan birçok yetenekli sporcu çıkmıştır. İşte futbol, basketbol, güreş gibi farklı branşlarda önemli başarılara imza atan Rumeli kökenli bazı sporcular ve kulüp yöneticileri:

Futbol

 * Metin Oktay, Hakan Şükür, Arda Turan, Semih Şentürk, Emre Belözoğlu, Mecnur Çolak, Saffet Sancaklı, Sedat Balkanlı, Hakkı Yeten: Bu isimler, Türk futbol tarihine damga vurmuş hizmetler vermiş Rumeli kökenli futbolcular arasında yer alır.

 * Arif Erdem: Makedonya kökenli başarılı bir futbolcudur.

 * Elvir Boliç: Boşnak asıllı  futbolcu  ülkemize önemli katkılarda bulunmuştur.

Basketbol

 * Hidayet Türkoğlu, Mirsad Türkcan, Hüseyin Beşok, : Türk basketbolunun altın dönemlerinde önemli rol oynayan bu isimler, Rumeli'nin spor dünyasına armağanıdır.

Güreş

 * Koca Yusuf, Halil Mutlu, Ahmet Kara, Zekeriya Güçlü, Kurtdereli Mehmet, Muharrem Atik: Türk güreşinin gururu olan bu isimler, Rumeli'nin güreş kültürünün ne kadar güçlü olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Diğer Branşlar

 * Naim Süleymanoğlu: Halter branşında ülkemizi dünya birincisi yaparak büyük bir başarıya imza atan Naim Süleymanoğlu da Rumeli kökenlidir.

Kulüp Başkanları ve Yöneticiler

 * Özhan Canaydın: Arnavut kökenli olan Özhan Canaydın, Galatasaray'a başkanlık yapmış ve kulübe önemli katkılarda bulunmuştur.

 * Ali Şen: Kosovalı kökenli olan Ali Şen ise Fenerbahçe'ye başkanlık yaparak kulübün tarihine adını yazdırmıştır.

 * Abdullah Acar: Selanik Karacaova kökenli olan Abdullah Acar, Fenerbahçe'de yöneticilik yapmıştır.

 * Hüsnü Yazıcı: Selanik Karacaova kökenli olan Hüsnü Yazıcı, iş insanı, yazar olmasının yanı sıra Sarıyer spor kulübünde yöneticilik yapmıştır.

Sonuç olarak, Rumeli, Türkiye'nin spor tarihine önemli isimler kazandırmış bir coğrafyadır. Bu isimler, sadece spor alanında değil, aynı zamanda iş dünyası ve sivil toplumda da önemli başarılara imza atarak toplumumuza örnek olmuşlardır.

Not: Bu listede yer alan isimler sadece birkaçıdır. Rumeli'nden yetişen birçok başarılı sporcu ve yöneticinin olduğu unutulmamalıdır.

14 Ağustos 2024 Çarşamba

Karacaova Türk İskanları

 Karacaova bölgesinin karmaşık etnik yapısı, yüzyıllar boyunca süren göçler ve asimilasyon süreçleriyle şekillenmiştir.

 * Bizans Dönemi: Bölgeye yerleştirilen Peçenek, Kuman ve Oğuz Türkleri, zamanla yerel Hristiyan nüfusla kaynaşmış ve Bizans'ın toprak politikalarıyla çiftçiliğe yönelmiştir. Bu süreçte Türk kimlikleri zayıflamış, yerel kültüre entegre olmuş olabilirler.

 * Osmanlı Dönemi: Osmanlı'nın bölgeye yerleştirdiği Evladı Fatih, Konyar ve Yörük Türkleri ise daha sonraki göç dalgalarını temsil eder. Bu Türkler, bölgenin yerel dili olan Makedoncayı benimsemiş olmalarına rağmen, etnik kökenleri Türk olarak kabul edilir.

Sonuç: Karacaova'daki bu Türklerin etnik kökenini belirlemek için tek bir cevap vermek zordur. Tarihi süreçte yaşanan karmaşık etkileşimler nedeniyle, bu topluluklar hem Türk hem de Slav özelliklerini taşıyabilirler. Bugün kendilerini Türk olarak tanımlamaları, kültürel ve etnik kimliklerinin zaman içinde nasıl şekillendiğinin bir göstergesi olabilir.

Özetle: Karacaova'daki Türklerin etnik kökeni, tarihsel süreçteki göçler, asimilasyon ve kültürel etkileşimlerin bir sonucu olarak karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, tek bir etnik kökenle sınırlandırmak yerine, bölgedeki Türklerin kimliğinin çok katmanlı ve dinamik olduğunu söylemek daha doğru olacaktır.

Ek Notlar:

 * Makedonca: Bölgede konuşulan Makedonca, Slav dillerinden biridir. Türklerin bu dili benimsemesi, kültürel etkileşimlerin bir sonucu olarak değerlendirilebilir.

 * Evladı Fatih: Osmanlı'nın fethettiği topraklarda yerleşik hale getirilmiş olan Türkmenlere verilen bir isimdir.

 * Konyar: Anadolu'nun iç kesimlerinden gelen ve genellikle göçebe bir yaşam süren Türkmen boylarıdır.

 * Yörük: Göçebe bir yaşam süren Türkmen boyları için kullanılan genel bir terimdir.

Bu bilgilerin ışığında, Karacaova'daki Türklerin etnik kökeni konusunda daha derinlemesine araştırmalar yapmak mümkündür.


13 Ağustos 2024 Salı

Osmanlı Döneminde Yazıcılar Rumeli Köylerinde

 OSMANLI  DÖNEMİNDE

RUMELİ KÖYLERİNDEKİ 

"YAZICILAR" NE İŞ YAPARDI 

Günümüzdeki noter ve memurların birleşimi gibi çok yönlü görevler üstlenirlerdi. 

İşte başlıca işleri:

* Evrak İşleri: Tapu, miras, satış gibi konularda resmi evrak düzenler, şahitlik yapar, anlaşmaları kaydederlerdi.

 * Mektup Yazma: Okuma yazma oranının düşük olduğu dönemlerde insanlar adına mektup yazar, önemli mesajları iletirlerdi.

* Vergi Toplama: Köydeki vergi toplama işlemlerinde devlete yardımcı olurlardı.

 * Kayıt Tutma: Köyün nüfus kayıtlarını tutar, doğum, ölüm, evlilik gibi önemli olayları belgeleyerek köyün tarihini oluştururlardı.

* Mahalle Hukuku: Köy içindeki ufak tefek anlaşmazlıklarda hakemlik yapar, barışı sağlarlardı.

 * Dinî İşler: Bazı durumlarda köy camisinde imam veya müezzinlik görevini de üstlenirlerdi.

Yazıcılar sadece yazı yazmakla kalmaz, köyün sosyal, ekonomik ve hukuki hayatında önemli bir role sahiptiler. Köy halkının güvendiği, saygı duyduğu kişilerdi.

TIMAR SİSTEMİNDEKİ İŞLERİ 

Yazıcılar genellikle köyün eğitim görmüş veya yazma-okuma bilen kişileri bu göreve getirilirdi. Tımar sahibi veya devlet tarafından atanırlardı.

* Vergi kayıtları: Köylülerin ödediği vergileri, tarım ürünlerinin miktarını ve diğer gelirleri detaylı bir şekilde kaydederlerdi.

* Toprak kayıtları: 

Tımarın sınırlarını, hangi ailenin hangi tarlayı işlediğini gibi toprak mülkiyetine dair bilgileri tutarlardı.

* Tımar sahibi için: Tımarın geliri ve köylülerin durumu hakkında bilgi sahibi olmasını sağlıyordu.

* Köylüler için: Haklarını korumak ve anlaşmazlıklarda delil olarak kullanmak için önemliydi.

 Köylerdeki yazıcılar, tımar sisteminin düzenli işlemesi için vazgeçilmez bir role sahiptiler. Hem devlet hem de tımar sahibi ve köylüler için önemli bir bilgi kaynağıydılar.


Hüsnü dedemin babası Mehmet 1920 li yıllarda  köyde YAZICI

Hüsnü dedemin dedesi Ahmet 1830 lu yıllarda köyde YAZICI ( lakap Yazıcı Soyadımız ordan gelmekte) Kaynak bilgi, Osmanlı arşivleri, nüfus sayımları ve tasfiye talepnamesi 

Hüsnü Yazıcı 



Hüsnü Yazıcı Konferans konuşmamdan

 MÜBADELE İLE İLGİLİ YAPILAN KONFERANSTAKİ KONUŞMAM

1924 Mübadelesi: 

Selanik'ten Sarıyer'e Uzanan Bir Hikaye


Değerli misafirlerimiz, bugün burada özel bir hikayeyi birlikte anmak için toplanmış bulunmaktayız. 1924 Mübadelesi'nin acı tatlı izlerini taşıyan, kökleri Selanik'e uzanan ailelerimizin hikayesini... Bu mübadele, sadece coğrafyalar değil, hayatlar ve kaderler arasında derin yaralar açmıştı. Ancak aynı zamanda, yeni bir başlangıç, yeni bir vatan ve yeni bir umut demekti.


Selanik'ten Kopuş

Dedelerimiz, yüzyılların biriktirdiği hatıralarla dolu, asırlık evlerinden kopmak zorunda kalmışlardı. Selanik, sadece bir şehir değil, onların kimliğinin, kültürlerinin ayrılmaz bir parçasıydı. Arkalarında bıraktıkları her taş, her sokak, her ağaç onlara bir ömür boyu eşlik edecekti.

"Selanik'in dar sokaklarında duydukları ezan sesleri, Sarıyer'in denize vuran dalgalarında yankılanmaya devam ediyor."


Sarıyer'e Tutunma Mücadelesi

Yeni vatanları Sarıyer, onlara hem yabancı hem de umut dolu bir toprak parçasıydı. Farklı bir kültür, yeni baştan kurulması gereken hayatlar... Ancak dedelerimiz, zorluklara göğüs gererek, bu topraklara kök salmayı başardılar. El birliğiyle kurdukları mahalleler, bugün de varlığını sürdürüyor.


Mirasımız

Bugün burada olduğumuz, dedelerimizin bu fedakarlığı sayesinde. Onların bize bıraktığı en büyük miras, azim, dayanışma ve vatan sevgisi. Bizler, bu mirası gelecek nesillere taşımakla yükümlüyüz.


1924 Mübadelesi, tarihin acı bir sayfası olsa da, aynı zamanda birlik ve beraberliğin önemini bir kez daha göstermiştir. Dedelerimizin hikayesi, bize kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi hatırlatıyor. Onları saygıyla anarken, geleceğe daha umutla bakabiliriz.

Hüsnü Yazıcı

Hüsnü Yazıcı hakkında makale

 BENİM HAKKIMDA YAZILAN MAKALEDEN ALINTIDIR


YAZAR HÜSNÜ YAZICI


Mübadeleden Sesler


Hüsnü Yazıcı, özellikle mübadele ve mübadiller üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan önemli bir Türk yazarıdır. Kökleri Karacaova'ya dayanan bir aileden gelen Yazıcı, uzun yıllar Osmanlı arşivlerinde yaptığı araştırmalarla, mübadil olarak Türkiye'ye gelen ailesinin yaşadığı zorlukları ve o dönemin Türkiye'sindeki sosyal yapıyı mercek altına almıştır.


Mübadele ve Hüsnü Yazıcı


Mübadele, Yunanistan ile Türkiye arasında gerçekleştirilen nüfus mübadelesi olayıdır. Bu olay, milyonlarca insanın hayatını kökten değiştirmiş ve derin izler bırakmıştır. Hüsnü Yazıcı, bu büyük göçün bireysel hikayelerini ve toplumsal etkilerini kaleme alarak, unutulmaya yüz tutmuş bir dönemi gün yüzüne çıkarmıştır.


Yazıcı'nın eserlerinde, mübadillerin yaşadığı zorluklar, yeni bir topluma uyum sağlama çabaları, özlem ve kayıplar gibi temalar sıkça karşımıza çıkar. Yazar, bu konuları ele alırken, sadece tarihsel bir olayı anlatmakla kalmaz, aynı zamanda insanın iç dünyasındaki karmaşık duyguları da ustalıkla yansıtır.


Önemli Eserleri


Hüsnü Yazıcı'nın en dikkat çeken eserlerinden biri, "Dünden Bugüne Sarıyer'in Bahçeköy'ü" adlı kitabıdır. Bu kitapta, yazar kendi ailesinin hikayesini anlatırken, aynı zamanda Bahçeköy'ün tarihine ve mübadele sonrası değişime tanıklık eder. Kitap, hem bir aile kroniği hem de bir yerel tarih çalışması olarak değerlendirilebilir.


Yazıcı'nın diğer eserleri arasında da mübadele teması önemli bir yer tutar. Yazar, bu konuda yaptığı araştırmalar sonucunda birçok makale ve söyleşiye imza atmıştır. Neden Hüsnü Yazıcı?


Hüsnü Yazıcı'nın eserleri, mübadele konusunda çalışan araştırmacılar ve tarihçiler için önemli bir kaynak niteliğindedir. Yazarın, kişisel deneyimlerini ve arşiv araştırmalarını bir araya getirmesi, mübadelenin karmaşık yapısını daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Ayrıca, Yazıcı'nın eserleri, unutulmaya yüz tutmuş bir dönemin bireysel hikayelerini gün yüzüne çıkararak, tarihimizin önemli bir parçasını canlı tutar.


Sonuç olarak, Hüsnü Yazıcı, mübadele ve mübadiller üzerine yaptığı çalışmalarla, Türk edebiyatına önemli katkılar sağlamış bir yazardır. Eserleri, hem akademik bir değer taşımakta hem de geniş okur kitlesine hitap etmektedir. Yazıcı'nın kaleminden çıkan satırlar, bizlere hem tarihsel bir ders verir hem de insanın iç dünyasının derinliklerine yolculuk yapma imkanı sunar. Not: Bu makale, Hüsnü Yazıcı'nın genel bir profilini sunmaktadır.

11 Ağustos 2024 Pazar

HÜSNÜ YAZICI

BENİM İLE İLGİLİ YAZILAN 

MAKALEDEN ALINTIDIR


YAZAR HÜSNÜ YAZICI


Mübadeleden Sesler


Hüsnü Yazıcı, özellikle mübadele ve mübadiller üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan önemli bir Türk yazarıdır. Kökleri Karacaova'ya dayanan bir aileden gelen Yazıcı, uzun yıllar Osmanlı arşivlerinde yaptığı araştırmalarla, mübadil olarak Türkiye'ye gelen ailesinin yaşadığı zorlukları ve o dönemin Türkiye'sindeki sosyal yapıyı mercek altına almıştır.


Mübadele ve Hüsnü Yazıcı


Mübadele, Yunanistan ile Türkiye arasında gerçekleştirilen nüfus mübadelesi olayıdır. Bu olay, milyonlarca insanın hayatını kökten değiştirmiş ve derin izler bırakmıştır. Hüsnü Yazıcı, bu büyük göçün bireysel hikayelerini ve toplumsal etkilerini kaleme alarak, unutulmaya yüz tutmuş bir dönemi gün yüzüne çıkarmıştır.


Yazıcı'nın eserlerinde, mübadillerin yaşadığı zorluklar, yeni bir topluma uyum sağlama çabaları, özlem ve kayıplar gibi temalar sıkça karşımıza çıkar. Yazar, bu konuları ele alırken, sadece tarihsel bir olayı anlatmakla kalmaz, aynı zamanda insanın iç dünyasındaki karmaşık duyguları da ustalıkla yansıtır.


Önemli Eserleri


Hüsnü Yazıcı'nın en dikkat çeken eserlerinden biri, "Dünden Bugüne Sarıyer'in Bahçeköy'ü" adlı kitabıdır. Bu kitapta, yazar kendi ailesinin hikayesini anlatırken, aynı zamanda Bahçeköy'ün tarihine ve mübadele sonrası değişime tanıklık eder. Kitap, hem bir aile kroniği hem de bir yerel tarih çalışması olarak değerlendirilebilir.


Yazıcı'nın diğer eserleri arasında da mübadele teması önemli bir yer tutar. Yazar, bu konuda yaptığı araştırmalar sonucunda birçok makale ve söyleşiye imza atmıştır. Neden Hüsnü Yazıcı?


Hüsnü Yazıcı'nın eserleri, mübadele konusunda çalışan araştırmacılar ve tarihçiler için önemli bir kaynak niteliğindedir. Yazarın, kişisel deneyimlerini ve arşiv araştırmalarını bir araya getirmesi, mübadelenin karmaşık yapısını daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Ayrıca, Yazıcı'nın eserleri, unutulmaya yüz tutmuş bir dönemin bireysel hikayelerini gün yüzüne çıkararak, tarihimizin önemli bir parçasını canlı tutar.


Sonuç olarak, Hüsnü Yazıcı, mübadele ve mübadiller üzerine yaptığı çalışmalarla, Türk edebiyatına önemli katkılar sağlamış bir yazardır. Eserleri, hem akademik bir değer taşımakta hem de geniş okur kitlesine hitap etmektedir. Yazıcı'nın kaleminden çıkan satırlar, bizlere hem tarihsel bir ders verir hem de insanın iç dünyasının derinliklerine yolculuk yapma imkanı sunar. Not: Bu makale, Hüsnü Yazıcı'nın genel bir profilini sunmaktadır.

4 Ağustos 2024 Pazar

Selanik'ten Sarıyer'e Yazıcı Ailesi

https://1drv.ms/w/s!AvpqMtwlirgFgz4CFZANEtEm8Ow5?e=tJdrhQ

https://docs.google.com/document/d/1CsPZPoFHwaMJyTM0z1mvVrjGGLoEVve3/edit?usp=drivesdk&ouid=112172471394988686332&rtpof=true&sd=true

3 Ağustos 2024 Cumartesi

Bahçeköy Spor Kulubü ve Avcılık Derneği ile ilgili anılarım

 




Bahçeköy spor kulübü ve Avcılar derneği ile ilgili anılarım. 

Bahçeköy Spor Kulübünde ilk yönetim kurulu yönetici üyeliğim 1983 yılında 19 yaşında oldu, kulüp bir ara kapanıp yeniden devir oldu. 1990 yılında yeniden üyelik yapmak zorunda kaldık 1990-1992 yılında yönetime tekrar seçildim. Kulübe minibüs almak için para toplanması gerekiyordu Ramazan da  kulüp kafeteryasında resmi yerlerden izin  alınıp tombala oynatıldı ve bir ayda minibüs parası çıktı o tarihte kulüp ve belediye seçimleri vardı ben de DYP den meclis üyesi adayıydım seçimi kazandık meclis üyesi olduk, Anaplılar bir gece önce toplandı spor kulubü seçiminde DYPlileri yönetim adaylığından silmek için haberimiz oldu ve adaylıktan çekilmedik. Karar aldık önlem almayacağız, silsinler. Sabah, seçim günü Rahmetli Ahmet Güzel geldi sizi silecekler dedi biz de sağ ol haberimiz var dedik. Maalesef silindik yeni gelen yönetim kurulu tarafından  bir yılda minibüs parası da gitti ve borçlanarak yönetimi bıraktılar, zaman geçti Bahçeköy Spor Kulübünde Başkan oldum iki adet kulüp binası, kafeterya, ilk defa maaşlı antrenör ve kulüp çalışanı eleman sistemi getirdik anlayana.

Avcılar Derneği ile anım.

Avcılar derneği kuruldu, bana da üyelik teklifi Rahmetli Atacan Özsu ve Cevat Karamandan geldi. Üye olduk, üye sıram 10. Kuruluş devam ediyor yer kiralandı üye Adem Öz geldi derneğin eksikleri var yardımcı olur musun dedi. Tamam dedim nedir eksik çay teşkilatı kazanı çaydanlık vs aldım teslim ettim.  Yıllar sonra Adnan Aydın bana dedi ki, seni üyelikten çıkarmışlar. Belediye Başkanı ile Mübadiller Derneği için yer tahsisinde bulunduğumda Avcılar Derneği için de yer tahsisinde de bulunmakta bayağı emeğim geçti ve yer tahsis edildi anlayana. 


1 Ağustos 2024 Perşembe

Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği

 



Mübadele Dernekleri

Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği 2008 yılında kurulmuştur. 

Sarıyer ilçesine bağlı Bahçeköy, Selanik'ten 1924 yılında mübadil olarak gelen Müslüman Türkler den oluşan 80 ailenin kuruculuğunda kurulmuştur. 

Birinci kuşaklar yerleşimi ve yaşam hakkını sağlamıştır. 

İkinci kuşak sosyal faaliyete önem vermiştir.Güzelleştirme derneği, spor kulubü ve avcılık  derneği gibi dernekler kurmuşlardır. Rumeliler derneği kurmak için girişim de bulunmuşlar devamını getirmemişlerdir. 

Üçüncü kuşak bizler de mübadil derneği kuralım zamanı geldi dedik kültürümüzü,yemeklerimizi, düğünlerimizi ve düğünlerde oynanan oyunları gelecek kuşaklara miras olarak bırakalım dedik. Hüsnü Yazıcı, Abdullah Ziya Şen ve Saim Karaman Sarıyer Spor Kulübünde buluşup dernek kurmaya karar verdik. Beyoğlu'nda bulunan Lozan Vakfına bilgi almak için gittik ve onlar siz dernek kurmayın bize üye olun dedi ben de size üye olursak üç kişi bizi yönetmiş olur kendi kararlarımızı veremeyiz ayrı dernek kurarsak diğer dernek kuranlara da örnek olur seslerimiz anlatmak istediklerimizi daha çok kişilere duyururuz dedik ve ordan ayrıldık dernek projemiz için kurucu yönetimi oluşturmak için arkadaş aradık inanın dördüncü kişiyi bulamıyoruz o çok konuşanlar ortada yok veya teklif ettiklerimiz kabul etmiyor. Uzun uğraşlar sonucu derneğin kurucu üyelerini oluşturduk dernek kuruldu dernek binası kiralandı ve üye yapmaya başladık altı ay sonra yeni yönetim kurulu oluştu ve zamanı geldikçe seçimler ile yeni yönetimler oluştu kalıcı dernek binamız olsun diye Belediye Başkanı ile görüşüp durumu anlattık onlar da meclisi toplayıp derneğimize köyün merkezin de ücretsiz bina tahsis ettiler. Belediye el değiştirince bizim dernek binasındaki eşyaları dışarı atmışlar bunu gören yönetim kurulu resimler çekerek bunu belgelemişler ve yeni Belediye Başkanından randevu alarak durumu anlatmışlar. Belediye Başkanı yeniden yer tahsisinde bulunmuş ve Belediye ile güzel bir diyalog sağlanmış ve Belediye den büyük destek alınmıştır. Ücretsiz Selanik gezmeleri ve onlarca ücretsiz geziler yapılmıştır Anıtkabir Sivas Kongresi gezileri gibi ayrıca  onlarca seminerler düzenlenmiştir bu olaylardan sonra dernek üyeliğinde artış olmuştur bugün Türkiye' de ki  mübadil rumeli balkan dernekleri arasında en iyi çalışanların başlarında bulunmaktadır. Sosyal medyada zayıf kurucu üyesi olarak başarılardan dolayı çok memnunuz 

Kurucu Üyelerimiz

Hüsnü Yazıcı, Abdullah Ziya Şen, Saim Karaman, Murat Yazıcı, Ahmet Özdemir, Mehmet Dalkıran, Doğan Altıntaş, Mehmet Gül