7 Eylül 2024 Cumartesi

Karacaova'nın Efsunlu Toprakları

 Karacaova'nın Efsunlu Toprakları

Bizans'ın izleri, Türklerin yurdunda,

Karacaova'da bir destan mündemiç.

Hristiyan Türkler, Peçenek, Kuman, Uz,

Makedonya'nın kalbinde birden.

Osmanlı'nın sancağı altında birleşmiş,

Evladı Fatihan, Konyar, Yörük kardeşmiş.

Karacaabad'ın adı, tarih sayfalarında,

Kadim bir medeniyetin izleri var.

Alpomia, Moglena, Olivir adıyla,

Farklı dillere, kültürlere kucak açmış.

Karacaova'nın toprakları, bereketli,

Bin bir hikaye, bin bir sır saklamış.


Karacaova ile ilgili şiir, karacaova tarihinden esinlendik

Hüsnü Yazıcı



 Hüsnü Yazıcı


1964 Sarıyer Bahçeköy doğumlu,İlkokulu Bahçeköy’de, orta ve liseyi Sarıyer’de okudu.Ticaret hayatına Bahçeköy’de zahireci ve odun mütahiti olarak başladı, Askerlik dönüşü, 1987 yılında Sarıyer’de marketçilik yapmaya başladı,o zamanki şartlarda değişik promosyonlarla İstanbul’da ses getirdi.Askerliğini İzmir Poligonda 84/2 Talim Öğretmeni ve Yazıcı olarak yaptı. Bahçeköy Spor Kulüp Başkanlığı döneminde, kulüp binası ve lokali kazandırdı.Sarıyer Spor Kulübünde birinci lige çıkan takımda şampiyonluk gören yöneticilerden ve kulüpte haysiyet divan kurulu üyesidir.İki dönem Belediye Meclis Üyeliği ,DYP  Belde Başkanlığı, İsmar Marketçiler Kurucu Üyeliği,Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği Kurucu Üyeliği, ve çeşitli sosyal derneklerde üyeliği vardır. Babası hayrına, Bahçeköy Cami Şadırvanını 1994 yılında yapmıştır.Dünden Bugüne Sarıyer’in Bahçeköy’ü, Karacaova ve Göstelup Köyu, ve Karacaova/Karacaabad 1831 yılı nüfus defteri,Selanik Karacaova bölgesi mübadelede köylerinden gelen aileler adlı yazdığı dört kitabı bulunmaktadır.

SİYASİ YAŞANTIM

Siyasete ilgim yedi sekiz yaşlarında başladı dönemin başbakanı meclis başkanı bakanlar adlarını bilirdim konuları takip ederdim askerden sonra Dalan'ın kurduğu partide ilçe kurucu üyesi ve yönetim kurulu üyeliği ilçe ve il delegeliği seçilerek bulundum, 1992 yılında köyümüz belde oldu DYP partisininin belde teşkilatının kurucu üyesi  belde başkanı ve iki dönem belediye meclis üyeliği ilçe ve il delegeliği görevlerinde bulundum 28 yaşındaydım  ara seçim olduğu için İstanbul'da biz Şile Ağva bir kaç yer daha vardı seçim zamanı bütün partilerin genel başkanları ve bakanlar geldi şanslı bir dönemdi köyün eksiklerin tamamına yakını oldu benim için ilginç olan gelen bakanları karşılamak için topluluk arabasının yanına kadar gider hoşgeldin için ben de tersine bakanın oturacağı masaya gider orda beklerdim iki dakika sonra bakan gelir masada ben varım hoşgeldin derim gelen bakan yanıma otururur ve konuşmasını yapar  bunu da belirtmeden yazıyı sonlamayım belde kurucu üyelerimiz köyün  büyükleri efendi saygılı itibarlı insanlardı. 2000 yılından beri siyasetle uğraşmıyorum seçmenim

SPOR KULUBÜ YÖNETİCİLİĞİ VE KULÜP BAŞKANLIĞİM

Spor yöneticiliğine 23 yaşında Bahçeköy  amatör spor kulubünde  yönetici seçilerek başladım ileriki yıllarda Bahçeköy kulüp başkanı oldum ve kulübe yönetimim ile sıfırdan  iki bina kazandırdım yönetim şeklinde yenilikler getirdim mesela maaşlı eleman sistemi gibi
Profosyonel kulüp yöneticiliğim Sarıyer spor kulubünde üç yıl yöneticilik oldu ve haysiyet divan kurulu üyesiyim Sarıyer 1inci lig den 2 nci lige düştüğünde yönetime bizler geldik ikinci yılında tekrar 1 inci lige çıkardık bugünkü süper lig


İŞ HAYATIM

İş hayatıma Bahçeköy de  70 li yıllarda orta okula giderken Kütahya çinileri satarak başladım daha sonra dükkanı bakkal yemci olarak değiştirdik o dönemlerde Bahçeköy alış veriş merkezi gibi idi hafta sonları çok kalabalık olurdu Belgrat ormanı piknik yerleri Bahçeköye hareket getiriyordu köyün havası kameriça çeşmesi ve kasapları meşhurdu aynı zamanda yeşilçam filimlerin platosu gibi idi askerlik dönüşü
 Sarıyer merkezde 1987 yılında Yazıcı marketi açtık dönemin en popiler marketi İstanbulun değişik semtlerinden müşteriler gelir ve bir çok yeniliklerin öncüsü olmuştuk çekilişsiz altın kampanyası ücretsiz gazete ekmek vesaire kampanyalarımız vardı 1999 yılında dükkanı ortağımıza devrettik 2000 yılında biz yeni dükkanımızı Sarıyer merkezde açtık ve işyerimiz devam etmekte İsmar Marketçiler kurucu üyesi ve yönetim kurulunda görev aldım Trakya birlik biryağ ın bayiliğini yaptım firmalardan aldığım plaketleri gurur ile vitrinimde tutuyorum




6 Eylül 2024 Cuma

Sarıyer: Ailelerin Tercih Ettiği Bir İlçe

 

Sarıyer: Ailelerin Tercih Ettiği Bir İlçe



Sarıyer: Ailelerin Tercih Ettiği Bir İlçe

Sarıyer, İstanbul'un Avrupa yakasında yer alan ve doğal güzellikleriyle öne çıkan bir ilçedir. Boğaz manzarası, yemyeşil parkları ve tarihi dokusu ile hem sakin hem de hareketli bir yaşam sunar. Özellikle aileler için sunduğu birçok avantajla dikkat çeker.

Neden Sarıyer Aileler İçin Ideal?

 * Doğa ile iç içe yaşam: Sarıyer'de yaşayan aileler, Belgrad Ormanı, Rumelihisarı gibi yeşil alanlarda doğa yürüyüşleri yapabilir, piknik yapabilir ve temiz hava alabilirler. 

 * Çocuklar için güvenli ortam: İlçedeki parklar, oyun alanları ve bisiklet yolları, çocukların güvenle oynayabileceği ve vakit geçirebileceği alanlardır.

 * Eğitim olanakları: Sarıyer'de birçok özel ve devlet okulu bulunur. Bu sayede aileler, çocukları için kaliteli eğitim imkanı bulabilirler.

 * Kültürel etkinlikler: İlçede düzenlenen festivaller, konserler ve sergiler, ailelerin birlikte keyifli vakit geçirmelerini sağlar.

 * Ulaşım kolaylığı: Toplu taşıma araçları ve feribot seferleri ile şehir merkezine ulaşım oldukça kolaydır.

Sarıyer'de Yapılabilecek Aktiviteler

 * Boğaz turu: Ailecek yapabileceğiniz en keyifli aktivitelerden biri boğaz turudur. Tarihi yalıları, köprüleri ve manzarayı izleyerek unutulmaz bir gün geçirebilirsiniz. 

 * Kilyos Plajı: Yaz aylarında serinlemek ve güneşlenmek için ideal bir yerdir. Çocuklarınızla birlikte kumda oynayabilir, denize girebilir ve piknik yapabilirsiniz. 

 * Sait Halim Paşa Yalısı: Tarihi bir yapı olan yalıyı ziyaret ederek geçmişe yolculuk yapabilirsiniz. Bahçesindeki çay bahçesinde dinlenebilir, manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz. 

 * Müzeler: Sarıyer'de yer alan müzeleri ziyaret ederek çocuklarınıza tarih ve sanat hakkında bilgi verebilirsiniz.

Sarıyer'de Aile Dostu Mekanlar

Sarıyer'de birçok aile dostu kafe, restoran ve oyun parkı bulunmaktadır. Bu mekanlarda hem yemek yiyebilir hem de çocuklarınızın eğlenmesini sağlayabilirsiniz.

Sonuç

Sarıyer, doğal güzellikleri, tarihi dokusu ve sunduğu olanaklarla aileler için ideal bir yaşam alanı ve hafta sonu kaçamağı için harika bir seçenektir. Eğer siz de sakin ve huzurlu bir yaşam arıyorsanız, Sarıyer'i mutlaka değerlendirmelisiniz

Unutulmayan Göçler: Mübadeleden Bugüne"

 



Unutulmayan Göçler: Mübadeleden Bugüne"

Mübadele, yüzyılı aşkın süredir hafızalarımızda derin izler bırakan, bir milletin köklerini söküp başka topraklara taşımak zorunda kaldığı acı bir deneyimdir. 1923 Lozan Barış Antlaşması'nın bir parçası olarak gerçekleşen bu zorunlu göç, sadece coğrafyaları değil, hayatları da kökten değiştirmiştir.

Mübadiller, yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan koparılıp, yeni ve yabancı bir çevreye sürülmüşlerdir. Bu süreç, hem bireysel hem de toplumsal travmalara yol açmıştır. Evlerini, işlerini, dostlarını ve sevdiklerini geride bırakan insanlar, yeni bir başlangıç yapmak zorunda kalmışlardır. Kimlikleriyle, kültürleriyle ve geçmişleriyle bağlarını koparmak kolay olmamıştır.

Mübadeleden etkilenen sadece mübadiller değil, aynı zamanda yaşadıkları yeni topraklarda yaşayan insanlar da olmuştur. Yeni gelenlerle yerleşik halk arasında yaşanan uyum sorunları, zaman zaman gerginliklere ve çatışmalara neden olmuştur.

Mübadeleden Bugüne

Mübadele, Türkiye ve Yunanistan tarihine damgasını vurmuş önemli bir olaydır. Bu olayın etkileri, günümüzde bile hissedilmektedir. Mübadillerin torunları, geçmişlerini unutmadan yeni nesillere aktarmaya çalışmaktadırlar. Mübadele üzerine yapılan araştırmalar ve yayınlar, bu konuya olan ilgiyi artırmaktadır.

Mübadele, sadece tarih kitaplarında yer alan bir olay olmaktan çıkmış, edebiyata, sinemaya ve sanatın diğer dallarına konu olmuştur. Romanlar, şiirler, filmler ve tablolarla bu acı deneyim, sanatçılar tarafından farklı bakış açılarıyla ele alınmıştır.

Mübadele Neden Önemlidir?

Mübadele, sadece iki ülke arasındaki bir nüfus değişimi değil, aynı zamanda insanlık tarihinin en büyük zorunlu göçlerinden biridir. Bu nedenle, mübadeleyi anlamak, insanlık hâlinin en zorlu yönlerini kavramak için önemlidir.

Mübadele, bize şu soruları sormaya yöneltmektedir:

 * Kimlik nedir?

 * Aidiyet duygusu nasıl şekillenir?

 * Zorunlu göçler, bireyleri ve toplumları nasıl etkiler?

 * Geçmişle nasıl yüzleşilir?

 * Barış ve kardeşlik nasıl sağlanır?

Mübadele, sadece tarihçilerin değil, sosyologların, psikologların ve felsefecilerin de ilgisini çeken çok yönlü bir konudur. Bu konuda yapılacak daha çok çalışma, hem geçmişi anlamamıza hem de geleceğe daha iyi hazırlanmamıza katkı sağlayacaktır.

Sonuç

Mübadele, unutulmaması gereken bir tarihsel süreçtir. Bu süreçte yaşanan acıların unutulması, gelecekte benzer olayların tekrarlanmasına zemin hazırlayabilir. Mübadeleyi anlamak, geçmişimizle yüzleşmek ve geleceğe daha barışçıl bir bakış açısıyla bakmak için önemlidir.

Hüsnü Yazıcı 


Bahçeköy: Tarihi ve Doğal Güzellikleriyle Büyülü Bir Köy

 




Bahçeköy: Tarihi ve Doğal Güzellikleriyle Büyülü Bir Köy

İstanbul'un yeşilin en yoğun hissedildiği köşelerinden biri olan Bahçeköy, tarihi ve doğal güzellikleriyle dikkat çeken bir yerleşim yeridir. 

Tarihi Gelişim

Bahçeköy'ün kuruluşu, Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar uzanmaktadır. Belgrat Seferi sonrasında bölgeye yerleştirilen Sırp esirlerle birlikte köyün temelleri atılmıştır. Daha sonraki yıllarda, özellikle 1924 yılında yapılan Lozan Antlaşması ile Selanik'ten göç eden Müslüman Türklerin kurucu aileler olarak iskan edilmesi ile  bahçeköy de hayat başlamıştır. 

Doğal Güzellikler

Bahçeköy'ün en önemli özelliklerinden biri, eşsiz doğal güzellikleriyle çevrili olmasıdır. Belgrat Ormanı, köyün hemen yanı başında yer alan ve İstanbul'un en büyük ormanlarından biri olma özelliğini taşımaktadır. Orman içerisinde bulunan tarihi bentler, göller ve piknik alanları, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. Ayrıca, Atatürk Arberetumu gibi önemli bir bilimsel araştırma merkezi de Belgrat Ormanı içerisinde yer almaktadır.

Kültürel Zenginlikler

Bahçeköy, geçmişten günümüze kadar farklı kültürlerin etkisi altında kalmış ve zengin bir kültürel yapıya sahip olmuştur. Köyde yaşayan insanların farklı kökenlerden gelmesi, kültürel çeşitliliği artırmış ve geleneklerin yaşatılmasına katkı sağlamıştır. Bahçeköy'de düzenlenen festivaller, şenlikler ve kültürel etkinlikler, bu zenginliğin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Günümüzde Bahçeköy

Bahçeköy, günümüzde İstanbul'a yakınlığı ve doğal güzellikleri sayesinde özellikle hafta sonları yoğun ilgi gören bir yerleşim yeridir. Köyde yaşayan insanlar, hem şehrin karmaşasından uzaklaşmak hem de doğayla iç içe bir yaşam sürmek isteyenler için ideal bir ortam sunmaktadır. Bahçeköy'de yer alan İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi gibi eğitim kurumları da köyün akademik anlamda önemini artırmaktadır.

Bahçeköy, tarihi, doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleriyle İstanbul'un en değerli yerleşim yerlerinden biridir. Köyün korunması ve gelecek nesillere aktarılması büyük önem taşımaktadır.

Hüsnü Yazıcı 

Bahçeköy'ün Unutulmaz İsimleri: Bir Hikaye Anlatısı



 Bahçeköy'ün Unutulmaz İsimleri: Bir Hikaye Anlatısı

Bahçeköy'ün tarihi, kasabaya adını veren pek çok önemli isimle doludur. Bu isimler, sadece birer kelime değil, aynı zamanda kasabanın dokusunu şekillendiren, hikayelerini yazan ve gelecek nesillere miras bırakan bireylerdir.

Abdullah Acar gibi isimler, sadece bir spor kulübünde yöneticilik yaparak değil, aynı zamanda kasaba hayatına aktif olarak katılarak iz bırakmışlardır. Hüsnü Yazıcı gibi isimler, sporun yanı sıra farklı alanlarda da önemli başarılara imza atarak kasabanın gururu olmuşlardır.

Neco gibi sanatçıların babalarının Bahçeköy'de yaşaması, kasabanın kültürel zenginliğini gösterir. Can Tüysüz gibi sporcular, Türkiye'ye kazandırdıkları başarılarla kasabanın adını duyurmuşlardır.

Süleyman Yazıcı, Hasan Güzel gibi isimler, kasabanın ilk odun müteahhitlerinden olmuş ve modernleşme sürecinde önemli rol oynamışlardır. Sönmez ailesi gibi aileler, kasabanın ekonomik hayatına yön vererek, bir döneme damga vurmuşlardır.

Mustafa Şen, Abdül Gül, İsmet Barlas, Fethi Barlas gibi muhtarlar, kasabanın altyapısının gelişmesinde büyük emek sarf etmişlerdir. Ali Kıvanç, Mustafa Çetin, Hüseyin İpek gibi ilk muhtarlar ise kasabanın yönetim tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.

Şevket Sönmez gibi ilk imamlar, kasabanın dini hayatına yön vermişlerdir. Ali Özbekrem, Abdullah Altıparmak, Dursun Esen, Nurettin Özbekrem, Mustafa Yazıcı ve isimlerini yazamadığımız ilk üniversite mezunları ise eğitim seviyesinin yükselmesinde öncü olmuşlardır.

İbrahim Erkaptan gibi isimler, spor kulüplerinin kurulmasında ve yönetilmesinde önemli rol oynayarak, kasabanın spor hayatına yön vermişlerdir. Baç ailesi, Ali Yazıcı, Mustafa Şen, Nadir Yılmazel, Hasan Bileyci gibi isimler ise kasabanın ilk kasaplarından olmuştur.

Yazıcı ailesi, Sönmez ailesi, Güzel ailesi gibi aileler, kasabanın ekonomik hayatında önemli bir yere sahip olmuşlardır. Mustafa Şen gibi isimler, kasabanın ilk aygaz bayii olarak hizmet vererek, modernleşme sürecinde önemli bir rol oynamışlardır.

Mehmet Sönmez gibi isimler, kasabanın ilk ayakkabı mağazalarını açarak, ticaretin gelişmesine katkı sağlamışlardır. Çoşkun ailesi, Usta ailesi gibi isimler ise kasabanın ilk lokantalarını açarak, kasabanın sosyal hayatına renk katmışlardır.

Hasan bey gibi isimler, kasabanın ilk saraçları olarak hizmet vererek, kasabanın ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Hüseyin Bargın gibi isimler ise kasabanın ilk kunduracıları olarak, kasabanın ekonomik hayatına katkı sağlamışlardır.

Osman usta gibi isimler, kasabanın ilk at arabası tamircileri olarak hizmet vererek, ulaşımın gelişmesine katkı sağlamışlardır. Abdül Gül, Hasan Yazıcı gibi isimler ise kasabanın ilk nalburları olarak,  katkı sağlamışlardır.

Tulum ailesi, Yazıcı ailesi, Çoşkun ailesi, Güzel ailesi gibi aileler, kasabanın ilk kahvelerini açarak, insanların sosyalleşmesine olanak sağlamışlardır. Yunus bey, Ali Yazıcı gibi isimler ise kasabanın ilk berberleri olarak, insanların kişisel bakımına hizmet vermişlerdir.

Süleyman Yazıcı, Gürhanel ailesi, Man ailesi gibi isimler, kasabaya ilk kamyonları getirerek, ulaşımın gelişmesine katkı sağlamışlardır. Man ailesi ve Konyalı Ömer gibi isimler ise kasabanın ilk oto tamircileri olarak, ulaşımın daha güvenli hale gelmesine katkı sağlamışlardır.

Mustafa Özbekrem gibi isimler, kasabanın ilk iğnecileri olarak, insanların ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Muzaffer Altınsoy gibi isimler, kasabanın ilk belediye başkanı olarak, kasabanın gelişimi için önemli çalışmalar yapmıştır.

Hüsnü Yazıcı, Mustafa Şen, Sami Kasap, Osman Aktaş, Mehmet Güney, Baki Yurttaş, Yakup Çakıroğlu,  isimler, kasabanın ilk meclis üyeleri olarak, kasabanın yönetimine katılmışlardır.

Kastamonulu Sadık bey gibi isimler, kasabanın ilk börekçileri olarak, insanların damak zevkine hitap etmişlerdir. Fehmi bey gibi isimler, kasabanın ilk okul müdürleri olarak, eğitimin gelişmesine katkı sağlamışlardır.

Süleyman Yazıcı gibi isimler, kasabanın ilk büyük düğünlerini yaparak, kasabanın sosyal hayatına renk katmışlardır. Hasan Barlas, Ahmet Altıparmak, İbrahim Konuk gibi isimler, kasabanın ilk polisleri olarak, güvenliğin sağlanmasında önemli rol oynamışlardır.

Ahmet Dalkıran, Foto Nuri kardeşler gibi isimler, kasabanın ilk fotoğrafçıları olarak, kasabanın anılarını ölümsüzleştirmişlerdir. Nurettin Özbekrem, Ahmet Sönmez gibi isimler, kasabanın ilk avukatları olarak, adalete hizmet etmişlerdir.

Ali Özbekrem, Abdullah Altıparmak, Hüseyin Çimen, Hüsnü Esen gibi isimler, kasabanın ilk orman mühendisleri olarak, çevrenin korunmasına katkı sağlamışlardır. Celal Barlas gibi isimler, kasabanın ilk subayları olarak, ülkesine hizmet etmişlerdir.

Bu isimler, sadece birer başlangıç noktasıdır. Bahçeköy'ün tarihinde iz bırakan birçok başka isim de vardır. Bu isimleri araştırmak ve onların hikayelerini öğrenmek, kasabanın geçmişini daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.

Unutmayalım ki, bir kasabanın tarihi sadece binalardan ve sokaklardan ibaret değildir. Asıl önemli olan, o kasabada yaşayan insanların hikayeleri, hayalleri ve mücadeleleridir. 

Yazamadığım çok ilklerin öncü isimleri var kusura bakmasınlar, özet bir yazı oldu. 


5 Eylül 2024 Perşembe

Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği: Bir Mirasın Korunması ve Yaşatılması




 Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği: Bir Mirasın Korunması ve Yaşatılması

Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği, 2008 yılında,Evladı fatihan  olan Müslüman Türklerin Selanik'ten göç etmiş Bahçeköy 'ün kurucuları  olan 80 ailenin torunlarının bir araya gelmesiyle kurulmuş  bir sivil toplum kuruluşudur. Dernek, mübadeleyle birlikte Türkiye'ye gelen ailelerin kültürel mirasını korumak, yaşatmak ve gelecek nesillere aktarma amacıyla önemli çalışmalar yürütmektedir.

Derneğin Amaçları:

 * Kültürel Mirasın Korunması: Mübadele sürecinde yaşanan zorluklara rağmen korunmuş olan kültür, sanat, folklorik değerlerin gelecek nesillere aktarılması.

 * Tarihsel Araştırma: Yakın tarihimizdeki önemli dönüm noktalarından biri olan mübadeleyi bilimsel olarak araştırmak, belgelemek ve bu konuda farkındalık yaratmak.

 * Kültür Varlıklarının Korunması: Mübadillerin geride bıraktığı kültürel varlıkların korunması için çaba göstermek.

 * Sosyal Dayanışma: Mübadele göçmenleri ve sonraki kuşaklar arasında sosyal ve kültürel dayanışmayı güçlendirmek.

 * Barış Kültürü: Türkiye ve Yunanistan halkları arasında dostluk, sevgi ve işbirliğini geliştirmek, barış kültürünün yerleşmesi için çaba göstermek.

Derneğin Tarihçesi:

Birinci kuşak mübadiller, yeni yurtlarına yerleşme ve hayata tutunma mücadelesi vermişlerdir. İkinci kuşak ise sosyal hayata daha fazla katılmış, spor kulüpleri, dernekler gibi sivil toplum kuruluşları kurmuşlardır. Üçüncü kuşak ise köklerine daha fazla bağlanma ihtiyacı hissederek, kültürel miraslarını gelecek nesillere aktarmak amacıyla Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği'ni kurmuşlardır.

Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği, sadece bir dernek olmaktan öte, bir ailenin, bir kültürün ve bir tarihin yaşayan bir örneğidir. Dernek, mübadelenin izlerini taşıyan herkese kapılarını açarak, bu önemli mirası birlikte korumak ve geleceğe taşımak için çalışmaktadır. Derneğimize katılabilir, projelerimize destek olabilirsiniz.

Hüsnü Yazıcı 



Sarıyer Gazetesi nde yazılarım




Linki Sarıyer Gazetesi nde yazılarım 


https://sariyergazetesi.com/kultur-sanat/sariyerin-unutulmayan-hikayesi/

Atatürk'e karşı düşmanlık,

 Atatürk'e karşı düşmanlık, Türkiye'nin karmaşık tarihsel, siyasi ve sosyal yapısından kaynaklanan çok yönlü bir konudur. Bu düşmanlığın temel nedenleri arasında şunlar sayılabilir:

 * İdeolojik Farklılıklar: Atatürk'ün modernleşme ve laikleşme hedefleri, geleneksel değerlere bağlı bazı kesimleri rahatsız etmiştir. Özellikle dinin siyasetten ayrılması ve bazı İslamî uygulamaların kısıtlanması, bu kesimlerde tepkilere yol açmıştır.

 * Siyasi Çıkarlar: Bazı siyasi aktörler, kendi ideolojilerini ve çıkarlarını güçlendirmek için Atatürk'e karşı bir söylem geliştirmişlerdir. Bu durum, özellikle geçmişte ve günümüzde yaşanan siyasi çekişmelerde sıklıkla gözlemlenmiştir.

 * Tarihsel Revizyonizm: Atatürk'ün hayatı ve devrimleri hakkında farklı yorumlar ve hatta yanlış bilgiler yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır. Bu durum, özellikle genç nesiller arasında Atatürk'e karşı olumsuz bir algı oluşmasına neden olmuştur.

 * Korku ve Belirsizlik: Atatürk'ün başlattığı değişimler, toplumun bazı kesimleri için korku ve belirsizliğe yol açmıştır. Özellikle geleneksel yaşam tarzlarına bağlı olanlar, bu değişimlere ayak uymakta zorlanmışlardır.

 * Kişisel Nedenler: Bazı kişiler, Atatürk'e karşı düşmanlık beslemelerinin kişisel nedenleri olduğunu öne sürerler. Bu nedenler arasında, aileden gelen önyargılar, kişisel deneyimler veya psikolojik faktörler yer alabilir.

Bu nedenlerin bir araya gelmesi, Atatürk'e karşı farklı şiddetlerde ve farklı gerekçelerle düşmanlık besleyen çeşitli grupların ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Önemli Not: Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve modern Türkiye'nin mimarı olarak kabul edilir. Onun fikirleri ve devrimleri, Türkiye'nin bugün olduğu yere gelmesinde büyük rol oynamıştır. Atatürk'e karşı yapılan eleştiriler, demokratik bir toplumda doğal karşılanabilir ancak bu eleştiriler, tarihi gerçekleri çarpıtmamalı ve kişisel hakaretlere dönüşmemelidir.

Bu konuda daha detaylı bilgi almak için aşağıdaki kaynakları inceleyebilirsiniz:

 * Kitaplar: Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı ve devrimleri hakkında yazılmış birçok bilimsel çalışma bulunmaktadır.

 * Belgeseller: Atatürk'ün hayatı ve devrimleri hakkında yapılmış belgeseller, konuyu daha anlaşılır hale getirebilir.

 * Akademik Makaleler: Bu konuda yazılmış akademik makaleler, farklı bakış açılarını sunabilir.

Unutmayın ki, Atatürk'e karşı düşmanlık, Türkiye'nin demokratik geleceği için önemli bir sorun teşkil etmektedir. Bu sorunun çözümü için, tarihsel gerçeklerin doğru bir şekilde öğrenilmesi, farklı görüşlere saygı duyulması ve toplumsal uzlaşının sağlanması gerekmektedir.

Not: Bu cevap, genel bir bilgi verme amacı taşımaktadır. Her bireyin Atatürk hakkındaki düşünceleri farklı olabilir ve bu farklılıklar saygı gösterilmelidir.

Cumhuriyet Döneminde Heykel Yapımının Amacı

 Cumhuriyet Döneminde Heykel Yapımının Amacı

Cumhuriyet döneminde heykel yapımının sürekliliğinin temel amacı, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin modern kimliğini ve değerlerini görsel olarak ifade etmek, ulusal birlik ve beraberliği pekiştirmek ve yeni bir sanat anlayışını topluma yaymaktı.

Bu amacın altında yatan daha spesifik nedenler şunlar olabilir:

 * Modernleşme ve Batılılaşma: Heykel sanatı, o dönemde modern ve medeni kabul edilen Batılı ülkelerle uyumlu bir imaj çizmek için önemli bir araç olarak görülüyordu.

 * Ulusal Bilinç: Heykeller aracılığıyla milli kahramanlar, tarihi olaylar ve kültürel değerler yüceltilerek, halkta güçlü bir ulusal bilinç oluşturulmaya çalışılıyordu.

 * Sanatın Toplumsal Hayata Entegrasyonu: Heykeller, kamu alanlarına yerleştirilerek sanatın sadece elit bir kesimin değil, tüm halkın erişimine açık hale getirilmesini amaçlıyordu.

 * Yeni Nesillerin Yetiştirilmesi: Heykel sanatı eğitimine önem verilerek, yeni nesillere sanatın önemi ve güzelliği aşılanmaya çalışılıyordu.

Özetle, Cumhuriyet döneminde heykel yapımının sürekliliği, yeni bir devletin kuruluşunun heyecanı, modernleşme çabaları ve ulusal bir kimlik oluşturma isteğinin bir yansımasıydı.

4 Eylül 2024 Çarşamba

Karacaova Bölgesi Hakkında Tarihsel Araştırmalar İçin Önemli Notlar

 Karacaova Bölgesi Hakkında Tarihsel Araştırmalar İçin Önemli Notlar

Karacaova bölgesi gibi tarihi derinliklere sahip bölgelerin incelenmesinde, kaynakların güvenilirliği en kritik noktadır. Özellikle göç ve yerleşim gibi hassas konularda, iddiaların somut kanıtlarla desteklenmesi şarttır.

Neden Bizans ve Osmanlı Arşivleri Önemli?

 * Birinci el bilgi: Bu arşivler, o dönemlerdeki yaşamı, yönetimi ve nüfus hareketlerini doğrudan yansıtan belgeleri içerir.

 * Tarafsızlık: Kişisel yorumlardan ziyade, resmi kayıtlara dayandığı için daha objektif bir bakış açısı sunar.

 * Doğrulama: Bir yazarın iddiaları, bu arşivlerdeki bilgilerle karşılaştırılarak doğrulanabilir veya çürütülebilir.

Bir Yazının Kaynak Olarak Kabul Edilmesi İçin Şartlar:

 * Uyum: Yazarın iddiaları, Bizans ve Osmanlı arşivlerindeki bilgilerle tutarlı olmalıdır.

 * Kanıt: Yazar, iddialarını destekleyen somut belgeler sunmalıdır (örneğin, nüfus sayımları, yerleşim kayıtları).

 * Tarafsızlık: Yazarın kişisel önyargıları veya siyasi görüşleri, araştırmayı etkilememelidir.

Tarih Araştırmalarının Disiplinli Yöntemi:

 * Zaman: Kaynağın üretildiği tarih, bilgilerin güncelliğini ve güvenilirliğini belirler.

 * Bölge: Kaynağın üretildiği yer, yerel özelliklerin anlaşılmasında önemlidir.

 * Yazar/Sahip: Kaynağın üreticisinin kimliği, yazarın uzmanlığı ve tarafsızlığı hakkında bilgi verir.

 * Analiz: Kaynağın diğer kaynaklarla olan ilişkisi, bilginin doğrulanmasında kullanılır.

 * Bütünsellik: Kaynağın orijinal hali, bilgilerin tam ve doğru anlaşılmasını sağlar.

 * Güvenilirlik: Kaynağın içeriğini doğrulayan kanıtların varlığı, bilginin kabul edilebilirliğini belirler.

Özetle, Karacaova bölgesi gibi tarihi zenginliklere sahip yerlerin incelenmesinde, bilimsel yöntemlere bağlı kalınmalı ve kaynakların kritik bir gözle değerlendirilmesi gerekmektedir. Sadece kişisel anılar veya duyumlar değil, somut belgelerle desteklenen araştırmalar, tarihe daha doğru bir ışık tutacaktır.

3 Eylül 2024 Salı

1568 yılı Gostolob - Gustulüp köyü Osmanlı dönemi

 Karye­i Gostolob, an­zeamet­i müşarun­ileyhİbrahim  tabi­i Yenice­i Vardar

Çiftlik­i Hasan, merd­i timar, haliya der­yed­i Memiveled­i O

Çiftlik­i Hamza, haliya der­yed­i Hüseyin veled­i O, Ç (çift)

Çiftlik­i Hacı Cafer, nim (yarım çiftlik)

Mahmud(veled­i) İlyas, nim (yarım çiftlik)

Mahmud(veled­i) Hasan, nim (yarım çiftlik)

Osmanlıca Belge Tercümesi ve Analizi

Belgenin Genel İçeriği:

Bu Osmanlıca belge, bir köyün (Gostolob) ve ona bağlı çeşitli çiftliklerin mülkiyet ve işletme durumunu açıklamaktadır. Belgedeki terimler, o dönemdeki toprak düzenine ve idari birimlere dair önemli bilgiler vermektedir.

Tercüme:

 * Karye-i Gostolob: Gostolob köyü.

 * Anzeamet-i müşarun ileyh İbrahim: Bu köye bağlı olan İbrahim'e ait.

 * Tabi-i Yenice-i Vardar: Yenice-i Vardar'a bağlı (idari olarak).

 * Çiftlik-i Hasan, merdi timar: Hasan çiftliği, timarlı bir çiftliktir. (Timar: Belirli bir geliri olan ve bu gelirle devlete hizmet eden sipahilerin kullandığı toprak parçası.)

 * Haliya deryed-i Memiveled-i O: Memi oğlu'nun deniz (yani büyük) hali (tarla) sahibi.

 * Çiftlik-i Hamza, haliya deryed-i Hüseyin veled-i O, Ç: Hamza çiftliği, Hüseyin oğlu'nun deniz hali sahibi, bir çiftlik.

 * Çiftlik-i Hacı Cafer, nim: Hacı Cafer çiftliği, yarım çiftlik.

 * Mahmud(veled-i) İlyas, nim: İlyas oğlu Mahmud, yarım çiftlik sahibi.

 * Mahmud(veled-i) Hasan, nim: Hasan oğlu Mahmud, yarım çiftlik sahibi.

Analiz:

 * Toprak Düzeni: Belge, Osmanlı toprak düzeninde sıkça görülen timar sistemi ve çeşitli büyüklükteki çiftliklere dair örnekler vermektedir. Timar, sipahilerin devlet hizmet karşılığında kullandığı toprak parçası iken, çiftlikler ise daha küçük ve genellikle çiftçiye ait olan tarım arazileridir.

 * Mülkiyet ve İşletme: Belgede bahsedilen kişilerin mülkiyet hakları ve tarım arazilerinin büyüklükleri belirtilmektedir. "Haliya deryed" ifadesi, geniş bir tarım arazisine sahip olmayı ifade eder.

 * İdari Bağlılık: Gostolob köyünün Yenice-i Vardar'a bağlı olduğu belirtilmektedir. Bu da bölgedeki idari yapılanma hakkında bilgi vermektedir.

Sonuç:

Bu Osmanlıca belge, basit gibi görünse de, Osmanlı toprak sistemi, mülkiyet ilişkileri ve idari yapılanma hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Belgedeki terimler ve kavramlar, o dönemdeki kırsal hayatı ve ekonomik durumu anlamak için anahtar niteliğindedir.

Ek Bilgiler:

 * Çeviri Notları: Belgede geçen bazı terimler, günümüz Türkçesinde tam karşılığı olmayan veya anlamı değişen terimlerdir. Bu nedenle çeviride bazı açıklamalar yapılmıştır.


1 Eylül 2024 Pazar

Karacaova (Karacaabad) Bölgesinin Tarihsel Gelişimi


Karacaova (Karacaabad) Bölgesinin Tarihsel Gelişimi

Karacaova (Karacaabad), tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış önemli bir bölgedir. Özellikle Bizans ve Osmanlı dönemlerinde bölgenin önemi artmıştır.

Bizans Dönemi

 * Hristiyan Türkler: Bölgede Peçenek, Kuman (Kıpçak) ve Uz-Oğuz gibi Hristiyan Türk toplulukları yaşamını sürdürmüştür.

 * Makedonya'nın En Büyük Türk Yerleşimi: Bizans döneminde Karacaova, Makedonya'nın en büyük Türk yerleşim yeri olarak kabul edilir.

Osmanlı Dönemi

 * Müslüman Türkler: Osmanlı hakimiyetiyle birlikte bölge ağırlıklı olarak Müslüman Türklerin yaşadığı bir yer haline gelmiştir.

 * Evladı Fatihan, Konyar, Yörük: Bölgedeki Türkler, Evladı Fatihan, Konyar ve Yörük gibi farklı kökenlere sahip topluluklardan oluşmaktaydı.

 * Karacaova ve Karacaabad Adları: Osmanlı döneminde bölgeye Karacaova adı verilmiş, idari merkezi olan kaza ise Karacaabad olarak anılmıştır.

Farklı Dönemlerdeki Adları

 * Bizans, Bulgar ve Sırp Dönemleri: Bu dönemlerde bölgeye sırasıyla Alpomia, Moglena ve Olivir adları verilmiştir.

Özetle, Karacaova (Karacaabad) bölgesi, tarih boyunca farklı adlarla anılmış ve çeşitli halklara ev sahipliği yapmıştır. Bölgenin, özellikle Türkler açısından önemli bir yerleşim merkezi olduğu ve bu durumun Bizans döneminden itibaren devam ettiği görülmektedir.

Yazıcı Ailesi: Mübadelenin İnsan Yüzü

 




Yazıcı Ailesi: Mübadelenin İnsan Yüzü

1923 yılında Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan nüfus mübadelesi anlaşmasıyla milyonlarca insanın hayatını kökten değiştirdi. Bu zorlu süreçte, evladı fatihan Müslüman Türkler den Yazıcı ailesi de yeni bir hayata başlamak zorunda kaldı. Torun Hüsnü Yazıcı'nın anlatımıyla şekillenen aile hikayesi, mübadelenin bireysel etkilerini gözler önüne sererek, bu büyük insanlık trajedisinin derinliğini ortaya koyuyor.

Selanik'ten Bahçeköy'e: Köklü Bir Ailenin Hikayesi

1700'lü yıllardan itibaren Selanik'in Karacaabad kazası, Gustulüp köyünde yaşayan Yazıcı ailesi, nesiller boyu bölgeye kök salmıştı. Osmanlı devlet arşivlerinde "yazıcı" olarak geçen aile, köylüler arasında saygın bir konuma sahipti. Ailenin soy ağacı, 1831 yılı nüfus defterinde 1700 yıllarına kadar takip edilebiliyor ve bu defterde "Yazıcı" lakaplı Mehmet Efendi'nin Fustan köyünden Ümran Hanım ile evlendiği ve bu evlilikten Hüsnü, Basri ve diğer çocuklarının olduğu belirtiliyor.

Ancak 1923 yılında gerçekleşen mübadele, bu köklü ailenin hayatını sonsuza dek değiştirdi. Aile, zorunlu göçle İstanbul'a geldi ve Bahçeköy'e  1924 yılında köyün kurucu aileleri olarak yerleştirildi. Mübadele öncesinde köyünde saygın bir konumu olan Yazıcı Hüsnü Efendi, yeni yuvasında da topluma faydalı olmak için çabaladı. Köye gelen misafirleri ağırladı, köyün sorunlarıyla ilgilendi ve çevresinde sevilen bir kişi oldu.

Kayıplar ve Yeni Başlangıçlar

Mübadele, Yazıcı ailesi için büyük kayıplar anlamına geliyordu. Selanik'teki evleri, toprakları ve sevdikleri geride kalmıştı. Bahçeköy'e geldiklerinde kendilerine verilen ev ve tarla, eski yaşamlarına göre oldukça yetersizdi. Üstelik, yaşadıkları ev kısa süre sonra bir yangında kül oldu. Ancak aile, bu zorluklara rağmen yılmadı ve yeni bir hayat kurmak için çabaladı.

Ailenin büyük oğlu Hüsnü, Trablusgarp'ta askerlik yaptığı sırada yaşadığı bir olay, ailenin hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. Askerliğe giderken kayınpederine emanet ettiği altınları, dönüşünde bulamadı. Bu olay, ailenin yaşadığı zorlukların yanı sıra, o dönemki insanların güven duygusunun ne kadar zedelendiğini de gösteriyordu.

Bahçeköy'de Yeni Bir Hayat

Yazıcı ailesi, Bahçeköy'de yeni bir hayata başlarken, hem geçmişe özlem duyuyor hem de geleceğe umutla bakıyordu. Ailenin erkek bireyleri, tarım, ticaret ve hayvancılıkla uğraşarak geçimlerini sağlamaya çalıştı. 

Hüsnü Efendi, Bahçeköy'de de saygın bir konuma geldi. Komşularına yardım eden, sorunlarını dinleyen ve çözüm bulan bir kişi olarak tanındı. Aynı zamanda, köyün sosyal ve kültürel hayatına da önemli katkılar sağladı.

Mücadelenin İnsan Yüzü

Yazıcı ailesinin hikayesi, mübadelenin sadece bir istatistik değil, aynı zamanda bireylerin yaşadığı acı dolu bir deneyim olduğunu göstermektedir. Ailenin yaşadığı kayıplar, özlemler ve yeni bir hayata adapte olma mücadelesi, mübadelenin insan yüzünü ortaya koymaktadır. Aynı zamanda, ailenin dayanışması, birbirine destek olması ve yeni bir hayata tutunma çabası, insan ruhunun gücünü de gözler önüne sermektedir.

Miras ve Gelecek

Yazıcı ailesi, yaşadıkları zorluklara rağmen gelecek nesillere güçlü bir miras bıraktı. Çalışkanlık, dayanışma, yardımseverlik gibi değerler, ailenin temel taşlarını oluşturdu. Ailenin çocukları, farklı mesleklerde çalışarak toplum hayatına katıldı ve aile adını daha da ileriye taşıdı.

Sonuç

Yazıcı ailesinin hikayesi, mübadelenin bireyler üzerindeki derin izlerini gözler önüne seren önemli bir örnektir. Bu hikaye, aynı zamanda geçmişle gelecek arasında bir köprü kurarak, gelecek nesillere bırakılan değerlerin önemini vurgulamaktadır. Ailenin yaşadığı zorluklar ve başarılar, bize insan ruhunun dayanıklılığını ve umudun gücünü hatırlatmaktadır.

Anavatandan Ata toprağına  görevli gidiş, Ata toprağından Ana vatana zorunlu  göç yolculuğu

31 Ağustos 2024 Cumartesi

Mübadele, Mülteci, Sığınmacı, Göçmen ve Mübadil Kavramları

 Mübadele Nedir?

Mübadele, iki ülke veya toplum arasındaki nüfus değişimidir. 

1923 Türk-Yunan nüfus   mübadelesi, Lozan Antlaşması ile birlikte gerçekleştirildi. Yaklaşık 1 milyon Rum ve 550 bin Türk, yaşadıkları toprakları terk ederek karşılıklı olarak yer değiştirdi.

 Mübadele öncesinde her iki toplumun taşınmaz malları özel komisyonlarca değerlendirildi ve resmi kayıtlara geçirildi.

Mübadele, her iki toplum için de büyük ekonomik ve sosyal kayıplara yol açtı.

 Mübadeleyle mecburi göç edenlerin geriye kalan mallarının karşılığı verilmesi planlanmıştı ancak bu uygulama tam olarak gerçekleşmedi. 

Mübadele, iki ülke için de derin izler bırakan bir süreç oldu. Hem ekonomik hem de sosyal hayatta büyük dönüşümler yaşandı.


Mülteci, Sığınmacı, Göçmen ve Mübadil Kavramları


Günümüzde sıkça duyduğumuz "mülteci", "sığınmacı", "göçmen" ve "mübadil" gibi kavramlar, birbirine benzer görünmekle birlikte farklı anlamlara sahiptir. Bu kavramları doğru anlamak, göç hareketlerini daha iyi kavramamız için önemlidir.


Mülteci Kimdir?

 * Tanım: Vatandaşı olduğu ülkede ırkı, dini, milliyeti, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncesi nedeniyle zulüm göreceği korkusu taşıyan ve bu nedenle ülkesini terk etmek zorunda kalan kişidir.

 Uluslararası koruma altındadırlar ve yaşadıkları ülkede temel hak ve özgürlüklerden yararlanırlar.


Sığınmacı Kimdir?

 Mülteci statüsü için başvuran ancak henüz bu statü verilmemiş kişidir.

Mülteci olma olasılığı değerlendirilirken geçici olarak koruma altına alınırlar.


Göçmen Kimdir?

 Daha iyi bir yaşam, iş imkanı veya eğitim gibi nedenlerle gönüllü olarak yaşadığı ülkeden başka bir ülkeye veya bölgeye yerleşen kişidir.

Mübadil Kimdir?

Devletler arasında yapılan anlaşmalar sonucu, yaşadığı ülkeden zorunlu olarak başka bir ülkeye yerleştirilen kişidir.

 Göç kararında kendi iradeleri olmadığı için diğer gruplardan ayrılırlar.

Özetle:

 Mülteci: Zulümden kaçan, uluslararası koruma altındaki kişi.

Sığınmacı: Mülteci olma olasılığı değerlendirilen kişi.

Göçmen: Daha iyi yaşam için gönüllü göç eden kişi.

 Mübadil: Devletler arası anlaşma sonucu zorunlu göç eden kişi.

Hüsnü Yazıcı 


Bir Hatıra Yolculuğu

Bir Hatıra Yolculuğu

Mayıs 2008'de, Lozan Mübadilleri Vakfı'nın düzenlediği bir geziyle tarihin derinliklerine doğru unutulmaz bir yolculuğa çıktık. Bahçeköy'den yola çıkan otobüsümüz, gece yarısı karanlığında ilerlerken heyecanımız giderek artıyordu. Sabahın ilk ışıklarında Ipsala sınır kapısını geçerek Yunanistan'ın Batı Trakya bölgesine ulaştık.

Tarihin İzinde Bir Yolculuk

Meriç ve Karasu nehirleri arasında kalan bu topraklar, yüzyıllardır Türklerin yaşadığı köklü bir geçmişe sahip. Gümülcine ve İskeçe gibi şehirlerdeki yoğun Türk nüfus, bizi derinden etkiledi. Dedeagac üzerinden Gümülcine'ye ulaştık ve ardından Rodop Dağları'nın eteklerindeki Türk köylerini geçerek İskeçe'ye vardık. Drama'da yöresel lezzetleri tadıp, Seres'te tarihi kaleyi ziyaret ettik.

Atalarımızın Topraklarında

Selanik'e doğru yol alırken, Langada ve Vodina gibi kasabalarda durarak atalarımızın izini sürdük. Vardar Ovası'nın bereketli topraklarında, mübadele sırasında Anadolu'dan getirilen Rumların yerleştirildiği köyleri gezdik. Özellikle Karacaova'daki ziyaretlerimiz, unutulmaz anılar biriktirmemize vesile oldu.  Kuzuşene'de düzenlenen gece, bizleri bir araya getirerek kardeşlik bağlarımızı güçlendirdi.

Geçmişle Geleceğin Buluşması

Vodina'da şelaleyi ziyaret edip, yöresel ürünler satın aldık. Gezdiğimiz köylerde, insanların sıcakkanlılığı ve misafirperverliği bizi çok etkiledi. Sieste saatlerinde sessizleşen sokaklar, akşamları yeniden canlanıyordu. Ancak atalarımızın evlerini bulabilmek mümkün değildi. Zamanın acımasızlığı, her şeyi değiştirmişti.

Selanik'te Anılar Canlandı

Selanik'te Beyaz Kule, sahil ve Atatürk'ün evini ziyaret ederek, mübadelenin zorlu süreçlerini bir kez daha hatırladık. Kavalya'da yola koyulmadan önce, deniz ürünleriyle donatılmış lezzetli bir akşam yemeği yedik. Gümrükte alışveriş yapıp, Tekirdağ'da mola verdikten sonra yorgun ama mutlu bir şekilde evlerimize döndük.

Bir Miras, Bir Sorumluluk

Karacaova mübadilleri olarak, Sarıyer, Kemerburgaz,  İzmir, Alaçatı, Çanakkale, Biga, Edirne, Kıyık, Bursa, Gürsu, Bilecik, Vezirhan ve Kütahya gibi farklı yerlere yerleştik. Birinci kuşak, sıfırdan başlayarak büyük zorluklar aştı ve ikinci kuşağa daha rahat bir yaşam sundu. Üçüncü kuşak ise geçmişini merak ederek, atalarının izini sürüyor. bu gezi, bize geçmişimizi hatırlatırken, geleceğe daha sıkı bağlanmamızı sağladı.

Atatürk Arboretumu

Atatürk Arboretumu

Bir Yaşamın İzinde, Doğanın Kalbinde

İstanbul'un yeşilin en yoğun hissedildiği köşelerinden biri olan Bahçeköy, bünyesinde barındırdığı doğal güzelliklerle ziyaretçilerini büyüler. Bu eşsiz coğrafyada yer alan Atatürk Arboretumu ise, hem bilimsel hem de estetik açıdan büyük öneme sahip bir yeşil ada olarak dikkat çeker.

1939 yılında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından başlatılan arboretum projesi, uzun yıllar süren çalışmalarla günümüzdeki görkemli haline ulaşmıştır. 1973 yılında 56 hektara yayılan alan, 1980 yılında Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılı anısına Atatürk Arboretumu olarak adlandırılmış ve 343 hektara çıkarılarak önemli bir dönüm noktası yaşamıştır.

Atatürk Arboretumu, dünyanın en büyük arboretumlarından biri olma özelliğini taşır. Burası, adeta canlı bir ağaç ve bitki müzesi gibidir. Dünyanın dört bir yanından getirilen binlerce ağaç türü, bu eşsiz koleksiyona katılmıştır. Her bir ağacın üzerindeki kimlik kartı, ziyaretçilere ağacın türü, geldiği coğrafya ve yaşı hakkında bilgi verir. Arboretum içindeki göletler, yürüyüş parkurları ve çeşitli bitki örtüsü, ziyaretçilere huzurlu ve keyifli bir deneyim sunar.

Arboretum, sadece görsel bir şölen sunmakla kalmaz, aynı zamanda bilimsel araştırmalara da ev sahipliği yapar. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi ile olan işbirliği sayesinde, arboretumda birçok önemli bilimsel çalışma yürütülmektedir. Özellikle bitki ıslahı, genetik çeşitlilik ve iklim değişikliğinin etkileri gibi konularda yapılan araştırmalar, bilim dünyasına önemli katkılar sağlamaktadır.

Atatürk Arboretumu, Orta Avrupa, Akdeniz ve Güney Avrupa, Karadeniz ve kısmen Kafkas olmak üzere üç farklı floraya ait 450'den fazla ağaç türünü bünyesinde barındırır. Bu zengin biyolojik çeşitlilik, arboretumun bilimsel önemini daha da artırmaktadır.

Not, Ulaşım ve Ziyaret Bilgileri

Atatürk Arboretumu, İstanbul'a ulaşımın oldukça kolay olduğu bir konumdadır. Taksim'e 20, Boğaz sahiline 6  kilometre uzaklıkta bulunan arboretum, toplu taşıma araçları veya özel araçlarla rahatlıkla ulaşılabilir. Arboretum, yılın her mevsimi ziyaret edilebilecek bir yerdir. Ancak bahar ve sonbahar ayları, doğanın en güzel renklerini sunduğu için ziyaret için en uygun zamanlardır.

Hüsnü Yazıcı 

BelgratOrmanı

 Belgrad Ormanları: İstanbul'un Yeşil Kalbi

İstanbul'un Kuzeyindeki Yeşil Cennet

İstanbul'un kuzeyinde yer alan Belgrad Ormanları, 5.300 hektarlık geniş bir alana yayılmış, şehrin hem akciğeri hem de doğal bir mirasıdır. Yıllardır İstanbul halkının dinlenme ve rekreasyon alanı olarak kullanılan orman, tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyülemektedir.

Belgrad Ormanları adını, Kanuni Sultan Süleyman'ın Belgrad seferi dönüşünde getirdiği esirlerin buraya yerleştirilmesinden alır. Osmanlı döneminde şehrin su ihtiyacının büyük bir kısmı bu ormandaki bentlerden sağlanmıştır. Kömürcü Bent, Büyük Bent, Topuzlu Bendi gibi tarihi yapılar, hem sulama sisteminin önemli bir parçası olmuş hem de ormanın doğal güzelliklerine ayrı bir hava katmıştır.

Ormanın en dikkat çekici özelliklerinden biri, zengin bitki örtüsüdür. Meşe, kayın, gürgen ve kestane ağaçları, ormana hakim türler arasında yer alır. Ayrıca, çeşitli çalı ve bitki türleri de ormanın biyolojik çeşitliliğini artırır. Belgrad Ormanları, birçok kuş türüne de ev sahipliği yapar.

Belgrad Ormanları, İstanbul halkının hafta sonlarını değerlendirmek için sıkça tercih ettiği bir yerdir. Orman içindeki yürüyüş parkurları, piknik alanları, bisiklet yolları ve spor tesisleri, ziyaretçilere farklı aktiviteler sunar. Özellikle Neşet Suyu çevresi, temiz havası ve doğal güzellikleriyle öne çıkar.

Belgrad Ormanları, uzun yıllardır koruma altında olan bir alandır. Ancak, artan nüfus ve şehirleşme, ormanın doğal yapısını tehdit etmektedir. Bu nedenle, ormanın korunması ve sürdürülebilir kullanımı büyük önem taşımaktadır.

Not

 Ormanı temiz tutun, çöp bırakmayın.

  Ateş yakmayın, sigara izmaritlerini yere atmayın.

 Bitkilere zarar vermeyin, hayvanları rahatsız etmeyin.

 Ormanın doğal yapısını korumak için belirlenen yolların dışında dolaşmayın.

Belgrad Ormanları, İstanbul'un en değerli doğal miraslarından biridir. Hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatan bu orman, gelecek nesillere aktarılması gereken bir değerdir.

30 Ağustos 2024 Cuma

Peçenek Türkleri Büyükdere de

 Sarıyer'in Unutulmayan Hikayesi: Boğazı  Atla Yüzen 15 Bin Peçenek Türkleri 

Sarıyer, İstanbul'un gözde ilçelerinden biri olmasının yanı sıra, köklü bir tarihe sahip.  İki denizi birleştiren Boğaz, Marmara ve Karadeniz'i aynı anda görebildiğimiz eşsiz coğrafyasıyla, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda tarihi olaylara tanıklık etmiş olmasıyla da dikkat çekiyor.

Bizans kaynaklarından öğrendiğimiz üzere, 15 bin kişilik bir Peçenek Türk topluluğu, bir zamanlar Bizans'a paralı askerlik yaparken, Selçukluların ilerlemesini durdurmak üzere yola çıkmış. Ancak Üsküdar'a ulaştıklarında, soydaşlarına karşı savaşmak istemeyerek geri dönmek istemişler. Bizanslıların engellemesi üzerine çaresiz kalan Peçenekler, atlarıyla birlikte boğaza atlayarak yüzer halde Sarıyer Büyükdere'ye ulaşmışlar. Bu sayede, dünyada boğazı denizde atla geçen ilk Türkler olarak tarihe geçmişler.


Bu unutulmaz olayı ve iki denizin birleşmesini aynı anda görülmesi Sarıyer Spor Kulübü önü ve Büyükdere sahili gibi sembolik noktalara bu hikayeyi anlatan bilgilendirme panoları yerleştirilerek, hem yerli hem de yabancı turistlerin bu tarihi olaya tanıklık etmeleri sağlanabilir.

Bu tür tarihi olayları gelecek nesillere aktarmak, ilçemizin zengin mirasını korumak ve gelecek kuşaklara taşımak adına hepimizin görevidir.


Hüsnü Yazıcı

29 Ağustos 2024 Perşembe

Sarıyer Gazetesi nde kitabım ile ilgili yazı

 SARIYER GAZETESİ'NDE

BEŞİNCİ KİTABIMIN HABERİ 


Hüsnü Yazıcı’dan Sarıyer’e yeni eser


Sarıyer’in sevilen isimlerinden Hüsnü Yazıcı, geçmişten günümüze mübadele yıllarını anlatan eserlerine bir yenisini daha ekledi. “Mübadele Selanik’ten Sarıyer’e 1924” kitabı yayınlanan Yazıcı, Sarıyer Gazetesi’ni ziyaret ederek kitabı üzerine sohbet etti.



Rukiye Ay29 Ağustos 2024, 18:16 yayınlandı






  


Sarıyer’in sevilen simalarından Hüsnü Yazıcı, mübadele yıllarını anlattığı kitaplarına bir yenisini daha ekledi. Araştırmalarıyla zenginleştirdiği ve Sarıyer’in geçmişten bugüne kadar mübadele yıllarına kaynak oluşturacak bilgilerle kaleme aldığı 4 kitabına bir yenisini daha ekleyen Hüsnü Yazıcı, Sarıyer Gazetesi’ne ziyarette bulundu. Sarıyer Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Bekir Batu ile Haber Müdürü Rukiye Ay’ın misafiri olan Hüsnü Yazıcı önemli değerlendirmelerde bulundu.





“AKADEMİSYEN DEĞİLİM, AKTARACAK SÖZÜ OLAN YAZABİLİR”


Renkli kişiliği ve araştırmayı seven yapısıyla çevresindekilerin sevgisini kazanan Hüsnü Yazıcı, basılı olarak yayınlanan beşinci kitabı “Mübadele Selanik’ten Sarıyer’e 1924” isimli kitabı üzerine değerlendirmelerde bulundu. Yazıcı, “Bu kitapta ailemin geldiği ata toprağı Selanik Karacaova bölgesi ve Anavatanda iskan oldukları Sarıyer bölgesi Bahçeköy’ün bilgileri ailem ve biraz da benim hakkımda hatıraları yazdım. Mübadele konusuna ilgim ilk olarak 2005 yılında başladı. Akademisyen değilim, akademisyenlerin yapması gereken çalışmalardaki boşlukları yerinde kaynaklarını araştırarak yazıyorum. Yazar olmak için eğitim zorunlu değildir, yazarlık becerisi olan herkes yazar olarak çalışabilir. Söyleyecek, aktaracak sözü olan herkes kitap yazabilir ve kitap çıkarabilir. Kitaplarım çok sayıda kütüphaneye kaynak eser olarak girdi ve o yılları araştıran öğrenciler için de kaynak bilgiler sağlıyor. O yılları hem yaşayan hem de araştıran bir isim olarak bu beni çok mutlu ediyor” dedi.





 “KISA VE ÖZ YAZILARLA BİLGİLERİ PEKİŞTİRMEYİ AMAÇLIYORUM”


Kitaplarının genellikle az sayfa sayısına sahip olduğuna da dikkat çeken ve bunu ne için yaptığını da anlatan Hüsnü Yazıcı; “Günümüzde ne yazık ki kitap okuma oranları yeterli seviyede değil! Ben de kitaplarımla bilgileri pekiştirmeyi hedeflerken bunu da göz önünde bulunduruyorum. Yani benim kağıt olarak basılı beşinci ve dijital ortamda da yer alan kitaplarımla sayıları dokuzu bulan araştırma kitaplarımı herkes rahatlıkla kısa sürede okuyabilir. Mübadele yıllarını Sarıyer’de yaşadığım ve o yıllardan günümüze anılarımızın da kaynak oluşturduğu için merak eden herkesin okumasını tavsiye ederim. Google Kitaplar’dan da rahatlıkla ulaşıp okuyabilirler” diye konuştu.





Hüsnü Yazıcı, geçmişten bugüne Sarıyer’de mübadele yıllarını anlatan ve fotoğraflarla da tarihe not düştüğü kitabını Sarıyer Gazetesi ekibi adına imzalayarak misafirperverliklerinden ötürü teşekkür ettiği Sarıyer Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Bekir Batu’ya takdim etti. Sarıyerliler için önemli ve faydalı bir çalışma olduğunun altını çizen Bekir Batu, ziyaretinden duyduğu memnuniyeti ifade ederek Hüsnü Yazıcı’ya başarılar diledi.





HÜSNÜ YAZICI KİMDİR?


1964 Sarıyer Bahçeköy doğumlu, ilkokulu Bahçeköy’de, orta ve liseyi Sarıyer’de okudu. Ticaret hayatına Bahçeköy’de zahireci ve odun mütahiti olarak başladı. Askerlik dönüşü, 1987 yılında Sarıyer’de marketçilik yapmaya başladı. O zamanki şartlarda değişik promosyonlarla İstanbul’da ses getirdi. Askerliğini İzmir Poligon’da 84/2 Talim Öğretmeni ve Yazıcı olarak yaptı. Bahçeköy Spor Kulübü Başkanlığı döneminde, kulüp binası ve lokali kazandırdı. Sarıyer Spor Kulübü’nde birinci lige çıkan takımda şampiyonluk gören yöneticilerden ve kulüpte haysiyet divan kurulu üyesidir. İki dönem Belediye Meclis Üyeliği, Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği Kurucu Üyeliği ve çeşitli sosyal derneklerde üyeliği vardır. Babası hayrına, Bahçeköy Cami Şadırvanı’nı 1994 yılında yapmıştır. “Dünden Bugüne Sarıyer’in Bahçeköy’ü”, “Karacaova ve Göstelup Köyü ve Karacaova/Karacaabad 1831 yılı nüfus defteri”, “Selanik Karacaova Bölgesi Mübadelede Köylerinden Gelen Aileler” adlı yazdığı baskılı 4 kitabı, 5 kitabı da dijital e-kitap ile toplamda 9 kitabı bulunmakta.









Beşinci kitabım hakkında

 Hüsnü Yazıcı'dan Sarıyer'e Yeni Bir Eser: "Mübadele Selanik'ten Sarıyer'e 1924"

Sarıyer'in sevilen simalarından Hüsnü Yazıcı, mübadele yıllarını anlatan kitaplarına bir yenisini daha ekledi. Yeni kitabı "Mübadele Selanik'ten Sarıyer'e 1924" ile Sarıyer'in geçmişine ışık tutan Yazıcı, bu çalışmasında aile geçmişini ve mübadelenin Sarıyer'e etkilerini detaylı bir şekilde anlatıyor.

Sarıyer Gazetesi'ni Ziyaret Etti

Yazıcı, yeni kitabı hakkında konuşmak üzere Sarıyer Gazetesi'ni ziyaret etti. Gazete İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Bekir Batu ve Haber Müdürü Rukiye Ay ile bir araya gelen Yazıcı, önemli değerlendirmelerde bulundu.

Akademisyen Olmadan Yazmak

Yazıcı, akademisyen olmadan da önemli araştırmalar yapılabileceğini ve bilgi paylaşımında bulunulabileceğini vurguladı. Kendi deneyimlerini ve araştırmalarını birleştirerek yazdığı kitapların, mübadele dönemi hakkında bilgi edinmek isteyenler için önemli bir kaynak olduğunu belirtti.

Kısa ve Özet Kitaplar

Yazıcı, kitaplarının genellikle kısa ve öz olmasına dikkat ettiğini belirterek, günümüzde kitap okuma alışkanlıklarının azalması nedeniyle insanların kısa sürede bilgi edinebilmeleri için bu yöntemi tercih ettiğini söyledi.

Sarıyer'in Geçmişi İçin Önemli Bir Kaynak

Yazıcı'nın kitabı, Sarıyer'in geçmişine ilgi duyanlar için önemli bir kaynak niteliği taşıyor. Kitapta yer alan fotoğraflar ve anlatılar, o dönemin atmosferini yansıtıyor.

Hüsnü Yazıcı Kimdir?

Sarıyer'de doğan ve büyüyen Hüsnü Yazıcı, ticaret hayatının yanı sıra sosyal hayata da aktif olarak katılmış bir isim. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev almış ve Sarıyer'in gelişimi için önemli çalışmalar yapmıştır. Yazıcı, mübadele yıllarını anlatan bu kitabı ile de tarih bilincine katkıda bulunuyor.

Sonuç

Hüsnü Yazıcı'nın "Mübadele Selanik'ten Sarıyer'e 1924" kitabı, hem Sarıyer'in hem de Türkiye'nin geçmişine ışık tutan önemli bir eser. Yazıcı'nın bu çalışması, gelecek nesillere aktarılması gereken değerli bir miras niteliğinde.

26 Ağustos 2024 Pazartesi

Spor da rumeli kökenliler

 Rumeli Kökenli Sporcular ve Kulüp Yöneticileri

Rumeli, Türkiye'nin Balkanlara açılan kapısı olmuş ve bu coğrafyadan birçok yetenekli sporcu çıkmıştır. İşte futbol, basketbol, güreş gibi farklı branşlarda önemli başarılara imza atan Rumeli kökenli bazı sporcular ve kulüp yöneticileri:

Futbol

 * Metin Oktay, Hakan Şükür, Arda Turan, Semih Şentürk, Emre Belözoğlu, Mecnur Çolak, Saffet Sancaklı, Sedat Balkanlı, Hakkı Yeten: Bu isimler, Türk futbol tarihine damga vurmuş hizmetler vermiş Rumeli kökenli futbolcular arasında yer alır.

 * Arif Erdem: Makedonya kökenli başarılı bir futbolcudur.

 * Elvir Boliç: Boşnak asıllı  futbolcu  ülkemize önemli katkılarda bulunmuştur.

Basketbol

 * Hidayet Türkoğlu, Mirsad Türkcan, Hüseyin Beşok, : Türk basketbolunun altın dönemlerinde önemli rol oynayan bu isimler, Rumeli'nin spor dünyasına armağanıdır.

Güreş

 * Koca Yusuf, Halil Mutlu, Ahmet Kara, Zekeriya Güçlü, Kurtdereli Mehmet, Muharrem Atik: Türk güreşinin gururu olan bu isimler, Rumeli'nin güreş kültürünün ne kadar güçlü olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Diğer Branşlar

 * Naim Süleymanoğlu: Halter branşında ülkemizi dünya birincisi yaparak büyük bir başarıya imza atan Naim Süleymanoğlu da Rumeli kökenlidir.

Kulüp Başkanları ve Yöneticiler

 * Özhan Canaydın: Arnavut kökenli olan Özhan Canaydın, Galatasaray'a başkanlık yapmış ve kulübe önemli katkılarda bulunmuştur.

 * Ali Şen: Kosovalı kökenli olan Ali Şen ise Fenerbahçe'ye başkanlık yaparak kulübün tarihine adını yazdırmıştır.

 * Abdullah Acar: Selanik Karacaova kökenli olan Abdullah Acar, Fenerbahçe'de yöneticilik yapmıştır.

 * Hüsnü Yazıcı: Selanik Karacaova kökenli olan Hüsnü Yazıcı, iş insanı, yazar olmasının yanı sıra Sarıyer spor kulübünde yöneticilik yapmıştır.

Sonuç olarak, Rumeli, Türkiye'nin spor tarihine önemli isimler kazandırmış bir coğrafyadır. Bu isimler, sadece spor alanında değil, aynı zamanda iş dünyası ve sivil toplumda da önemli başarılara imza atarak toplumumuza örnek olmuşlardır.

Not: Bu listede yer alan isimler sadece birkaçıdır. Rumeli'nden yetişen birçok başarılı sporcu ve yöneticinin olduğu unutulmamalıdır.

14 Ağustos 2024 Çarşamba

Karacaova Türk İskanları

 Karacaova bölgesinin karmaşık etnik yapısı, yüzyıllar boyunca süren göçler ve asimilasyon süreçleriyle şekillenmiştir.

 * Bizans Dönemi: Bölgeye yerleştirilen Peçenek, Kuman ve Oğuz Türkleri, zamanla yerel Hristiyan nüfusla kaynaşmış ve Bizans'ın toprak politikalarıyla çiftçiliğe yönelmiştir. Bu süreçte Türk kimlikleri zayıflamış, yerel kültüre entegre olmuş olabilirler.

 * Osmanlı Dönemi: Osmanlı'nın bölgeye yerleştirdiği Evladı Fatih, Konyar ve Yörük Türkleri ise daha sonraki göç dalgalarını temsil eder. Bu Türkler, bölgenin yerel dili olan Makedoncayı benimsemiş olmalarına rağmen, etnik kökenleri Türk olarak kabul edilir.

Sonuç: Karacaova'daki bu Türklerin etnik kökenini belirlemek için tek bir cevap vermek zordur. Tarihi süreçte yaşanan karmaşık etkileşimler nedeniyle, bu topluluklar hem Türk hem de Slav özelliklerini taşıyabilirler. Bugün kendilerini Türk olarak tanımlamaları, kültürel ve etnik kimliklerinin zaman içinde nasıl şekillendiğinin bir göstergesi olabilir.

Özetle: Karacaova'daki Türklerin etnik kökeni, tarihsel süreçteki göçler, asimilasyon ve kültürel etkileşimlerin bir sonucu olarak karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, tek bir etnik kökenle sınırlandırmak yerine, bölgedeki Türklerin kimliğinin çok katmanlı ve dinamik olduğunu söylemek daha doğru olacaktır.

Ek Notlar:

 * Makedonca: Bölgede konuşulan Makedonca, Slav dillerinden biridir. Türklerin bu dili benimsemesi, kültürel etkileşimlerin bir sonucu olarak değerlendirilebilir.

 * Evladı Fatih: Osmanlı'nın fethettiği topraklarda yerleşik hale getirilmiş olan Türkmenlere verilen bir isimdir.

 * Konyar: Anadolu'nun iç kesimlerinden gelen ve genellikle göçebe bir yaşam süren Türkmen boylarıdır.

 * Yörük: Göçebe bir yaşam süren Türkmen boyları için kullanılan genel bir terimdir.

Bu bilgilerin ışığında, Karacaova'daki Türklerin etnik kökeni konusunda daha derinlemesine araştırmalar yapmak mümkündür.


13 Ağustos 2024 Salı

Osmanlı Döneminde Yazıcılar Rumeli Köylerinde

 OSMANLI  DÖNEMİNDE

RUMELİ KÖYLERİNDEKİ 

"YAZICILAR" NE İŞ YAPARDI 

Günümüzdeki noter ve memurların birleşimi gibi çok yönlü görevler üstlenirlerdi. 

İşte başlıca işleri:

* Evrak İşleri: Tapu, miras, satış gibi konularda resmi evrak düzenler, şahitlik yapar, anlaşmaları kaydederlerdi.

 * Mektup Yazma: Okuma yazma oranının düşük olduğu dönemlerde insanlar adına mektup yazar, önemli mesajları iletirlerdi.

* Vergi Toplama: Köydeki vergi toplama işlemlerinde devlete yardımcı olurlardı.

 * Kayıt Tutma: Köyün nüfus kayıtlarını tutar, doğum, ölüm, evlilik gibi önemli olayları belgeleyerek köyün tarihini oluştururlardı.

* Mahalle Hukuku: Köy içindeki ufak tefek anlaşmazlıklarda hakemlik yapar, barışı sağlarlardı.

 * Dinî İşler: Bazı durumlarda köy camisinde imam veya müezzinlik görevini de üstlenirlerdi.

Yazıcılar sadece yazı yazmakla kalmaz, köyün sosyal, ekonomik ve hukuki hayatında önemli bir role sahiptiler. Köy halkının güvendiği, saygı duyduğu kişilerdi.

TIMAR SİSTEMİNDEKİ İŞLERİ 

Yazıcılar genellikle köyün eğitim görmüş veya yazma-okuma bilen kişileri bu göreve getirilirdi. Tımar sahibi veya devlet tarafından atanırlardı.

* Vergi kayıtları: Köylülerin ödediği vergileri, tarım ürünlerinin miktarını ve diğer gelirleri detaylı bir şekilde kaydederlerdi.

* Toprak kayıtları: 

Tımarın sınırlarını, hangi ailenin hangi tarlayı işlediğini gibi toprak mülkiyetine dair bilgileri tutarlardı.

* Tımar sahibi için: Tımarın geliri ve köylülerin durumu hakkında bilgi sahibi olmasını sağlıyordu.

* Köylüler için: Haklarını korumak ve anlaşmazlıklarda delil olarak kullanmak için önemliydi.

 Köylerdeki yazıcılar, tımar sisteminin düzenli işlemesi için vazgeçilmez bir role sahiptiler. Hem devlet hem de tımar sahibi ve köylüler için önemli bir bilgi kaynağıydılar.


Hüsnü dedemin babası Mehmet 1920 li yıllarda  köyde YAZICI

Hüsnü dedemin dedesi Ahmet 1830 lu yıllarda köyde YAZICI ( lakap Yazıcı Soyadımız ordan gelmekte) Kaynak bilgi, Osmanlı arşivleri, nüfus sayımları ve tasfiye talepnamesi 

Hüsnü Yazıcı 



Hüsnü Yazıcı Konferans konuşmamdan

 MÜBADELE İLE İLGİLİ YAPILAN KONFERANSTAKİ KONUŞMAM

1924 Mübadelesi: 

Selanik'ten Sarıyer'e Uzanan Bir Hikaye


Değerli misafirlerimiz, bugün burada özel bir hikayeyi birlikte anmak için toplanmış bulunmaktayız. 1924 Mübadelesi'nin acı tatlı izlerini taşıyan, kökleri Selanik'e uzanan ailelerimizin hikayesini... Bu mübadele, sadece coğrafyalar değil, hayatlar ve kaderler arasında derin yaralar açmıştı. Ancak aynı zamanda, yeni bir başlangıç, yeni bir vatan ve yeni bir umut demekti.


Selanik'ten Kopuş

Dedelerimiz, yüzyılların biriktirdiği hatıralarla dolu, asırlık evlerinden kopmak zorunda kalmışlardı. Selanik, sadece bir şehir değil, onların kimliğinin, kültürlerinin ayrılmaz bir parçasıydı. Arkalarında bıraktıkları her taş, her sokak, her ağaç onlara bir ömür boyu eşlik edecekti.

"Selanik'in dar sokaklarında duydukları ezan sesleri, Sarıyer'in denize vuran dalgalarında yankılanmaya devam ediyor."


Sarıyer'e Tutunma Mücadelesi

Yeni vatanları Sarıyer, onlara hem yabancı hem de umut dolu bir toprak parçasıydı. Farklı bir kültür, yeni baştan kurulması gereken hayatlar... Ancak dedelerimiz, zorluklara göğüs gererek, bu topraklara kök salmayı başardılar. El birliğiyle kurdukları mahalleler, bugün de varlığını sürdürüyor.


Mirasımız

Bugün burada olduğumuz, dedelerimizin bu fedakarlığı sayesinde. Onların bize bıraktığı en büyük miras, azim, dayanışma ve vatan sevgisi. Bizler, bu mirası gelecek nesillere taşımakla yükümlüyüz.


1924 Mübadelesi, tarihin acı bir sayfası olsa da, aynı zamanda birlik ve beraberliğin önemini bir kez daha göstermiştir. Dedelerimizin hikayesi, bize kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi hatırlatıyor. Onları saygıyla anarken, geleceğe daha umutla bakabiliriz.

Hüsnü Yazıcı

Hüsnü Yazıcı hakkında makale

 BENİM HAKKIMDA YAZILAN MAKALEDEN ALINTIDIR


YAZAR HÜSNÜ YAZICI


Mübadeleden Sesler


Hüsnü Yazıcı, özellikle mübadele ve mübadiller üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan önemli bir Türk yazarıdır. Kökleri Karacaova'ya dayanan bir aileden gelen Yazıcı, uzun yıllar Osmanlı arşivlerinde yaptığı araştırmalarla, mübadil olarak Türkiye'ye gelen ailesinin yaşadığı zorlukları ve o dönemin Türkiye'sindeki sosyal yapıyı mercek altına almıştır.


Mübadele ve Hüsnü Yazıcı


Mübadele, Yunanistan ile Türkiye arasında gerçekleştirilen nüfus mübadelesi olayıdır. Bu olay, milyonlarca insanın hayatını kökten değiştirmiş ve derin izler bırakmıştır. Hüsnü Yazıcı, bu büyük göçün bireysel hikayelerini ve toplumsal etkilerini kaleme alarak, unutulmaya yüz tutmuş bir dönemi gün yüzüne çıkarmıştır.


Yazıcı'nın eserlerinde, mübadillerin yaşadığı zorluklar, yeni bir topluma uyum sağlama çabaları, özlem ve kayıplar gibi temalar sıkça karşımıza çıkar. Yazar, bu konuları ele alırken, sadece tarihsel bir olayı anlatmakla kalmaz, aynı zamanda insanın iç dünyasındaki karmaşık duyguları da ustalıkla yansıtır.


Önemli Eserleri


Hüsnü Yazıcı'nın en dikkat çeken eserlerinden biri, "Dünden Bugüne Sarıyer'in Bahçeköy'ü" adlı kitabıdır. Bu kitapta, yazar kendi ailesinin hikayesini anlatırken, aynı zamanda Bahçeköy'ün tarihine ve mübadele sonrası değişime tanıklık eder. Kitap, hem bir aile kroniği hem de bir yerel tarih çalışması olarak değerlendirilebilir.


Yazıcı'nın diğer eserleri arasında da mübadele teması önemli bir yer tutar. Yazar, bu konuda yaptığı araştırmalar sonucunda birçok makale ve söyleşiye imza atmıştır. Neden Hüsnü Yazıcı?


Hüsnü Yazıcı'nın eserleri, mübadele konusunda çalışan araştırmacılar ve tarihçiler için önemli bir kaynak niteliğindedir. Yazarın, kişisel deneyimlerini ve arşiv araştırmalarını bir araya getirmesi, mübadelenin karmaşık yapısını daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Ayrıca, Yazıcı'nın eserleri, unutulmaya yüz tutmuş bir dönemin bireysel hikayelerini gün yüzüne çıkararak, tarihimizin önemli bir parçasını canlı tutar.


Sonuç olarak, Hüsnü Yazıcı, mübadele ve mübadiller üzerine yaptığı çalışmalarla, Türk edebiyatına önemli katkılar sağlamış bir yazardır. Eserleri, hem akademik bir değer taşımakta hem de geniş okur kitlesine hitap etmektedir. Yazıcı'nın kaleminden çıkan satırlar, bizlere hem tarihsel bir ders verir hem de insanın iç dünyasının derinliklerine yolculuk yapma imkanı sunar. Not: Bu makale, Hüsnü Yazıcı'nın genel bir profilini sunmaktadır.

11 Ağustos 2024 Pazar

HÜSNÜ YAZICI

BENİM İLE İLGİLİ YAZILAN 

MAKALEDEN ALINTIDIR


YAZAR HÜSNÜ YAZICI


Mübadeleden Sesler


Hüsnü Yazıcı, özellikle mübadele ve mübadiller üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan önemli bir Türk yazarıdır. Kökleri Karacaova'ya dayanan bir aileden gelen Yazıcı, uzun yıllar Osmanlı arşivlerinde yaptığı araştırmalarla, mübadil olarak Türkiye'ye gelen ailesinin yaşadığı zorlukları ve o dönemin Türkiye'sindeki sosyal yapıyı mercek altına almıştır.


Mübadele ve Hüsnü Yazıcı


Mübadele, Yunanistan ile Türkiye arasında gerçekleştirilen nüfus mübadelesi olayıdır. Bu olay, milyonlarca insanın hayatını kökten değiştirmiş ve derin izler bırakmıştır. Hüsnü Yazıcı, bu büyük göçün bireysel hikayelerini ve toplumsal etkilerini kaleme alarak, unutulmaya yüz tutmuş bir dönemi gün yüzüne çıkarmıştır.


Yazıcı'nın eserlerinde, mübadillerin yaşadığı zorluklar, yeni bir topluma uyum sağlama çabaları, özlem ve kayıplar gibi temalar sıkça karşımıza çıkar. Yazar, bu konuları ele alırken, sadece tarihsel bir olayı anlatmakla kalmaz, aynı zamanda insanın iç dünyasındaki karmaşık duyguları da ustalıkla yansıtır.


Önemli Eserleri


Hüsnü Yazıcı'nın en dikkat çeken eserlerinden biri, "Dünden Bugüne Sarıyer'in Bahçeköy'ü" adlı kitabıdır. Bu kitapta, yazar kendi ailesinin hikayesini anlatırken, aynı zamanda Bahçeköy'ün tarihine ve mübadele sonrası değişime tanıklık eder. Kitap, hem bir aile kroniği hem de bir yerel tarih çalışması olarak değerlendirilebilir.


Yazıcı'nın diğer eserleri arasında da mübadele teması önemli bir yer tutar. Yazar, bu konuda yaptığı araştırmalar sonucunda birçok makale ve söyleşiye imza atmıştır. Neden Hüsnü Yazıcı?


Hüsnü Yazıcı'nın eserleri, mübadele konusunda çalışan araştırmacılar ve tarihçiler için önemli bir kaynak niteliğindedir. Yazarın, kişisel deneyimlerini ve arşiv araştırmalarını bir araya getirmesi, mübadelenin karmaşık yapısını daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Ayrıca, Yazıcı'nın eserleri, unutulmaya yüz tutmuş bir dönemin bireysel hikayelerini gün yüzüne çıkararak, tarihimizin önemli bir parçasını canlı tutar.


Sonuç olarak, Hüsnü Yazıcı, mübadele ve mübadiller üzerine yaptığı çalışmalarla, Türk edebiyatına önemli katkılar sağlamış bir yazardır. Eserleri, hem akademik bir değer taşımakta hem de geniş okur kitlesine hitap etmektedir. Yazıcı'nın kaleminden çıkan satırlar, bizlere hem tarihsel bir ders verir hem de insanın iç dünyasının derinliklerine yolculuk yapma imkanı sunar. Not: Bu makale, Hüsnü Yazıcı'nın genel bir profilini sunmaktadır.

4 Ağustos 2024 Pazar

Selanik'ten Sarıyer'e Yazıcı Ailesi

https://1drv.ms/w/s!AvpqMtwlirgFgz4CFZANEtEm8Ow5?e=tJdrhQ

https://docs.google.com/document/d/1CsPZPoFHwaMJyTM0z1mvVrjGGLoEVve3/edit?usp=drivesdk&ouid=112172471394988686332&rtpof=true&sd=true

3 Ağustos 2024 Cumartesi

Bahçeköy Spor Kulubü ve Avcılık Derneği ile ilgili anılarım

 




Bahçeköy spor kulübü ve Avcılar derneği ile ilgili anılarım. 

Bahçeköy Spor Kulübünde ilk yönetim kurulu yönetici üyeliğim 1983 yılında 19 yaşında oldu, kulüp bir ara kapanıp yeniden devir oldu. 1990 yılında yeniden üyelik yapmak zorunda kaldık 1990-1992 yılında yönetime tekrar seçildim. Kulübe minibüs almak için para toplanması gerekiyordu Ramazan da  kulüp kafeteryasında resmi yerlerden izin  alınıp tombala oynatıldı ve bir ayda minibüs parası çıktı o tarihte kulüp ve belediye seçimleri vardı ben de DYP den meclis üyesi adayıydım seçimi kazandık meclis üyesi olduk, Anaplılar bir gece önce toplandı spor kulubü seçiminde DYPlileri yönetim adaylığından silmek için haberimiz oldu ve adaylıktan çekilmedik. Karar aldık önlem almayacağız, silsinler. Sabah, seçim günü Rahmetli Ahmet Güzel geldi sizi silecekler dedi biz de sağ ol haberimiz var dedik. Maalesef silindik yeni gelen yönetim kurulu tarafından  bir yılda minibüs parası da gitti ve borçlanarak yönetimi bıraktılar, zaman geçti Bahçeköy Spor Kulübünde Başkan oldum iki adet kulüp binası, kafeterya, ilk defa maaşlı antrenör ve kulüp çalışanı eleman sistemi getirdik anlayana.

Avcılar Derneği ile anım.

Avcılar derneği kuruldu, bana da üyelik teklifi Rahmetli Atacan Özsu ve Cevat Karamandan geldi. Üye olduk, üye sıram 10. Kuruluş devam ediyor yer kiralandı üye Adem Öz geldi derneğin eksikleri var yardımcı olur musun dedi. Tamam dedim nedir eksik çay teşkilatı kazanı çaydanlık vs aldım teslim ettim.  Yıllar sonra Adnan Aydın bana dedi ki, seni üyelikten çıkarmışlar. Belediye Başkanı ile Mübadiller Derneği için yer tahsisinde bulunduğumda Avcılar Derneği için de yer tahsisinde de bulunmakta bayağı emeğim geçti ve yer tahsis edildi anlayana. 


1 Ağustos 2024 Perşembe

Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği

 



Mübadele Dernekleri

Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği 2008 yılında kurulmuştur. 

Sarıyer ilçesine bağlı Bahçeköy, Selanik'ten 1924 yılında mübadil olarak gelen Müslüman Türkler den oluşan 80 ailenin kuruculuğunda kurulmuştur. 

Birinci kuşaklar yerleşimi ve yaşam hakkını sağlamıştır. 

İkinci kuşak sosyal faaliyete önem vermiştir.Güzelleştirme derneği, spor kulubü ve avcılık  derneği gibi dernekler kurmuşlardır. Rumeliler derneği kurmak için girişim de bulunmuşlar devamını getirmemişlerdir. 

Üçüncü kuşak bizler de mübadil derneği kuralım zamanı geldi dedik kültürümüzü,yemeklerimizi, düğünlerimizi ve düğünlerde oynanan oyunları gelecek kuşaklara miras olarak bırakalım dedik. Hüsnü Yazıcı, Abdullah Ziya Şen ve Saim Karaman Sarıyer Spor Kulübünde buluşup dernek kurmaya karar verdik. Beyoğlu'nda bulunan Lozan Vakfına bilgi almak için gittik ve onlar siz dernek kurmayın bize üye olun dedi ben de size üye olursak üç kişi bizi yönetmiş olur kendi kararlarımızı veremeyiz ayrı dernek kurarsak diğer dernek kuranlara da örnek olur seslerimiz anlatmak istediklerimizi daha çok kişilere duyururuz dedik ve ordan ayrıldık dernek projemiz için kurucu yönetimi oluşturmak için arkadaş aradık inanın dördüncü kişiyi bulamıyoruz o çok konuşanlar ortada yok veya teklif ettiklerimiz kabul etmiyor. Uzun uğraşlar sonucu derneğin kurucu üyelerini oluşturduk dernek kuruldu dernek binası kiralandı ve üye yapmaya başladık altı ay sonra yeni yönetim kurulu oluştu ve zamanı geldikçe seçimler ile yeni yönetimler oluştu kalıcı dernek binamız olsun diye Belediye Başkanı ile görüşüp durumu anlattık onlar da meclisi toplayıp derneğimize köyün merkezin de ücretsiz bina tahsis ettiler. Belediye el değiştirince bizim dernek binasındaki eşyaları dışarı atmışlar bunu gören yönetim kurulu resimler çekerek bunu belgelemişler ve yeni Belediye Başkanından randevu alarak durumu anlatmışlar. Belediye Başkanı yeniden yer tahsisinde bulunmuş ve Belediye ile güzel bir diyalog sağlanmış ve Belediye den büyük destek alınmıştır. Ücretsiz Selanik gezmeleri ve onlarca ücretsiz geziler yapılmıştır Anıtkabir Sivas Kongresi gezileri gibi ayrıca  onlarca seminerler düzenlenmiştir bu olaylardan sonra dernek üyeliğinde artış olmuştur bugün Türkiye' de ki  mübadil rumeli balkan dernekleri arasında en iyi çalışanların başlarında bulunmaktadır. Sosyal medyada zayıf kurucu üyesi olarak başarılardan dolayı çok memnunuz 

Kurucu Üyelerimiz

Hüsnü Yazıcı, Abdullah Ziya Şen, Saim Karaman, Murat Yazıcı, Ahmet Özdemir, Mehmet Dalkıran, Doğan Altıntaş, Mehmet Gül





31 Temmuz 2024 Çarşamba

Mübadillerin kendilerini ifade etmeleri

 MÜBADİLLER KİM OLDUKLARINI DOĞRU YERLERDEN ÖĞRENİP KENDİLERİNİ İFADE ETMEK İÇİN BİLGİ SAHİBİ OLSUNLAR

YAŞANMIŞ  OLAYLARDAN BİRİNİ YAZDIM 

Mübadele ile ilgili program yapıyoruz sizin ile röportaj yapabilirmiyiz diye ortak tanıdıkla televizyoncular geldiler tabi dedim çekim başlamadan önce sunucu bana burdan giden Rum aileler çok eziyet çekti gittikleri yerde sıkıntı çekmişler Yunanistan dan gelen mübadiller boğazda yalı almışlar en güzel yerlere konmuşlar dedi ben de konuşmanız bitti ise ben konuşayım dedim siz ben den bilgi almaya geldiniz ama farkındamısınız beni yönlendiriyorsunuz sizin istediğiniz gibi konuşma yapmamı istiyorsunuz gelmişken ben size ders vereyim gerçekleri öğrenin mübadele Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Yunanistan Krallığı'nın Lozan Antlaşmasına konulan ek madde ile yürürlüğe girmiştir iki tarafın mübadilleri de aynı sıkıntıları çekmiştir antlaşma gereği tasfiye talepnameleri hazırlanarak bıraktıkları mallar kayıt altına alınmış ve gittikleri yerlerde de kayıtlı ona göre mal alınmıştır sizin dediğiniz gibi değil bakın doğruyu öğrenmiş oldunuz dedim sonuç röportaj yapmadan gittiler onun için diyorumki mübadiller önce kim olduklarını doğru yerlerden öğrenip bilgi sahibi olsun ona göre kendilerini ifade etsinler.

29 Temmuz 2024 Pazartesi

Mübadele konusu

 Mübadele konusuna ilgim ilk olarak 2005 yılında başladı. Dedelerimin 1924 yılında Selanik sancağı Karacaabat kazası Karacaova bölgesinden mübadelede geldiği ve iskan sonucu Bahçeköy'e  köyün  kurucu aileleri  olarak iskan edildikleri yeri onların hatıralarını yaşatmak ve geleceğe kayıt etmek için çalışmalara başladım önce 2008 yılında geldikleri bölgeyi gezerek gördüklerimi anlatmak için sosyal medyada gruplar ve blog sayfaları kurdum daha sonra Osmanlı arşivlerinde çalışarak aile seceremi 1650 li yıllara kadar kayıtlı olarak buldum burda aile lakabının faydası oldu. (Ana vatandan asker ve memur aile olarak gidenlerdeniz mübadelede Ata toprağından yeniden Ana vatana dönüşümüz oluyor ailem ile ilgili bilgi)

Bizans kaynakları kilise kayıtları Osmanlı arşivlerini tarayarak seyyahlar Türk ve yabancı yazarları araştırarak bulduğum bütün yazılı kaynaklardan aldığım bilgileri kitaplar yazarak geleceğe resmi kayıtlı belgeli bilgileri aktardım. Karacaova bölgesi ve Bahçeköy hakkında olabildiğince yazdım yeni kaynak bilgiler bulunursa onlarda paylaşılacak. Bu yazıyı neden paylaşıyorum,  gördüklerim tecrübeler sonucu mübadil torunu kendini tanımadığımdan ifade edemiyor yazılan yanlış   veya duyduğu bilgileri  incelemeden doğru kabul ediyor ve kendini yanlış tanıtıyor  konuları tartıştıklarında cevap vermekte zorlanıyor. Sosyal medyada hemşehri aramakta ama yanındaki komşusuna akrabasına selam vermemekte kardeşi veya bir başka yakını ile konuşmamakta cenazesine düğününe gitmemekte bunları görmüyor  sosyal medya grupların da hemşehri aramakla  klavye başında vaktini geçiriyor öncelik bilgiye ulaşıp kendini ifade etmek. Konumuza dönelim Karacaova bölgesi ve Bahçeköy ile ilgili resmi kayıtlı yazılar tarafımdan tek tek incelenip yazılmıştır dibini bulduk başka kaynak bulamıyoruz. Yeni bir şey bulunduğunda yazmaya devam ederiz.

Bağımsız araştırmacı yazar

Hüsnü Yazıcı

Kültür Bakanlığında kayıtlı Yazar listesindeyim yazdığım kitaplar Dünyanın en büyük kütüphanelerinde mübadele konusunda bilgilerimi almak için Liseler de konuşmacı olarak davetler alıp bilgilendirme yapıyorum Belediyelerin yaptığı seminerlere konuşmacı olarak katılıyorum Üniversitelerden tez hazırlayan öğrenciler veya Öğretim görevlileri konu hakkında bilgilerimi alıp yazarak veya konuşarak paylaşıyorlar en büyük ödül aldığım plaketler.

Not. Mübadele ile ilgili program yapıyoruz sizin ile röportaj yapabilirmiyiz diye ortak tanıdıkla televizyoncular geldiler tabi dedim çekim başlamadan önce sunucu bana burdan giden Rum aileler çok eziyet çekti gittikleri yerde sıkıntı çekmişler Yunanistan dan gelen mübadiller boğazda yalı almışlar en güzel yerlere konmuşlar dedi ben de konuşmanız bitti ise ben konuşayım dedim siz ben den bilgi almaya geldiniz ama farkındamısınız beni yönlendiriyorsunuz sizin istediğiniz gibi konuşma yapmamı istiyorsunuz gelmişken ben size ders vereyim gerçekleri öğrenin mübadele Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Yunanistan Krallığı'nın Lozan Antlaşmasına konulan ek madde ile yürürlüğe girmiştir iki tarafın mübadilleri de aynı sıkıntıları çekmiştir antlaşma gereği tasfiye talepnameleri hazırlanarak bıraktıkları mallar kayıt altına alınmış ve gittikleri yerlerde de kayıtlı ona göre mal alınmıştır sizin dediğiniz gibi değil bakın doğruyu öğrenmiş oldunuz dedim sonuç röportaj yapmadan gittiler onun için diyorumki mübadiller önce kim olduklarını doğru yerlerden öğrenip bilgi sahibi olsun ona göre kendilerini ifade etsinler.