Translate

4 Şubat 2023 Cumartesi

Hüsnü yazıcı secere öyküsü

 SELANİK  SANCAĞI

KARACAABAD KAZASI                                EVLADI FATİHAN KAYITLI 

GUSTULÜP KÖYÜNDEN.                                  1924 YILINDA MÜBADELEDE GELEN       AİLENİN HİKAYESİ

Osmanlı dönemi Selanik sancağına bağlı Karacaabad kazası göstelup köyünde 1700 yılı Hasan bey oğlu Ahmet 1751 doğumlu döneminde devlet arşiv kayıtlarında  lakabı yazıcı olarak kayıtlı oğlu Hüseyin 1799 doğumlu  Hüseyin Efendinin oğlu [buraya kadar olan secere bilgisi 1831 yılı nüfus defterinden] İpekçi Yazıcı lakaplı (burdan itibaren secere TC Nüfus Müdürlüğü) Mehmet Efendi Fustan köyünden Ümran Hanım ile evlenir.Bu evlilikten Hüsnü,Basri ve  isimli üç çocukları olur.

Mehmet Efendi'nin erkek kardeşi Molla lakaplı Hasan Efendi ortalığı kasıp kavuran eşkiyalar tarafından öldürülür.Öldürülen Mehmet ile kız kardeşi Havva'nın mezarları Gustulüp köyünde bulunmaktadır.

Mübadele herşeyi değiştirir.Mehmet Efendi'nin eşide 1924 yılında mübadele ile İstanbul'a gelir ve Bahçeköy'e iskan edilerek yaşamını burada sürdürür ve 1937 yılında vefat ederek Bahçeköy mezarlığına defnedilir.

Eşkiyalar tarafından öldürülen Hasan Efendi'nin oğlu Cemal ise İzmir Reisdere köyü Alaçatı'ya iskan edilir.

Yazıcı Mehmet Efendi mübadele olana kadar köyünün en tanınmış adamlarından biri olarak kendisini kabul ettirir.Komşu köylerde de saygınlığı olan sözü sohbeti dinlenen biridir ve köye gelen mülki erkanı karşılama,ağırlama,misafir etme görevlerini severek yerine getirir.Köyün konuksever aile reisi Yazıcı Mehmet Efendi köyünde etrafı taş duvarlarla çevrili,yemiş ağaçlarıyla dolu bahçe içindeki iki katlı evde ikamet eder.Konuklarını da burada ağırlar.Yazıcı Mehmet Efendi'nin çocukları bu evde doğar,mübadeleye kadar burada yaşarlar.Geçimlerini dutçuluktan ve tarlalarında ektikleri değişik ürünleri satarak sağlar.Tarlada çalıştıkları bir günde acı bir sonla karşılaşırlar.Nişanlı olan oğlu  kaza ile bacağını orakla keser,üç gün sonrada vefat eder.Diğer oğlu Basri Efendi'nin iki çocuğu vardır 1930'lu yıllarda genç yaşta vefat eder.Bir diğer oğlu olan Hüsnü 1893 yılında Karacaabad Gustulüp köyünde doğar,büyür evlenir.Ana-babasından ayrılmaz,birlikte yaşarlar,aynı işi yapar,aynı işte çalışırlar.

Hüsnü Efendi'nin bir kızı vardır.Askerlik görevi için Trablusgarp'a gideceğinden eşinden kızından ayrılacaktır.O günün koşullarına göre hayli de dünyalığı vardır.Birini teslim etmesi gerekir dünyalığını.Çok varlıklı olan kayınpederini en sağlam olarak görür ve kayınpederine ''Ben askere gidiyorum.Bir teneke altınım var.Ölürsem senin ama askerden döndüğümde sorun yok.Ama bir olay olduğunu anladığında altınları şu ağacın altına göm,dönersem oradan alırım.''der.İstediği gibi olur ve askerden sağ salim döner ama beklediği gibi olmaz.Çünkü kayınpederi,karısı ve kızı o dönem çok yaygın olan kolera hastalığından ölür.Bu durumda yapacağı tek şey ağacın altını kazmak ve altınları aramaktır.Öyle yapar ve ne kadar kazıp dursada ağacın altında hiçbir şey bulamaz.Demek ki kayınpederi söylediklerini dikkate almamış ve kendi bildiğinde hareket etmiştir.Hüsnü Efendi bu olayı unutmaz ve önemli bir anı olarak anlatırdı.

Hüsnü Efendi,aynı köyden 1903 doğumlu Hasine Asiye Hanım'la evlenir.Hüsnü Efendi de 1924 yılında mübadele ile Türkiye'ye gelir ve Bahçeköy'e iskan edilir.Geldikleri yerde bıraktıkları malları kadar alamadılar ( tasfiye talepnamesinde bıraktığı malların değeri 1300 altın değerinde) kendilerine verilenden de şikayetci olmaz.Mübadele gereği Bahçeköy'den ayrılan Rumlardan kalan bir ev ve sekiz dönüm tarla verilir kendisine.Ama meydana gelen yangınla yanar kül olur evi bir başka eve geçer.Bugün Bahçeköy'de meydan olarak görünen yer Yazıcı Hüsnü Efendi'nin evinin bulunduğu yerdir.

Hasine Asiye Hanım evin yanmasına çok üzülür.Çünkü ev hem çeşmeye yakın hem de köyün tam merkezindeydi.Ama çok geçmez birkaç yıl sonra yanan evin karşısında bir arsayı 1940 yıllarında satın alır ve alt katları dükkan olmak üzere iki katlı iki ev yaparlar.Birinde kendisi,diğerinde çocukları oturur.Daha ileri yıllarda beş erkek birleşerek 1972 yılında iki apartman inşa ederek yaşamlarını burada sürdürürler.

1934 yılında Soyadı Kanunu çıkınca Hüsnü Efendi lakapları olan ''YAZICI''yı soyadı olarak alır.

Hüsnü Efendi 1940-1970 yılları arasında Bahçeköy'e gelen misafirleri ağırlar,misafir eder,evi yeterli olmazsa kahvehanesini yatacak yer olarak tahsis ederdi.

Hüsnü Efendi'nin yaptığı işler arasında çiftcilik ve hayvancılık da vardı.Çiftçi olarak yetiştirdiği ürünleri Büyükdere-Tarabya-Yeniköy gibi yerleşim bölgelerine götürüp satardı.Hayvancılığını da devam ettirdiği için hayli tanıdığı,eşi-dostu ve arayanı vardı.

Hüsnü Efendi'nin kısa süreli bir de Edirne olayı oldu.Bu serhat şehrinde fazla kalamaz ve tekrar Bahçeköy'e döner.

Hüsnü Efendi beş erkek bir kız olmak üzere altı çocuk sahibi olur.Eşini 1968 yılında kaybeder,kendisi de 1972 yılında rahmetine kavuşur.Anlattığına göre memleketindeki yaşamı varlıklı olduğu ve güzel geçtiğidir.

Beşi erkek biri kız altı çocuğu günün koşullarına göre varlıklı olarak iyi bir yaşam sürdüler.Çocukları;ormancılık,bakkalık,kasaplık,yemcilik,kahvecilik,hayvancılık ve bahçecilik işleri ile uğraştılar.Kız çocuğu Necibe Bahçeköy'de evlilik yaptı.Erkek çocuklarından,Süleyman Yazıcı 1950'li yıllarda Orman işletmesinde ihalelere girerek ağaç alıp,satışını yapardı.Mehmet Yazıcı odunculuk ve nakliye;Ali Yazıcı kahvecilik,berberlik ve kasaplık;Hasan Yazıcı odunculuk ve bakkalcılık;Mustafa Yazıcı ise üniversite okuyordu.

Mübadele ile gelen ailenin çocukları ve torunları hayatlarından memnundur.Yaşanmış hikayeyi 1972 yılına kadar yazdım.Genelde anlatılan öyküler acı ve ızdırap dolu!Büyüklerimden ne duyduysam onu yazdım.Devamlı Allah'a şükreden ve huzurlu olduklarını belirttiklerinden bende yaşım gereği tanık olduklarımı yazdım.

Torun Hüsnü Yazıcı olarak yaşanmış önemli bir olayı yazdığım için mutluyum


Hüsnü Yazıcı

1964 Sarıyer Bahçeköy doğumlu,İlkokulu Bahçeköy’de, orta ve liseyi Sarıyer’de okudu.Ticaret hayatına Bahçeköy’de zahireci ve odun mütahiti olarak başladı, Askerlik dönüşü, 1987 yılında Sarıyer’de marketçilik yapmaya başladı,o zamanki şartlarda değişik promosyonlarla İstanbul’da ses getirdi.Askerliğini İzmir Poligonda 84/2 Talim Öğretmeni ve Yazıcı olarak yaptı. Bahçeköy Spor Kulüp Başkanlığı döneminde, kulüp binası ve lokali kazandırdı.Sarıyer Spor Kulübünde birinci lige çıkan takımda şampiyonluk gören yöneticilerden ve kulüpte haysiyet divan kurulu üyesidir.İki dönem Belediye Meclis Üyeliği ,DYP  Belde Başkanlığı, İsmar Marketçiler Kurucu Üyeliği,Sarıyer Lozan Mübadiller Derneği Kurucu Üyeliği, ve çeşitli sosyal derneklerde üyeliği vardır. Babası hayrına, Bahçeköy Cami Şadırvanını 1994 yılında yapmıştır.Dünden Bugüne Sarıyer’in Bahçeköy’ü, Karacaova ve Göstelup Köyu, ve Karacaova/Karacaabad 1831 yılı nüfus defteri,Selanik Karacaova bölgesi mübadelede köylerinden gelen aileler adlı yazdığı dört kitabı bulunmaktadır.                YAZICI Umumi bir tabirdir. Katip manasına gelir, Osmanlı döneminde daha ziyade tımar topraklarının ve gelirlerinin yazılması işiyle meşgul olanlara verilen isimdir,  her döneminde yer yer kullanılmış Türkçe kelimelerden biridir eğer aile büyüklerinden memurluk yapan kişiler için hane ismi ve lakap olarakta kullanılmıştır, nişancının ve defterdarın maiyetinde yazıcılar bulunur