Translate

25 Nisan 2025 Cuma

Konuştukları dil




 

Konuştukları Dil ile #Etnik Kökenleri Farklı Olan Toplumlar

Tarih boyunca birçok topluluk, yaşadıkları coğrafyanın diliyle konuşmuş, ancak kendi etnik ve dini kimliğini korumaya devam etmiştir. Dil, çoğu zaman iletişim ve çevreye uyum sağlama aracı olmuş; kimlik ise soy, kültür, gelenek ve aidiyetle şekillenmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu, bu çok kimlikli yapının en çarpıcı örneklerini barındırmıştır:

Girit’teki Arap Müslümanlar, Rumca konuşmalarına rağmen Arap kökenli ve Müslüman kimliklerini korumuşlardır. (Molly Greene, 2000)

Karamanlı Rumlar, Türkçe konuşsalar da Ortodoks inancını ve Yunan kökenlerini sürdürmüşlerdir. (Richard Clogg, 1992)

Ermeniler, özellikle İstanbul’da Türkçe konuşmalarına rağmen etnik kimliklerinden vazgeçmemişlerdir. (Ronald Grigor Suny, 2015)

Sefarad Yahudileri, Ladino dışında Türkçe ve Rumca da konuşsalar, Yahudi kimliklerini muhafaza etmişlerdir. (Aron Rodrigue, 2000)

Süryaniler, Süryanice dışında Arapça ve Türkçe de konuşarak yaşamışlar, ancak kimliklerini yitirmemişlerdir. (Sebastian Brock, 2006)

Osmanlı dışında da benzer örnekler fazladır:
İrlandalılar İngilizce; Berberîler Arapça; Uygurlar Çince; Tamil Malezyalılar Malayca; Sikh diasporası İngilizce; Katalanlar ve Basklar Fransızca ve İspanyolca; Çerkesler, Tatarlar ve Gagavuzlar Rusça konuşsalar da özgün kimliklerini yaşatmışlardır.

---

#Karacaova Örneği: Aynı Dili Konuşan Ama Kimliklerini Koruyan Topluluklar

Osmanlı’nın Selanik Sancağı’na bağlı Karacaova bölgesi, bu çok kimlikli yapının Balkanlar’daki örneklerinden biridir. Bölgedeki köylerde halk genel olarak yerel Makedonca konuşsa da birçok topluluk, kendi etnik, kültürel ve dini kimliklerini korumuştur.

Bu bölgede özellikle üç ana Osmanlı yerleştirme grubu öne çıkar:

Evlad-ı Fatihan: : Rumeli’yi fetheden gazilerin, beylerin ve Anadolu’dan gelen Müslüman Türklerin torunları

Konyar.: Konya ve çevresinden gelen, Türkmen kökenli yerleşik gruplardır.

Yörükler: Göçebe veya yarı-göçebe yaşam tarzını sürdüren, Oğuz-Türkmen kökenli Müslüman topluluklardır.

Bu gruplar, yerel dil olan Makedoncayı konuşmalarına rağmen kendi soy, gelenek ve kültürel yapılarını korumuş; Evlad-ı Fatihan bilinci, Konyar aidiyeti ve Yörük yaşam tarzı ile kimliklerini nesiller boyunca yaşatmışlardır.

Bunun yanında Karacaova bölgesindeki köylerde yaşayan Arnavut, Boşnak, Arap, Zenci, Kıpti, Mısırlı ve Tatar kökenli karma Müslüman topluluklar da aynı dili konuşmalarına rağmen kendi etnik, dini ve kültürel kimliklerini muhafaza etmişlerdir. Bu halklar, dilsel uyuma rağmen asimilasyona uğramamış, farklılıklarını sürdürebilmiştir.

Not: Karacaova bölgesindeki etnik köken belirlemeleri, 1831 tarihli nüfus defterleri ve 1924 Türkiye’ye göç eden ailelerin talepnamelerinde yer alan aile lakapları ve köken bildirimlerine dayanmaktadır. Konyar kimliği  olarak arşivlerde değil bu konu ile ilgili çalışma yapan yabancı ve Türk tarihçilerinden kaynak olarak Tayyib Gökbilgin Rumelide evladı fatihan, konyar, yörük kitabı

Rumeli’ye İskân ve Köylerin Yapısı

Rumeli’ye iskân, sadece yeni köylerin kurulmasıyla sınırlı kalmamış; farklı yapılar da ortaya çıkmıştır:

1. Anadolu’dan gelen Türklerin kurduğu, birbirine yakın yeni köyler. Bu köyler, Rumeli'yi şenlendirmek amacıyla planlı yerleşimle oluşturulmuştur. Bu köyler Türkçe konuşur

2. Eski yerleşim köylerine, nüfusu azalmış ve hâlihazırda Hristiyan halkın yaşadığı köylere, tımar sistemiyle iskân edilen Türkler ve karma Müslüman aileler. Bu köyler bölgenin yerel dilini konuşur

3. Tamamen boşalmış eski Hristiyan köylerine, yine tımar sistemi ile yerleştirilen Türk ve karma Müslüman aileler. Bu köyler bölgenin yerel dilini konuşur

Bu iskân politikası, hem bölgesel güvenliği sağlamak hem de ekonomik ve sosyal yapıyı güçlendirmek amacı taşımıştır.

---

Sonuç

Dil, kimliği tanımlayan tek unsur değildir. Osmanlı gibi çok dilli imparatorluklarda dil, çoğu zaman günlük yaşamı kolaylaştıran bir araç olurken; kimlik daha derin köklere –etnik aidiyet, dini inanç, kültürel miras– dayanarak şekillenmiştir.

Bazı Müslüman gruplar zamanla "Müslüman olan Türk’tür" algısı etrafında Türk kimliğiyle özdeşleşmiş olsalar da; Arnavutlar, Boşnaklar, Ermeniler, Yahudiler ve diğer pek çok topluluk, kendi kimliklerinden ödün vermemiştir.

Karacaova örneği, aynı dili konuşmanın kimliği silmediğini; aksine, çok dilli yaşamın içinde bile toplulukların etnik ve kültürel benliğini koruyabildiğini gösteren çarpıcı bir tablodur.

Hüsnü Yazıcı