Translate

19 Nisan 2025 Cumartesi

Karacaova 'nın etnik kimliği

 Karacaova’nın Etnik Kimliği 


Tarih duyumla değil, belgeyle yazılır. Karacaova bölgesine dair kapsamlı bir araştırma yapılmış; Osmanlı arşivleri, müdevver defterleri, nüfus ve temettuat defterleri, tasfiye talepnameleri, salnameler ve şer’iyye sicilleri detaylı şekilde incelenmiştir. Ayrıca yerli ve yabancı tarihçilerin eserleri taranmış, bölgenin demografik yapısı çok yönlü olarak ele alınmıştır.


Osmanlı nüfus sayımları, etnik kökeni doğrudan belirtmemiş, dini kimlik esas alınmıştır.


Ancak bazı kayıtlarda (örneğin 1831 yılı nüfus defteri ve 1924 yılı tasfiye talepnameleri) ailelerin etnik ya da coğrafi lakapları açıkça yazılmıştır.


1831 yılı nüfus defteri, Tatar, Arap, Kıptî, Yörük, Boşnak gibi kökenlerin lakaplarla kayda geçtiğini göstermektedir (Hüsnü Yazıcı).


Levent Kayapınar, 1720 yılı müdevver defteri üzerinden, Yenice Vardar’a bağlı Karacaova bölgesindeki 18 köyden 14’ünün Evladı-fâtihan ve Hanekeş köyleri olarak kaydedildiğini belirtmektedir. Bu, bölgedeki Evladı-fâtihan iskânını kanıtlayan önemli bir kaynaktır.


Karacaova’da sadece tek bir etnik Müslüman grup bulunmaz.


Osmanlı’nın iskân politikalarıyla bölgeye:


Evladı-fâtihan Yörükleri


Konyar Türkleri


Arnavut, Boşnak, Arap, Tatar, Kıptî, Zenci, Mısırlı kökenli Müslüman aileler yerleştirilmiştir.


Yerli Hristiyan halk, kendi köylerinde yaşamayı sürdürmüştür.


Bu çokkültürlü yapı, Osmanlı'nın askeri-stratejik iskân politikası sonucu oluşmuştur.


Bazı yabancı seyyahlar, Karacaova’daki Müslümanlar için “Pomak” ya da “Müslüman Bulgar” ifadelerini kullanmıştır.


Özellikle Bulgar seyyah St. Verkovic, gözleme dayalı olarak bu ifadeyi kullanmış; ancak bu tanımın belgesel karşılığı yoktur.


Osmanlı ve Yunan arşiv belgelerinde, Karacaova’da Pomak unsura dair herhangi bir kayıt bulunmamaktadır.


Yerel halkın zamanla Makedonca konuşmuş olması, etnik kimlik göstergesi değildir.


Anton Tuma, Die Türken in Europa adlı eserinde Karacaova ve çevresine Konyar Türklerinin yerleştirildiğini açıkça belirtir.


Mehmet Tayyip Gökbilgin, Rumeli’de Yörükler ve Evladı-Fâtihan adlı çalışmasında bölgenin askeri iskân statüsünü ve Evladı-fâtihan kökenini belgelerle ortaya koyar.


Halil İnalcık, Rumeli’deki Türk iskânının Yörük-Konyar unsuru üzerine kurulu olduğunu dolaylı şekilde teyit eder.


Levent Kayapınar, 1720 yılı müdevver defteri üzerinden, Yenice Vardar’a bağlı Karacaova bölgesindeki 18 köyden 14’ünün Evladı-fâtihan ve Hanekeş köyleri olarak kaydedildiğini belirtmektedir. Bu, bölgedeki Evladı-fâtihan iskânını kanıtlayan önemli bir kaynaktır.


Hüsnü Yazıcı, 1831 yılı nüfus defteri üzerinden Karacaova’daki aile kökenlerine dair etnik lakapları ortaya koymuştur.


Sonuç: Karacaova Pomak Değildir


Pomak kardeşlerimiz baş tacıdır. Ancak tarih sevgiyle değil, belgeyle yazılır.

Bütün mevcut kaynaklara ve arşiv belgelerine göre Karacaova’da Pomak unsura dair resmi bir kayıt bulunmamaktadır.

Gerçek arşivdedir, söylentide değil.

Karacaova; Evladı-fâtihan ve Konyar Türklerinin, çeşitli Müslüman halkların birlikte yaşadığı, Osmanlı’nın bilinçli iskân politikalarıyla şekillenen bir coğrafyadır.


Kaynakça


Osmanlı Arşiv Belgeleri (Hicri 1256–1320)


1720 Yılı Müdevver Defteri (Levent Kayapınar)


1831 Yılı Nüfus Defteri (Hüsnü Yazıcı)


1924 Yılı Tasfiye Talepnameleri


Temettuat Defterleri


Salnameler ve Şer’iyye Sicilleri


Anton Tuma – Die Türken in Europa


Mehmet Tayyip Gökbilgin – Rumeli’de Yörükler ve Evladı-Fâtihan


Halil İnalcık – Osmanlı’da Devlet, Hukuk, Adalet


St. Verkovic – Ethnographie des Vilayets d'Andrinople


HÜSNÜ YAZICI


Not

Dil üzerinden etnik kimlik tartışmak, bilimsellikten uzak, popülist bir yaklaşımdır. Osmanlı gibi çok dilli, çok etnisiteli imparatorluklarda insanlar zamanla yaşadıkları coğrafyanın dilini benimsemiştir. Bu, etnik kökenin değiştiği anlamına gelmez.


“Language is not a reliable indicator of ethnic origin in multilingual and multiethnic societies.”

— Joshua A. Fishman, Language and Ethnicity in Minority Sociolinguistic Perspective, 1989.


Aynı görüşü Türk sosyolog Prof. Dr. Orhan Türkdoğan da ifade eder:

“Dil, kültürel etkileşim sonucu değişebilir; fakat bu değişim, etnik kökenin belgesi değildir.”

— Orhan Türkdoğan, Etnik Sosyoloji, 1997.


Dil değişir, kimlik kalır. Ama tarih sadece arşivle yazılır. Duygularla değil.