Translate

7 Ocak 2025 Salı

Kumanlar, Peçenekler Konyar Yörük Moglena (Karacaova

 Kumanlar, Moglena (Karacaova Karacaabad) temasına yerleşerek, özellikle Makedonya’da hem kişi adlarının hem de yerleşim yerlerinin adlarının şekillenmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Bu durum, Kumanların bölgeye göç ederek kültürel ve etnik izler bıraktığını açıkça göstermektedir. Zamanla Kumanlara ait yerleşim birimlerinin adları, bölgenin coğrafyasına ve tarihine işlenmiştir.


1181-1184 yılları arasında Athos Dağı'ndaki Lavra Manastırı keşişleriyle yaşanan anlaşmazlıklar sırasında, belgelerde Kuman Türklerinden açıkça söz edilmiştir. Bu kayıtlar, Kumanların yalnızca bir yerleşimci topluluk olmadığını, aynı zamanda dönemin sosyal ve siyasi olaylarında da etkili olduklarını kanıtlamaktadır. Lavra keşişleriyle yaşanan bu anlaşmazlıklar, Kumanların bölgedeki varlığı ve etkileri hakkında daha somut bilgiler sunmaktadır.


Kumanların yalnızca yer adlarının oluşumunda değil, aynı zamanda Makedonya bölgesindeki siyasi ve dini ilişkilerde de derin bir iz bırakmış olabileceği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, Moglena teması ifadesi, bölgenin Bizans döneminde idari bir yapı içinde yer aldığını ve Kumanların bu bölgeye kültürel ve etnik katkılar sunduğunu ifade etmektedir.


Kaynak olarak:


Oikonomides, Nicolas: Studies in Byzantine Sigillography


Fine, John V. A.: The Late Medieval Balkans: A Critical Survey from the Late Twelfth Century to the Ottoman Conquest.

Bu eserlerde, Kumanların bölgedeki yerleşim, siyasi ve dini ilişkilerdeki etkilerine dair belgeler ve analizler yer almaktadır.


Peçenekler 

Chan Kegen, kabilesinden ayrılıp Bizans’a sığındı, Hristiyan oldu ve Bizans ordusunun hizmetine girdi. 1050 civarında, Bizans ordusunun başında Petçeneklere karşı savaştı ve onları yendi. Hayatta kalanlar Makedonya’daki Moglena’ya yerleştirildi.


Kaynaklar:


Anna Komnena, Alexiad


John Skylitzes, Synopsis of Histories

Zonaras'ın Epitome Historiarum eseridir



Moglena Yörük Konyar 

Osmanlı milletinin büyük bir kısmı, yavaş yavaş göçebe yaşam tarzını terk ederken, Anadolu ve Avrupa'daki Yörükler, eski yaşam biçimlerine sadık kalmaya devam etmektedir. Yörüklerin kış köyleri, Gümürdün’ün kıyı ovasında, Serfiçe'den Vardar’a kadar olan dağlık bölgelerde, Moglena bölgesinde ve Tesalya ovasında yer almaktadır. Bhodope yerlileri, Konjar adını, Türk kojun koyunundan veya Bulgar kon atından almış olarak yorumlasa da, Selanik ve Tesalya Konjarlarının efsanelerine bakıldığında, bu ismin aslında eski Selçuklu yerleşim yerleriyle bağlantılı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Konjar adı, antik İkonion olan Konie ile ilgilidir.


Yörük adı, Türkçe "yörümek" (gezmek) fiilinden türetilmiştir ve göçebe bir topluluğu tanımlar; Yörükler, gururla kendilerine bu ismi verirler (Ben Yörük’üm: Ben Yörük’üm). Yörüklerin lehçesi, yerel Türklerinkinden farklıdır. Vambery'ye göre, Küçük Asya'daki Yörüklerin dili, Azerbaycan Türkçesine daha yakın olup, Osmanlı İmparatorluğu’nda yerini Arapça ve Farsça gibi yabancı kelimelere bırakan birçok eski kelimeyi içerir.

Mahkumların öldürülmesi, savaşın ardından gece boyunca devam etse de, Anna Komnene’nin tüm Peçenek ulusunun soykırımını iddia etmesine rağmen, Lebounion Savaşı onların sonu olmamıştır. Birçok göçebe sağ kurtulmuş ve bu kişilerin çoğu, yeni Bizanslı derebeyleri tarafından batı Makedonya’daki Moglena Kalesi’ne nakledilmiş ve çevredeki bölgelere yerleşmek üzere organize edilmiştir.



Bizans Kaynaklı Kitaplardan Karacaova

Sayfa 477


XVI. ve XIX. yüzyıllar arasında, Türkmen Juruklar ve Türk Konjarları, Trakya ve Makedonya'nın güney bölgelerine, özellikle Moglena'ya yerleşmişlerdir. Bu işgalcilerin saldırıları sonucunda yerli Rumlar ve Bulgarlar sıkça İslam'a geçmiştir. Geçtiğimiz yüzyılda, Balkanlar'daki Tozluk ve Gerlovo bölgelerinin (Türkçe: Karlova, 45 köy) Asyalı Türk sömürgeciler tarafından işgal edildiği söylenmektedir. Gerlovo'daki tek Bulgar köyü olan Vrbica, 1776'da 20.000 kişilik nüfusuyla Kırım'dan Türkiye'ye taşınan Tatar padişahlarının ikametgahı olmuştur.


Sayfa 335


Athos Dağı’ndaki belgelerde, Kumanların etnik adından türeyen yer adlarına ilişkin pek çok referans yer almaktadır, ancak bunların hiçbiri Chalcidice Yarımadası'nda yer almamaktadır. Çar Stephen Uros III Decanski'nin (1321-1331) 1327'de Hilandar Manastırı'na bağışladığı köyler arasında Komanovo adlı bir köy de vardır; bu, modern Kumanovo kasabasının aynısı olabilir. Hilandar Manastırı ile Novo Selo arasında 1621 yılında yapılan anlaşmada geçen KovpavoBeC isimli yer de bu bağlamda dikkate değerdir. 1372 ile 1375 yılları arasında, Despot Jovan Draga ve kardeşi Konstantin’in verdiği bir ferman, Aumanicevo adlı bir köyün de dahil olduğu Aziz Panteleem Manastırı'na daha önce arazi bağışlandığını doğrulamaktadır.


Sayfa 512


Moglena, bölge 180, 326, 335.


Sayfa 67


Dinyeper'in doğusundaki topraklar; diğer bölgelerle birlikte, şefleri kalıtsal chan'lardı ve soylularına kangar deniyordu. Kuzeyde Dinyester şelalelerine kadar uzandılar ve orada Ruslarla sürekli savaşa girdiler; güneyde ise Tuna'yı geçerek Makedonya ve Trakya'nın her tarafını harap ettiler. Yunanlılar umutsuzluktan borçlarını ödemeye çalışsalar da Bizanslılar, parlak tavırlarıyla onların daha da zor durumda kalmalarına sebep oldular. Barbarlar arasındaki iç savaş, Aleksios'u kurtarmıştı. Seçkin bir Petçenek olan Chan Kegen, ülkeden kaçtı, din değiştirdi ve 1050'de Yunan ordusunun başında kendi vatandaşlarını yendi; bir kısmını da Makedonya'daki Moglena'ya yerleştirdi. Ancak diğer sürüler saldırılarına devam etti. 1122'de, Volga’daki kadim rakipleri Kumaniler ve Uzi'nin yanı sıra büyük imparator Kalo Johannes'in saldırısına uğrayana kadar süren bu göçebelik devam etti.


Sayfa 227


Moglena, 254.


Sayfa 335


Athos Dağı'ndaki belgelerde, Kumanların etnik adından türeyen yer adlarına dair pek çok referans yer alır. Ancak, bunların hiçbirinin Chalcidice Yarımadası'nda yer almadığı anlaşılmaktadır. Çar Stephen Uros III Decanski'nin (1321-1331) 1327'de Hilandar Manastırı'na bağışladığı köyler arasında Komanovo adlı bir köy bulunmaktadır ve bu, Üsküp’ün kuzeydoğusundaki modern Kumanovo kasabasının aynısı olabilir. Despot Jovan Draga ve kardeşi Konstantin’in 1372-1375 yılları arasında verdikleri bir ferman, Aumanicevo adlı bir köyün Aziz Panteleem Manastırı'na daha önce bağışlandığını doğrulamaktadır.


Sayfa 512


Moglena, bölge 180, 326, 335.


Sayfa 140


Osmanlı milletinin büyük çoğunluğu yavaş yavaş pastoral yaşamdan vazgeçerken, Anadolu ve Avrupa’daki Jürükler eski yaşam tarzlarına bağlı kalmaya devam etmiştir. Jürüklerin kış köyleri Gümürdün’ün kıyı ovasında, Seres'ten Vardar’a kadar olan dağlık bölgelerde, Moglena bölgesinde ve Tesalya Ovası’nda bulunmaktadır. Bhodope yerlileri, Konjar (Ngr. Koviagideg) adını Türk koyunlarından veya Bulgar atlarından yorumlasalar da, Selanik ve Tesalya Konjarları’nın efsanelerinden bunun eski Selçuklu ikametgahlarıyla ilgili olduğu açıktır.


Sayfa 139


Ortodoks Hristiyanlık, yavaş yavaş Slav tarımcılarıyla kaynaşarak yeni bir ulus yaratmış ve bu ulus kendisini Herrenvolk adıyla tanımlamıştır: Bulgarlar ve ülke Bulgaristan olarak adlandırılmıştır. Onuncu yüzyıldan on üçüncü yüzyıla kadar diğer büyük Türk grupları (Uzlar, Peçenekler ve Kıpçaklar veya Kumanlar) Avrasya'dan gelerek aşağı Tuna'nın her iki yakasına yerleşmiş, arkalarında Orhun-Jenissej tipi runik yazılarla yazılmış pek çok yazıt bırakmışlardır. 960’tan sonra Bizans, Bulgaristan’ın büyük kısmını yeniden kontrol altına almıştır. Askeri açıdan yenilen büyük Peçenek grupları, Moglena dağ kantonuna (Yunanistan ve eski Yugoslav Makedonya sınırında) ve Bulgaristan’ın dağlık güneybatı köşesine yerleştirilmiş, burada ayrı bir etnik grup olarak hayatta kalmışlar



Göçebe kökenli Bizans askeri komutanlarının (Tatikios, İkhan, Skaliarios, Monastras, Ouzas ve Argyros Karadja) isimleri, bu tür birliklerin varlığını kanıtlar niteliktedir. Örneğin, Lebounion'daki yenilgiden sonra Moglena'ya yerleşen ve Bizans ordusuna katılan Peçeneklerden oluşan bir tagma, bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Zonaras, 740-741'e bakıldığında, Zlatarski'nin ve Kiihn'in eserlerinde de bu birliklerin varlığına dair önemli bilgiler bulunmaktadır. Bu bağlamda, Meskon'un "Göçebe Etkileri" adlı çalışması da göçebelerin Bizans ordusundaki etkilerini detaylı bir şekilde ele almaktadır.


Kumanların kökeni üzerine yapılan tartışmalarda, Peçenekler de göz ardı edilemez. Peçeneklerin dilleri, Kumanların diline oldukça benzediği gibi, Balkanlar'da konfederasyonlarının Bizanslılar tarafından 1041'deki nihai yenilgilerinden sonra, on ikinci yüzyılda ortaya çıkması mümkündür. Bu dönemde, Ulah ve Kuman nüfusunun belirli bir karışımı dikkate alınmalıdır. Göçebe halkların çoğunda olduğu gibi, Kumanlar da yağmacı ve savaşçı bir kültüre sahipti ve zafer ya da yenilgilerinin ardından genellikle akın ettikleri bölgelerden geri çekiliyorlardı. Bununla birlikte, göçebe halkların bir kısmı, genellikle konfederasyonlarının büyük kısmından ayrılarak kalıcı yerleşimlere yönelirdi. Örneğin, bazı Kuman gruplarının Balkanlarda kalıp Ulahlarla birleşmiş olmaları mümkündür. Hem Kumanların hem de Ulahların göçebe yaşam tarzı arasında pek çok benzerlik bulunmakta olup, bu durum iki halkın kaynaşmasını kolaylaştırmış olabilir.


İmparator Andronikos Komnenos’un 1184 Şubat ayında yayınladığı ve Moglena bölgesindeki Kumanlardan, Ulahlardan ve Bulgarlardan bahseden prostagması, bu durumun somut örneklerinden biridir. Bu halklar, hayvancılıkla (muhtemelen at ve koyun) uğraşıyor ve Ulahlar ve Bulgarlardan farklı olarak özgür insanlardı, çoğunlukla eyaletin seçkinlerine ait oluyorlardı. Moglena’daki Kumanlardan, on yıl sonra (Ekim 1196’da) tekrar bahsedildiği ve aynı ilde oldukları göz önünde bulundurulursa, bu halkların bölgenin köklü yerleşimcileri oldukları rahatlıkla söylenebilir. Malingoudis ise, Asen ve kardeşlerinin, Balkan Dağları'nın ötesindeki yerel bir Kuman grubundan ortaya çıkmış olabileceğini öne sürmektedir.




Bu yazıda, tarihsel figürler, yerler ve olaylarla ilgili çeşitli önemli referanslar sunulmuştur. Aşağıda belirtilen bazı kişi ve yerler, Bizans İmparatorluğu, Bulgar Krallığı ve diğer Orta Çağ Avrupa devletleriyle ilgili kritik bilgilere ışık tutmaktadır:


1. Michael VIII Palaiologos (Bizans İmparatoru): Bizans İmparatoru Michael VIII Palaiologos, 1261'de Bizans tahtına çıkmış ve Bizans İmparatorluğu'nu yeniden kurarak, Latin İmparatorluğu'nu sona erdirmiştir. Onun döneminde, Epeiros’lu ve Doukas ailesiyle olan ilişkiler, Bizans’ın güç kazanmasında önemli rol oynamıştır. Michael VIII’in hükümetindeki önemli unsurlar arasında, devletin iç ve dış politikada gerçekleştirdiği reformlar ve Bizans'ı yeniden organize etme çabaları bulunmaktadır.



2. Michael IX Palaiologos (Bizans İmparatoru): Michael IX, Michael VIII'in oğludur ve 1294-1320 yılları arasında Bizans İmparatorluğu'nun ortak hükümdarı olarak görev yapmıştır. Onun döneminde Bizans İmparatorluğu, iç karışıklıklarla ve dış tehditlerle karşı karşıya kalmıştır. Michael IX, özellikle Bizans’ın içsel yapısındaki değişikliklerle tanınır.



3. Moldavya: Orta Çağ’da önemli bir bölge olan Moldavya, özellikle Doğu Avrupa’da, Bizans ve Bulgar imparatorluklarıyla olan ilişkileriyle bilinir. Bölge, sıklıkla savaşlar ve nüfus hareketliliklerine sahne olmuş, farklı kültürlerin etkisi altında kalmıştır. Ayrıca, Moldova Cumhuriyeti'nin bu bölgenin mirasını taşıdığı da unutulmamalıdır.



4. Moglena: Eyalet olarak bilinen Moglena, Orta Çağ’da Bizans ve Bulgar yönetimleri arasında sıkça el değiştiren bir bölgedir. Bölgenin tarihsel önemi, farklı kültürel etkileşimlerin ve stratejik konumunun bir sonucu olarak artmıştır.



5. Moravia: Orta Çağ Avrupa'sında önemli bir nehir olan Morava, bölgedeki çeşitli yerleşimlerin ve halkların etkileşimde bulunmasına olanak tanımıştır. Bu bölge, özellikle Slavyan halklarıyla ilişkilidir ve Morava Nehri’nin çevresindeki gelişmeler, bölgenin tarihini şekillendiren unsurlar arasında yer alır.



6. Moskova: Rusya'nın başkenti olan Moskova, Orta Çağ’da pek çok önemli savaşın ve diplomatik olayın merkezi olmuştur. Şehir, özellikle Rus Prenslikleri'nin birleşmeye başladığı ve Rus İmparatorluğu'nun temellerinin atıldığı bir dönemin simgesidir.



7. Munteania ve Milcov: Muntenia, Orta Çağ’da Romanya'nın önemli bir bölgesi olup, Milcov Nehri çevresindeki kasabalar, bölgesel güç mücadelelerinin yaşandığı yerlerdir. Bu bölgeler, tarih boyunca çeşitli devletler arası sınır çizimlerinin ve ticaret yollarının kesişim noktası olmuştur.





İmparatorluğun merkezini hedef alıyordu. Aleksios kurtuluşu bir başka Türk soyu olan Kumanlarda görerek onlar ille ittifak yapmış ve Kumanları Peçeneklerin üzerine salmıştır. Sayıları 40.000 olan Kumanlar, 29 Nisan 1091”de Meriç ağzında Lebounion denilen yerde Peçenekleri bozguna uğratarak kıyıma tabi tutmuşlardır.”? Mateos, bu savaşlar sırasında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu birçok Peçenek”in tutsak edildiğini söyler.”” Bu tutsakların bir kısmı Bizans hizmetinde yararlanılmak üzere, ailesi ile birlikte, Moglena şehrine yerleştirilmiş. Bunlardan seçkin bir birlik oluşturulmuş ve bunlara Moglenarlı Peçenekler denilmişti. Zonaras, bu Peçeneklerin XII. yüzyılın başında dahi burada

Sayfa 178


 ÷

Mann'lara karşı – Moglena eyaletindeki Khosztiané adlı yerleşim yeri, vergi muafiyeti ve ölümünden sonra mülkün torunlarına bırakılması hakkı ile bağışlandı (LEMERLE-GUILLOU-SVORONOS 1970, 255-259). 182. Belgedeki listeye göre, Bizanslılar, Ruslar, Varegler, Kulpingonlar (kimlikleri hala tartışmalı), İngilizler, Normanlar, Almanlar, Bulgarlar, Sarazenler, Alanlar ve Abhazlar yer alıyor (MIKLOSICH-MÜLLER 1890, 47). Tüzük, Christodoulos'a keşişin imparatorun desteğiyle kurduğu manastırla birlikte Patmos adasını genel vergi muafiyeti ile tanıyarak ona ayrıcalıklı bir durum sağlamaktadır (MIKLOSICH-MÜLLER 1890, 44-48).


İmparatorluk, Aleksios’un hedefinde yer almakta, o da kurtuluşu bir başka Türk soyu olan Kumanlarda bulmuş ve onlarla ittifak yapmıştır. Aleksios’un Kumanları Peçenekler üzerine salmasıyla, 29 Nisan 1091'de Meriç ağzında Lebounion’da Peçenekler büyük bir bozguna uğratılmıştır. Sayıları 40.000’i bulan Kumanlar, Peçenekleri kıyıma uğratmış, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu birçok Peçenek tutsak edilmiştir. Bu tutsaklar, Bizans hizmetinde kullanılmak üzere Moglena şehrine yerleştirilmiştir. Buradan seçkin bir birlik oluşturulmuş ve bunlar "Moglena Peçenekleri" olarak bilinir olmuşlardır. Zonaras, bu Peçeneklerin XII. yüzyılın başında dahi burada yaşamaya devam ettiğini belirtir.



Türkmenler, Juruklar ve Kumanlar: XVI. ve XIX. yüzyıllarda, özellikle Makedonya ve Trakya'nın güney bölgelerine, Moglena gibi alanlara Türkmenler, Juruklar ve Kumanlar yerleşmiş. Bu yerleşimlerin yerli halkları, özellikle Rumlar ve Bulgarlar, İslamiyet'i kabul etmeye başlamışlar.



2. Gerlovo ve Kırım Tatarları: Gerlovo'daki Bulgar köyü olan Vrbica, Kırım'dan Türkiye'ye göç eden Tatarların ikametgahı olmuş ve bu köydeki halkın 1776'da 20.000 kişiye ulaştığı belirtiliyor.



3. Kumanların Etkisi: Athos Dağı'ndaki belgelerde, Kumanlar'ın etnik adlarından türetilen yer adları geçiyor. Bu yerleşimler, Makedonya'da Kumanların etkisini gösteriyor. Ayrıca, 1327'deki bir bağışta, Komanovo adlı köyün bu adlandırma ile ilişkili olabileceği vurgulanıyor.



4. Peçenekler ve Makedonya: Peçeneklerin, Bizanslılar tarafından yenildikten sonra Makedonya'daki Moglena bölgesine yerleştirildikleri belirtiliyor. Peçenekler, orada dağ köylerinde yaşamaya başlamışlar ve Hristiyanlığa geçmişler.



5. Jürükler ve Türkler: Osmanlı'nın egemenliğinde, Jürükler gibi göçebe halkların yerleşim tarzları ve dilleri de öne çıkıyor. Bu halklar, Moglena ve çevresinde yaşamaya devam etmişler ve Türk dilinin Azerbaycan Türkçesi ile benzer özellikler taşıdığı ifade ediliyor.







İşte metnin olduğu gibi yazılmış hali:


---

4 Mayıs 2024 Cumartesi
Bizans kaynaklı kitaplardan Karacaova
Sayfa 477

Yaklaşık olarak XVI. 19. yüzyılda Türkmen Juruklar ve Türk Konjarları Trakya ve Makedonya'nın güney bölgelerine, özellikle Moglena'ya yerleştiler. Bu işgalcilerin saldırıları sonucunda yerli Rumunlular ve Bulgarlar sıklıkla İslam'a geçtiler. Geçtiğimiz yüzyılda Balkanlardaki Tozluk ve Gerlovo bölgelerinin (Türkçe: Karlova, 45 köy) Asyalı Türk sömürgeciler tarafından işgal edildiği söyleniyor. Gerlovo'daki tek Bulgar köyü olan Vrbica, yurttaşlarıyla birlikte (1776'da 20.000 kişiydi) Kırım'dan Türkiye'ye taşınan Tatar padişahlarının ikametgahı oldu. Diğer

W
Sayfa 335

Athos Dağı'ndaki belgelerde Kumanların etnik adından türeyen yer adlarına ilişkin pek çok referans yer alıyor, ancak bunların hiçbirinin Chalcidice Yarımadası'nda yer alamadığı anlaşılıyor. Çar Stephen Uros III Decanski'nin (1321-1331) 1327'de Hilandar Manastırı'na bağışladığı köyler arasında Komanovo adlı bir köy de vardı. Üsküp'ün kuzeydoğusundaki modern Kumanovo kasabasının aynısı olabilir. Hilandar Manastırı ile Novo Selo arasında 1621 yılında yapılan anlaşmada geçen KovpavoBeC isimli yer. Despot Jovan Draga' ve kardeşi Konstantin'in 1372 ile 1375 yılları arasındaki bir fermanı, Aumanicevo adlı bir köyün de dahil olduğu Aziz Panteleem Manastırı'na daha önce arazi bağışları yapıldığını doğruluyordu. Vardar nehrinin sağ kıyısında, Kavadarcı'dan çok da uzak olmayan bir yerde bulunmaktadır. Moglena temasına yerleşen Kumanlar'ın Makedonya'da bu tür kişi ve yer adlarının yaygınlaşmasına önemli katkıları olmuş olabilir. ‘Bu Türklerden aslında 1181 ve 1184’te Lavra keşişleriyle yaşanan anlaşmazlıklarla ilgili olarak özellikle bahsediliyor.

Sayfa 512

Moglena, bölge 180, 326, 33

Sayfa 67

Dinyeper'in doğusundaki topraklar; diğerdördübatıda.'^' Şefleri kalıtsal chan'lardı, soylularına ise kangar deniyordu. Kuzeyde Dinyester şelalelerine kadar uzandılar ve orada Ruslarla sürekli savaşa girdiler; güneyde Tuna'yı geçerek Makedonya ve Trakya'nın her tarafını harap ettiler; Yunanlılar umutsuzluk içindeydi; borcunu ödemeye çalıştılar ama Bizanslılar ışıltılı tavırlarıyla onların altına olan susuzluğunu daha da artırdılar; Barbarlar arasındaki iç savaş Aleksios'u kurtardı; Seçkin bir Petçenek olan Chan Kegen ülkeden kaçtı, din değiştirdi ve 1050'de Yunan ordusunun başında kendi vatandaşlarını yendi ve onların bir kısmını Makedonya'daki Moglena'ya yerleştirdi. Ancak diğer sürüler saldırılarına devam etti; ta ki 1122'de Volga'daki kadim rakipleri Kumaniler ve Uzi'nin yanı sıra büyük imparator KaloJohannes'in saldırısına uğrayana kadar. İyi planlanmış manevralarla canavarlar sonunda tuzağa düşürüldü; onlara HO yardımı vardı; kılıcın keskin tarafıyla yok edildiler ve tarihte bir daha asla ortaya çıkmadılar. Petçenekler, şimdiye kadar yaşamış en canavarca ve iğrenç kişiler olarak tanımlanıyor: şimdiye kadar yaşamış zavallılar; onlar sadakatsiz ve hainlerdi; açgözlülükleri doyumsuzdu; tutkuları acımasızdır; en sevdikleri yiyecekler kedilerin, farelerin, tilkilerin, kurtların çiğ eti; dillerini konuştukları Tatarlar gibi uzun saçları, sakalları ve uçuşan kıyafetleri vardı. Petçenekler hiçbir zaman atlarını bırakmadılar; sayısız süvari oluşturdular ve attıkları oklar kadar hızlı hücum ediyorlardı; hiçbir insanlık kıvılcımı, hiçbir yetiştirme ışını onlara ulaşmadı; onların nefret edilen isimleri on birinci yüzyıldan itibaren Bizans tarihçilerinin her sayfasında yer almaktadır; ve Alman rahipler kroniklerinde onlardan bahsederken pessiini ve vilissiini sıfatlarını eklemeyi asla ihmal etmezler. Köylerine veya kulübelerle inşa edilmiş kasabalarına katai deniyordu; Tuna Nehri'nde bir miktar tarım yapıyorlardı ve Cherson, Theodosia ve Karadeniz'deki diğer Yunan şehirleriyle canlı bir ticaret yapıyorlardı. Sığırlarını Ruslara sattılar ve ganimetlerini mor elbiseler, ipek elbiseler, değerli kürkler ve aromatik maddeler gibi her türlü Doğu lüksüyle takas ettiler. Kalabalıklarının dağılmasından sonra, başıboş kalan bazı Petçenekliler, Komnenos imparatorlarının Yunan ordularına katıldılar ve burada iyi hizmet ettiler; Macaristan Kralı Zultan ise Almanları korkutmak için batı sınırlarında bu canavarlardan bir koloni kurdu.

Sayfa 227

Moglena, 254.

Sayfa 335

Athos Dağı'ndaki belgelerde Kumanların etnik adından türeyen yer adlarına ilişkin pek çok referans yer alıyor, ancak bunların hiçbirinin Chalcidice Yarımadası'nda yer alamadığı anlaşılıyor. Çar Stephen Uros III Decanski'nin (1321-1331) 1327'de Hilandar Manastırı'na bağışladığı köyler arasında Komanovo adlı bir köy de vardı. Üsküp'ün kuzeydoğusundaki modern Kumanovo kasabasının aynısı olabilir. Hilandar Manastırı ile Novo Selo arasında 1621 yılında yapılan anlaşmada geçen KovpavoBeC isimli yer. Despot Jovan Draga' ve kardeşi Konstantin'in 1372 ile 1375 yılları arasındaki bir fermanı, Aumanicevo adlı bir köyün de dahil olduğu Aziz Panteleem Manastırı'na daha önce arazi bağışları yapıldığını doğruluyordu. Vardar nehrinin sağ kıyısında, Kavadarcı'dan çok da uzak olmayan bir yerde bulunmaktadır. Moglena temasına yerleşen Kumanlar'ın Makedonya'da bu tür kişi ve yer adlarının yaygınlaşmasına önemli katkıları olmuş olabilir. ‘Bu Türklerden aslında 1181 ve 1184’te Lavra keşişleriyle yaşanan anlaşmazlıklarla ilgili olarak özellikle bahsediliyor.

Sayfa 512

Moglena, bölge 180, 326, 335

Sayfa 140

Osmanlı milletinin büyük çoğunluğu artık yavaş yavaş pastoral yaşamdan vazgeçerken, Anadolu ve Avrupa'daki Jürükler eski yaşam tarzına takılıp kalmaya devam ediyor. Jürüklerin kış köyleri Gümürdün'ün kıyı ovasında, Seres'ten Vardar'a kadar olan dağlık bölgede, Moglena bölgesinde ve Tesalya ovasında bulunmaktadır. Bhodope yerlileri Konjari*) (Ngr. Koviagideg) adını Türk kojun koyunundan veya Bulgar kon atından yorumluyorlar, ancak Selanik ve Tesalya Konjarlarının efsanelerinden bunun eski Seldiuk ikametgahıyla ilgili olduğu açıktır. Antik İkonion olan Konie ile ilgilidir. Jürük adı, Türkçe jürümek gezgininden gelir ve genel olarak bir göçebeyi tanımlar; Gururla kendilerine öyle diyorlar (ben Jürükum: Ben Jürük'üm). Lehçeleri yerel Türklerinkinden farklıdır; Vambery'ye göre, Küçük Asya'da Jürüklerin dili Azerbaycan Türkçesine yaklaşmakta ve Osmanlılar arasında yerini Arapça ve Farsça yabancı kelimelere bırakan pek çok eski kelimeyi içermektedir.

Mahkumların öldürülmesi savaşın ardından gece boyunca devam etse de, Anna Komnene'nin tüm Peçenek ulusunun soykırımını iddia etmesine rağmen Lebounion savaşının onların sonu olmadığını belirtmek gerekir. Pek çok göçebe savaştan sağ kurtuldu ve bunların çoğu, yeni Bizanslı derebeyleri tarafından batı Makedonya'daki Moglena kalesine nakledildi ve çevredeki bölgeye yerleşmek üzere aniden şekillendi.

Page



Gennadij Litavrin, Kumanların askerlik hizmeti karşılığında devlet topraklarından yararlanma hakkı kazandığını belirtmiştir. Ostrogorsky ise, Kumanların askeri yapısının, pronoia sahiplerinin asker olma eğiliminde olduğunu savunmuştur. Ancak, bu belgede Kumanların askerlik hizmetleri ile pronoia sahiplerinin asker olma durumu arasındaki bağlantı doğrudan gösterilemiyor. Yine de, bu konuda Kontostefanos yasası ve 12. yüzyıldan gelen başka belgeler daha fazla bilgi sunarak, pronoia sahiplerinin asker olabileceği yönünde bir sonuca varılmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle, yalnızca bu belgeden yola çıkarak pronoia sahiplerinin asker olduğu sonucuna ulaşmak mümkün değildir.


Lavra Manastırı, Bizans İmparatorluğu döneminde önemli bir dini ve ekonomik merkezdi ve bölgedeki çeşitli etnik gruplarla ilişkiler zaman zaman gergin olabiliyordu. Kumanlar, Orta Asya kökenli bir göçebe halk olup, Bizans'ın kuzey sınırlarında zaman zaman yerleşimlere müdahale etmiş ve bölgedeki manastırlarla çeşitli sorunlar yaşamıştır.

Metindeki olayda, Kumanlar, Lavra Manastırı'na ait bir dağa girerek orada hayvancılık yapmaya başlamış ve manastırın otlaklarını kullanarak hayvan barınakları inşa etmişlerdir. Ancak, bu kullanım karşılığında manastıra ait olan kira ücretini ödememişlerdir. Bu durum, manastırın rahiplerini rahatsız etmiş ve imparatora şikayet etmelerine yol açmıştır.

Andronikos I Komnenos, durumu çözmek için imparatorluk makamlarını devreye sokmuş ve vergi tahsildarlarına (praktores) Kumanlar'ın manastıra olan borçlarını ödemelerini zorlamalarını emretmiştir. Ayrıca, manastırın otlaklarını ve diğer varlıklarını korumak amacıyla, başkalarının elinde bulunan toprakların (özellikle Ulahlar ve Bulgarlara ait) alınmasının engellenmesini istemiştir. Bu, manastırın kontrolündeki toprakların ve gelirlerin korunması adına yapılan bir düzenlemedir.

Bu olay, dönemin ekonomik düzeni ve manastırların sahip olduğu topraklar üzerindeki kontrol mücadelesiyle bağlantılıdır. Manastırların, tarım ve hayvancılıkla ilgili toprakları üzerinde önemli haklara sahip olmaları, Bizans İmparatorluğu'nun yerel yönetim ve vergi sistemlerinde de önemli bir yer tutmuştur. Kumanlar ise, özellikle göçebe yaşam tarzları nedeniyle bu tür toprak kullanımına dair kuralları ihlal edebilen bir grup olarak yer almışlardır.




Bu metin, Bizans dönemine ait bir belgeyi açıklayan bir pasajdır. Belge, bazı işçilerin veya köylülerin (paroikoi veya douleutai) Lavra manastırına ait St. John Prodromos manastırının dışındaki yerleşim yerlerinde yaşamaya başladığını anlatmaktadır. Bu işçiler, manastırın verdiği yardım (praktikon) veya kaynaklardan faydalanamıyordu. Görevli, bu işçilerin vergi ve yükümlülüklerini düzgün bir şekilde yerine getirmediklerini bildiriyor ve onları düzene sokmak amacıyla bir şikayette bulunuyor. Vergi ödemeyen ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen bu işçiler, imparator tarafından başka bir yere yerleştiriliyor ya da tazminat verilerek başka bir çözüme kavuşturuluyor.

Metinde ayrıca, bu işçilerin Chostianes bölgesinden ayrılması istenmiş olsa da, bu emrin uygulanıp uygulanmadığı kesin değildir. Kumanlar, genellikle Orta Asya kökenli bir halktır ve metinde bahsedilen Kumanların, belirli bir köydeki yerleşim düzeni ve taşınma emriyle ilgisi olup olmadığı netlik kazanmamıştır. Bu belgenin içeriği, manastırın işleyişi, köylülerin yerleşim hakları ve vergilendirme gibi konuları ele alırken, aynı zamanda farklı yerleşim bölgeleri arasındaki sosyal ve idari ilişkileri de gözler önüne seriyor.





Bu metinde, 1181 tarihli iki farklı yasal düzenleme, Kumanların bölgedeki ekonomik ve sosyal yaşamına dair önemli bilgiler sunmaktadır. Kontostefanos'un kanununda, pronoia sahiplerinin "paroikoi evleri"nden bahsedilmektedir. Buradaki paroikoi, feodal düzende toprak sahibi sınıfın himayesinde yaşayan, topraklarını işleyen ve genellikle vergi ödeyen köylülerdir. Bu yasada, pronoia sahiplerinin bu köylere sahip oldukları ve onları kullanabildikleri belirtilmektedir. Ancak, Archontochorion bölgesindeki Pankratios Anemas'ın fiziksel bir varlığa sahip olduğuna dair bir işaret bulunmamaktadır.

Öte yandan, 1181 tarihli başka bir yasal düzenlemede, Kumanların Hristianes bölgesinde yaşadığı ve "evleri ve otlakları"ndan bahsedilmektedir. Kumanların hayvan barınakları inşa etmeleri, onların geleneksel olarak pastoral bir yaşam sürdürdüklerini göstermektedir. Bu atıflar, Kumanların hayvancılık ve göçebe yaşam tarzlarına dair bir iz bırakmaktadır. Ayrıca, bu yasada Kumanların, tıpkı paroikoi gibi, bir tür toprak ve iş gücü ilişkisi kurdukları, manastırlara paralel olarak vergilerden ve işçilik hizmetlerinden faydalandıkları belirtilmektedir. Bu, Kumanların ekonomik yapıdaki yerlerini ve toprağa dayalı üretim ilişkilerini anlamak için önemli bir veri sunar.

Kısacası, her iki yasada da Kumanlar, feodal düzende kendi başlarına bağımsız bir grup olarak değil, daha çok bir çeşit toprak işleyen ve vergiler ödeyen paroikoi sınıfı olarak yer almışlardır. Bu durum, onların ekonomik ilişkilerini ve sosyal statülerini anlamada yardımcı olur.