İstanbul Çocuğu – Anadolu Çocuğu
Türkiye’de meslek tercihleri, şehirlerin sosyal yapısıyla yakından ilgilidir. Bu farkın en keskin görüldüğü yer ise İstanbul ile Anadolu’dur.
İstanbul çocuğu ticaretin, özel sektörün ve serbest mesleklerin içinde büyür. Küçük yaşta farklı iş alanlarını görür, rekabetin ortasında şekillenir. Devlet memurluğu ona cazip gelmez, çünkü ruhu özgürdür.
Avukat olur ama hakim ya da savcı olmaz.
Kendi işini kurar ama subay olmaz.
İmam ya da klasik memuriyeti seçmez.
“Devletten almak” yerine “devlete vermek” anlayışını benimser.
Anadolu çocuğu ise bambaşka bir gelenekten gelir. Tarım ve küçük zanaatla büyüyen aileler için devlet kapısı en güvenilir yoldur. Düzenli maaş, emeklilik garantisi, toplumda saygınlık ön plandadır.
Hakim, savcı, öğretmen, subay, imamlık gibi meslekler Anadolu’da en değerli mesleklerdir.
Çünkü güven, istikrar ve saygınlık sağlar.
Sonuçta ortaya iki farklı insan tipi çıkar:
İstanbul çocuğu → girişimci, sosyal, bağımsız, üreten.
Anadolu çocuğu → güvenceli, disiplinli, devlete bağlı.
Bu iki farklı yol, aslında birbirini tamamlar. İstanbul üretir, ticaret yapar, devlete verir. Anadolu düzeni sağlar, devleti ayakta tutar. Türkiye’nin dengesi de işte bu farklılıktan doğar.